willing - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
willing istekli adj.
  • So how far are they actually willing to pay the cost?
  • Peki bunun bedelini ödemeye ne kadar istekliler?
  • The European Union is willing to get involved here and provide humanitarian aid.
  • Avrupa Birliği burada devreye girmeye ve insani yardım sağlamaya isteklidir.
  • What are the geographical limits to a Europe that is willing to cooperate within this political union?
  • Bu siyasi birlik içerisinde işbirliği yapmaya istekli bir Avrupa'nın coğrafi sınırları nelerdir?
Show More (377)
willing razı adj.
  • I am willing to pay thousands of dollars for such a device.
  • Böyle bir alete binlerce dolar vermeye razıyım ben.
  • He's just another uncooked burger you're willing to eat.
  • O da ısırmaya razı geldiğiniz bir diğer ham meyve, hepsi bu.
  • Tom isn't willing to give it a try.
  • Tom denemeye razı değil.
Show More (13)
willing gönüllü adj.
  • Tom made it clear that he wasn't willing to do that.
  • Tom bunu yapmaya gönüllü olmadığını açıkça belirtti.
  • I'm pretty sure Tom's willing to help us.
  • Tom'un bize yardım etmek için gönüllü olduğundan oldukça eminim.
  • Are you willing to make a deal?
  • Anlaşma yapmaya gönüllü müsün?
Show More (1)
willing seve seve adv.
  • Tom said he'd be willing to do that for free.
  • Tom bunu para almadan seve seve yapacağını söyledi.
  • I am quite willing to do anything for you.
  • Senin için seve seve her şeyi yaparım.
Show More (-1)
willing hazır adj.
  • He was willing to pay 1,500 euros for the antique lamp.
  • Antika lambaya 1.500 avro ödemeye hazırdı.
Show More (-2)
willing hevesli adj.
  • Tom said that he was willing to do that.
  • Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
Show More (-2)