1 |
triumph |
zafer kazanmak |
v. |
|
- The principles of an ethical international policy have triumphed in East Timor.
- Etik bir uluslararası politikanın ilkeleri Doğu Timor'da zafer kazandı.
- The neo-liberal ideology will then triumph over safety.
- Bu durumda neo-liberal ideoloji güvenlik karşısında zafer kazanacaktır.
- Without government legislation, bad companies would triumph over the good ones in the competitive battle.
- Hükümet mevzuatı olmasaydı, kötü şirketler rekabet savaşında iyilere karşı zafer kazanacaktı.
- Terrorism will triumph if we sacrifice the Rule of Law, personal integrity and the protection of human rights.
- Hukukun üstünlüğünü, kişisel bütünlüğü ve insan haklarının korunmasını feda edersek terörizm zafer kazanacaktır.
- The principles of an ethical international policy have triumphed in East Timor.
- Etik bir uluslararası politikanın ilkeleri Doğu Timor'da zafer kazanmıştır.
- Modernisation can only triumph if barbaric practices and an evil past are brought to an end.
- Modernleşme ancak barbar uygulamalar ve kötü bir geçmiş sona erdirilirse zafer kazanabilir.
- The neo-liberal ideology will then triumph over safety.
- O zaman neo-liberal ideoloji güvenlik karşısında zafer kazanacaktır.
- The industrial lobby has once again triumphed over the interests of animals who suffer unnecessarily.
- Sanayi lobisi, gereksiz yere acı çeken hayvanların çıkarlarına karşı bir kez daha zafer kazanmıştır.
- The path is long, but soft power will triumph.
- Yol uzun ama yumuşak güç zafer kazanacak.
- Love must triumph.
- Sevgi zafer kazanmalı.
- Good will ultimately triumph over evil.
- İyilik eninde sonunda kötülüğe karşı zafer kazanacaktır.
- Love must triumph.
- Aşk zafer kazanmalıdır.
- In the end, good will triumph over evil.
- Sonunda iyilik kötülüğe karşı zafer kazanacaktır.
- Esperanto will triumph.
- Esperanto zafer kazanacak.
- She triumphed against all odds.
- O her şeye rağmen zafer kazandı.
- I believe he will triumph.
- Zafer kazanacağına inanıyorum.
- She triumphed against all odds.
- Her şeye rağmen zafer kazandı.
Show More (14)
|
2 |
triumph |
zafer |
n. |
|
- I do not seriously think you can say that establishing concrete data for accession is a great triumph.
- Katılım için somut veriler oluşturmanın büyük bir zafer olduğunu söyleyebileceğinizi ciddi olarak düşünmüyorum.
- This endeavour has its triumphs and setbacks, but the policy is still created.
- Bu çabanın zaferleri ve başarısızlıkları vardır ancak politika hala oluşturulmaktadır.
- We must also admit, however, that a great deal has gone wrong since this triumph.
- Bununla birlikte, bu zaferden bu yana pek çok şeyin yanlış gittiğini de kabul etmeliyiz.
- This endeavour has its triumphs and setbacks, but the policy is still created.
- Bu çabanın zaferleri ve başarısızlıkları vardır, ancak politika hala oluşturulmaktadır.
- That means the triumph of the back-room politics of the big countries, and this will have a paralysing effect.
- Bu, büyük ülkelerin arka oda politikalarının zaferi anlamına gelir ve bunun felç edici bir etkisi olacaktır.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Bu geceki zaferiniz için sizi tebrik etmeye geldim.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Seni bu geceki zaferinden dolayı tebrik etmeye geldim.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Bu akşamki zaferinizden dolayı sizi tebrik etmeye geldim.
- The emperor returned home in triumph.
- İmparator zaferle evine döndü.
- Our team came home in triumph.
- Takımımız yurda zaferle döndü.
- This was a triumph!
- Bu bir zaferdi!
- Our team came home in triumph.
- Takımımız eve zaferle döndü.
- The emperor returned home in triumph.
- İmparator zaferle yurda döndü.
- That's what I call sweet triumph.
- İşte ben buna tatlı zafer derim.
Show More (11)
|
3 |
triumph |
galip gelmek |
v. |
|
- The industrial lobby has once again triumphed over the interests of animals who suffer unnecessarily.
- Endüstriyel lobi bir kez daha gereksiz yere acı çeken hayvanların çıkarlarına galip gelmiştir.
- The wind triumphed over electricity pylons, roofs, traffic signs and, ultimately over the forest.
- Rüzgar elektrik direklerine, çatılara, trafik işaretlerine ve nihayetinde ormana galip geldi.
- I thought that sense had triumphed.
- Mantığın galip geldiğini düşünmüştüm.
Show More (0)
|