öğlen - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

öğlen



Sens de "öğlen" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 5 résultat(s)

Turc Anglais
General
öğlen meridian n.
öğlen noon n.
öğlen twelve noon n.
öğlen midday n.
öğlen at noon adv.

Sens de "öğlen" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 47 résultat(s)

Turc Anglais
General
gece 12 ile öğlen 12 arasındaki zaman dilimi a.m. (ante meridiem) n.
öğlen namazı midday prayer n.
öğlen güneşi noon sun n.
öğlen güneşi midday sun n.
öğlen yemeği lunch n.
sabah ile öğlen arası çay veya kahve ile yapılan hafif kahvaltı elevenses n.
dün öğlen yesternoon n.
madencinin öğlen yemeği snap [dialect] n.
öğlen namazına müteakip toprağa verilmek be buried following the noon prayer v.
öğlen namazına müteakip toprağa verilmek be buried after the noon prayer v.
öğlen 12 ile gece 12 arasındaki zaman dilimi p.m. (post meridiem) adv.
Proverb
öğlen güneşinin altında dışarı çıkılmaz only mad dogs and englishmen go out in the midday sun
Colloquial
bir kurumda verilen öğlen yemeği (okul, ofis) hot lunch n.
öğlen yemeği hot lunch n.
öğlen birası barley sandwich n.
öğlen ile akşam arasında yenilen yemek lunner v.
birlikte öğlen yemeği yemek do lunch v.
birlikte öğlen yemeğine çıkmak do lunch v.
birlikte öğlen yemeğine gitmek do lunch v.
öğlen yemeği için buluşmak do lunch v.
öğlen yemeğinde otl (out to lunch) adj.
öğlen yemeği için dışarı çıkmış otl (out to lunch) adj.
bir ara öğlen yemeğinde buluşalım let's do the lunch thing expr.
bir ara mutlaka birlikte bir öğlen yemeği yiyelim we must do lunch sometime expr.
bir ara mutlaka birlikte bir öğlen yemeği yiyelim we have to do lunch sometime expr.
Idioms
günlerde/kahvaltılarda/öğlen yemeklerinde vakit geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
öğlen yemeklerinde buluşup vakit geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
evden getirilen öğlen yemeği brown bag n.
evde hazırlanıp getirilmiş öğlen yemeği brown-bag n.
kese kağıdında öğlen yemeği brown-bag n.
kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapmak/ayarlamak fix (something) for breakfast, lunch, dinner v.
kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) hazırlamak fix (something) for breakfast, lunch, dinner v.
kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapıvermek fix (something) for breakfast, lunch, dinner v.
öğlen yemeğini yanında getirmek brown bag v.
beraber öğlen yemeği yiyelim let's do lunch expr.
bir öğlen yemeğinde bir araya gelelim let's do lunch expr.
Technical
teleskop ve prizmadan oluşup güneş'in öğlen çemberi ile kesişme zamanını tespit etmede kullanılan bir cihaz dipleidoscope n.
Astronomy
öğlen çemberi meridian n.
öğlen yayı arc of meridian n.
kozmik öğlen cosmic noon n.
Botanic
çiçekleri öğlen kapanan bir bitki noon-flower (tragopogon) n.
çiçekleri öğlen kapanan bir bitki goatsbeard n.
Geography
güneşin öğlen vakti konumu noonstead n.
Football
öğlen maçı lunch time kick off n.
öğlen maçı lunchtime kick-off n.
Slang
öğlen keyfi nooner n.
üç martinilik öğlen yemeği three-martini lunch n.