Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | fan n. | hayran | ||
I am not a NATO fan, but anything is better than standing by idly. Ben bir NATO hayranı değilim ama her şey boş boş durmaktan iyidir. More Sentences |
||||
Common Usage | fan n. | taraftar | ||
The virus can travel with returning players and fans in food and on their footwear. Virüs, geri dönen oyuncular ve taraftarlarla birlikte yiyeceklerde ve ayakkabılarında seyahat edebilir. More Sentences |
||||
Common Usage | fan n. | vantilatör | ||
In this way, the fan does two jobs at once. Bu şekilde, vantilatör aynı anda iki iş yapar. More Sentences |
||||
General | ||||
General | fan n. | fan | ||
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant. Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir. More Sentences |
||||
General | fan n. | pervane (kanadı) | ||
There's a ton of dust on top of the fan blades. Vantilatör pervanelerinin üzerinde bir ton toz var. More Sentences |
||||
General | fan n. | yelpaze | ||
There's a fan on the desk. Masanın üzerinde bir yelpaze var. More Sentences |
||||
General | fan n. | tutkun | ||
He was a fan of fishing. O bir balığa gitme tutkunuydu. More Sentences |
||||
General | fan n. | fanatik | ||
My older brother is a very enthusiastic soccer fan. Ağabeyim çok hevesli bir futbol fanatiğidir. More Sentences |
||||
General | fan v. | körüklemek | ||
He fanned the fire into flame. O ateşi körükledi. More Sentences |
||||
General | fan v. | yelpazelemek | ||
Tom fanned himself with his notebook. Tom defteriyle kendini yelpazeledi. More Sentences |
||||
General | fan v. | havalandırmak | ||
Use this to fan yourself. Kendini havalandırmak için bunu kullan. More Sentences |
||||
General | fan v. | yellemek | ||
Fan yourself with this. Bununla kendini yelle. More Sentences |
||||
General | fan adj. | meraklı | ||
I'm not a fan of the choreography. Ben bu koreografinin meraklısı değilim. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | fan n. | fanatik | ||
My older brother is a very enthusiastic soccer fan. Ağabeyim çok hevesli bir futbol fanatiğidir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | fan n. | fan | ||
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant. Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir. More Sentences |
||||
Technical | fan n. | vantilatör | ||
In this way, the fan does two jobs at once. Bu şekilde, vantilatör aynı anda iki iş yapar. More Sentences |
||||
Technical | fan n. | yelpaze | ||
There's a fan on the desk. Masanın üzerinde bir yelpaze var. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | fan n. | fan | ||
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant. Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | fan n. | pervane | ||
General | ||||
General | fan n. | yelyapar | ||
General | fan n. | pervane gemi | ||
General | fan n. | tahıl savurma makinesi | ||
General | fan n. | hasta | ||
General | fan n. | körük | ||
General | fan n. | yelpaze biçimindeki herhangi bir şey | ||
General | fan n. | yaba | ||
General | fan n. | düşkün | ||
General | fan n. | üfleç | ||
General | fan n. | pervane kanadı | ||
General | fan n. | aspiratör | ||
General | fan n. | harman savurma makinesi | ||
General | fan n. | (özellikle ortaçağ alimi veya büyücüsüne) yaver | ||
General | fan n. | yardımcı | ||
General | fan n. | asistan | ||
General | fan n. | ateşli savunucu | ||
General | fan n. | saatin vurma mekanizmasını kontrol eden pervanemsi çark | ||
General | fan n. | kuş kuyruğu | ||
General | fan n. | kuş kanadı | ||
General | fan n. | (palmiyelerde) yelpaze biçimli yaprak | ||
General | fan n. | açık yelpaze biçimli şey | ||
General | fan n. | hafif malzemeden üretilmiş kama biçimli portatif cihaz | ||
General | fan n. | ahşap zahire küreği | ||
General | fan n. | (tahıl kabuklarının ayrışması için kullanılan) tahıl sepeti | ||
General | fan v. | esmek | ||
General | fan v. | yelpaze şeklinde açılmak | ||
General | fan v. | tahrik etmek | ||
General | fan v. | savurmak | ||
General | fan v. | yayılmak | ||
General | fan v. | serinletmek | ||
General | fan v. | yelpazelenmek | ||
General | fan v. | alevlendirmek | ||
General | fan v. | hava vermek | ||
General | fan v. | tahıl savurmak | ||
General | fan v. | kızıştırmak | ||
General | fan v. | artırmak | ||
General | fan v. | canlandırmak | ||
General | fan v. | yangına körükle gitmek | ||
General | fan v. | ortalığı karıştırmak | ||
General | fan v. | yelpaze gibi açmak | ||
General | fan v. | dağılmak | ||
General | fan v. | yayılmak | ||
General | fan v. | çil yavrusu gibi dağılmak | ||
General | fan interj. | birinç | ||
General | fan interj. | çocuk oyunlarında ilk ben söyledim anlamına gelen bir ünlem | ||
Technical | ||||
Technical | fan n. | fan pervanesi | ||
Technical | fan n. | fan çarkı | ||
Technical | fan n. | (yel değirmeni) küçük kanat | ||
Architecture | ||||
Architecture | fan n. | yelpaze biçimli mimari yapı | ||
Architecture | fan n. | yelpaze biçimli kapı üstü penceresi | ||
Automotive | ||||
Automotive | fan n. | boya yayılması | ||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | fan n. | üfleç | ||
Apiculture | ||||
Apiculture | fan n. | havalandırma | ||
Apiculture | fan n. | koku yayma havalandırması | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | fan n. | fang halkı | ||
Social Sciences | fan n. | fang etnik grubu | ||
Social Sciences | fan n. | ogowe havzasında yaşayan bir afrika halkı | ||
Social Sciences | fan n. | fang halkının üyesi | ||
Geography | ||||
Geography | fan n. | birikinti yelpazesi | ||
Geography | fan n. | alüvyon yelpazesi | ||
Hunting | ||||
Hunting | fan v. | (otomatik silah ile) ateş etmek | ||
Hunting | fan v. | (otomatik olmayan silahı) horoza elle müdahale ederek ateşlemek | ||
Baseball | ||||
Baseball | fan v. | (atak takım vurucusunu) oyun dışı bırakmak | ||
Slang | ||||
Slang | fan n. | uçak pervanesi |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | fan | fan n. | ||
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant. Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | fan | fan n. | ||
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant. Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | fan | fan n. | ||
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant. Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | fan | ventilator n. | ||
General | fan | fancy n. | ||
General | fan | -phane suf. | ||
General | fan | -phan suf. | ||
Technical | ||||
Technical | fan | blower n. | ||
Technical | fan | ventilator n. |