(birine) olmak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

(birine) olmak



Sens de "(birine) olmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Idioms
(birine) olmak become of (one) v.

Sens de "(birine) olmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
(birine) ait olmak belong v.
General
birine fazla bağlı olmak be tied to someone's apron strings v.
birine örnek olmak set someone an example v.
birine mani olmak stand in someone's way v.
birine gücenmiş olmak be angry with someone v.
birine kızgın olmak be annoyed with v.
birine güveni olmak trust v.
bağlı olmak (birine) be up to v.
birine engel olmak stand in someone's way v.
birine yürekten bağlı olmak be bond with somebody at heart v.
yabancı olmak (bir yer birine) be a stranger to v.
birine ait olmak belong to somebody v.
destek olmak (birine) stand by v.
birine yararlı olmak be on someone's side v.
birine karşı sorumlu olmak be answerable to someone v.
bir şey için birine borçlu olmak have someone to thank for v.
(birine) göre olmak suit v.
birine itimadı olmak have confidence in v.
birine düşman olmak become hostile towards v.
(elbise) (birine) göre olmak suit to v.
birine aşık olmak become infatuated with v.
birine aşık olmak fall for v.
birine aşık olmak fall in love with v.
birine referans olmak give a reference about someone v.
birine karşı sorumlu olmak be accountable to someone for something v.
(birine) kızgın olmak be mad at (someone) v.
birine tutulmuş olmak have a crush on someone v.
birine abayı yakmış olmak have a crush on someone v.
karar (birine) kalmış olmak be up to v.
birine engel olmak encumber someone with something v.
birine kefil olmak swear by someone v.
birine yedek olmak be a substitute for someone v.
birine karşı hisleri olmak have feelings for someone v.
birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak lead someone to do something v.
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak use every means available to help someone v.
birine 50 lira borcu olmak owe fifty liras to someone v.
birine elli lira borcu olmak owe fifty liras to someone v.
(birine) manevi değeri olmak have a sentimental value v.
(birine) manevi bir değeri olmak have a sentimental value (to) v.
(birine) manevi bir değeri olmak have a sentimental value v.
(birine) manevi değeri olmak have a sentimental value (to) v.
birine karşı kibar olmak be polite to someone v.
birine bağlı olmak depend on someone v.
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak have a decisive advantage over someone v.
bir şey için birine sinirli olmak be angry with someone for something v.
birine karşı aşırı korumacı olmak nanny v.
(birine) mukayyet olmak tend v.
birine referans olmak speak well for v.
birine kızgın olmak be upset with v.
birine karşı nazik olmak be kind to somebody v.
(birine) talip olmak gallant v.
(birine) bağımlı olmak dangle (after) v.
(birine karşı) lütufkar olmak grace [obsolete] v.
birine eş olmaya gönüllü olmak offer v.
(birine) yardımcı olmak serve v.
birine yardımcı olmak help someone out v.
birine karşı ön yargılı olmak prejudice against v.
Phrasals
(birine veya bir şeye) kapalı olmak close to (someone or something) v.
(birine ya da bir şeye) teslim olmak concede to (someone or something) v.
(birine ya da bir şeye) ikna olmak concede to (someone or something) v.
birine muhtaç olmak look to somebody v.
birine/bir şeye bağlı olmak (bir konu/durumda) rest upon v.
birine bir alanda/konuda yardımcı olmak help someone with something v.
birine bir alanda/konuda yardımcı olmak help someone out with something v.
birine göz kulak olmak look out for someone v.
birine göz kulak olmak watch out for someone v.
birine askıntı olmak hit on someone v.
birine zor zamanında destek olmak see someone through v.
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak get down on (someone or something) v.
birine/bir şeye bir özelliğinden dolayı hayran kalmak/olmak value someone or something for something v.
(birine) yük olmak fall (squarely) on (someone's) shoulders v.
(birine bir şey) için musallat olmak devil (someone or something) for (something) v.
(birine/bir hayvana bir şey) için musallat olmak devil (someone or an animal) for something v.
elinde birine karşı suçlayıcı kanıt olmak get (something) on (someone) v.
birine karşı kanıtı/delili olmak get (something) on (someone) v.
birine karşı bir avantajı olmak get (something) on (someone) v.
birine karşı bir üstünlüğü olmak get (something) on (someone) v.
(birine) bir şeyler olmak get into (someone or something) v.
(birine) bir haller olmak get into (someone or something) v.
(birine) musallat olmak get to (someone) v.
(bir şeyin birine) teslim edildiğinden emin olmak get to (someone) v.
(bir şeyi yapmak) tam (birine) göre bir iş olmak trust (one) to (do something) v.
(birine) dert olmak gnaw (away) at (someone) v.
(birine) dert olmak gnaw on (someone) v.
birine/bir şeye karşı olmak have something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have something against someone or something v.
bir şey yaptırmak için birine askıntı/musallat olmak badger someone into something v.
(birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek bargain for (someone or something) v.
bir şeyde birine denk olmak match someone or something in something v.
(birine/bir şeye) asalak olmak mooch off (of) (someone or something) v.
(birine/bir şeye bir şeyle) destek olmak put (something) behind (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bir şeyin canlı örneği olmak represent to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) göre bir şeyin temsili olmak represent to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) göre bir şeyin sembolü olmak represent to (someone or something) v.
birine dürüst olmak square with someone v.
birine karşı dürüst olmak square with someone v.
(birine bir şey vererek) destek atmak/olmak stake (one) to (something) v.
birine borç vererek destek atmak/olmak stake someone to something v.
zor zamanlarında birine yardımcı olmak sustain someone in something v.
birine /bir şeye ait olmak reside in v.
birine/bir şeye ait olmak reside in someone or something v.
direkt olarak (birine/bir şeye) dönük olmak zero in (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak tune into (someone or something) v.
direksiyonu aniden (birine/bir şeye) kırmasına neden olmak veer into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak mount against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak slant against (someone or something) v.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak keep (someone or something) for (someone or something) v.
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak keep someone or something for someone v.
(birine) bağlı olmak lie with (one) v.
(birine/bir şeye) konsantre olmak zoom in (on someone/something) v.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak babysit with (someone or something) v.
bir şeyin arkasından (birine/bir şeye) yer yer belli olmak peer out at (someone or something) v.
birine/bir şeye bağlı olmak/çalışmak report to someone or something v.
birine/bir şeye hesap veriyor olmak report to someone or something v.
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak report to someone or something v.
(birine/bir şeye) benzer olmak stack up to someone or something v.
yüzü (birine/bir şeye) dönük olmak point toward (someone or something) v.
birine/bir şeye yararlı/faydalı olmak credit to someone or something v.
birine bir şeyden dolayı gıpta etmek/hayran olmak admire someone for something v.
(birine bir şeyden) dolayı gıpta etmek/hayran olmak admire (one) for (something) v.
birine bir şeyle yük olmak afflict someone with something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
birine bir şeyle yük olmak afflict someone with something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
birine uygun olmak appertain to something v.
birine ilişkin olmak appertain to something v.
birine/bir şeye karşı olmak argue against someone or something v.
birine biriyle/bir şeyle ilgili yardımcı olmak assist someone with someone or something v.
(birine/bir şeye) destek vermek/olmak back (someone or something) up v.
(birine/bir şeye) yardımcı olmak back (someone or something) up v.
(birine bir şey için) destek olmak/vermek back (someone) for (something) v.
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak band together (against someone or something) v.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek bargain (over someone or something) (with someone) v.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek and bargain (for someone or something) (with someone) v.
birine/bir şeye (ne) olmak become of someone or something v.
(birine) inancı olmak believe in (someone) v.
birine/bir şeye güveni olmak believe in someone or something v.
birine/bir şeye inancı olmak believe in someone or something v.
(birine) ait olmak belong to (someone) v.
birine/bir şeye ait olmak belong to someone or something v.
(birine) inancı olmak bet on (someone) v.
birine destek olmak bolster someone up v.
(birine/bir şeye) maydanoz /salça olmak butt in (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) teslim olmak capitulate to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak care about (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak care for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) teslim olmak cave in (to someone or something) v.
(birine/bir şeye) razı olmak cave in (to someone or something) v.
birine/bir şeye destek olmak cheer someone or something on v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak come down on (someone or something) v.
(birine) askıntı olmak come on to (one) v.
birine/bir şeye sadık olmak commit oneself to someone or something v.
birine/bir şeye konsantre olmak concentrate upon someone or something v.
birine/bir şeye konsantre olmak concentrate on someone or something v.
birine/bir şeye konsantre olmak concentrate on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak conspire against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak conspire with (someone) against (something or someone) v.
birine/bir şeye tezat olmak contrast with someone or something v.
birine/bir şeye zıt olmak contrast with someone or something v.
birine/bir şeye aykırı olmak contrast with someone or something v.
(birine/bir şeye) bağlı olmak depend upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bağımlı olmak depend upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bağlı olmak depend on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bağımlı olmak depend on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak dote on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) düşkün olmak dote on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) tutkun olmak dote on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) deli divane olmak dote on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak dote over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) düşkün olmak dote over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) tutkun olmak dote over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) deli divane olmak dote over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) kulak misafiri olmak eavesdrop on (someone or something) v.
birine/bir şeye biriyle/bir şeyle yük olmak encumber someone or something with someone or something v.
(birine/bir şeye bir şeyle) yük olmak encumber (someone or something) with (something) v.
bir şeyde birine/bir şeye eşit olmak equal someone or something in something v.
(bir giysinin birine) uyacağından emin olmak fit (one) for (something) v.
bir giysinin birine uyacağından emin olmak fit someone for something v.
(birine/bir şeye) deli olmak flip for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) deli olmak flip over someone or something v.
birine/bir şeye deli olmak flip over someone/something v.
(birine/bir şeye) sinirli olmak fume about (someone or something) v.
(birine/bir şeye) öfkeli olmak fume about (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sinirli olmak fume over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) öfkeli olmak fume over (someone or something) v.
(birine karşı) birlik olmak gang up (on someone) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak gang up against (someone or something) v.
(birine karşı) birlik olmak gang up on (one) v.
birine karşı dürüst olmak give it to someone (straight) v.
(birine/bir şeye) teslim olmak give in to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) zıt olmak go against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) aykırı olmak go against (someone or something) v.
birine/bir şeye olmak happen to someone or something v.
birine bir hediyesi olmak have something for someone v.
birine ayırdığı bir şey olmak have something for someone v.
birine/bir şeye bağlı olmak hinge upon someone or something v.
birine/bir şeye bağlı olmak hinge on someone or something v.
(birine/bir şeye) hasret olmak/kalmak hone for (someone or something) v.
birine yük olmak impose on someone v.
birine yük olmak impose upon someone v.
(birine) yük olmak impose on (someone) v.
(bir şeyle birine) ilham olmak inspire (someone) with (something) v.
(bir şeyle birine) esin kaynağı olmak inspire (someone) with (something) v.
(bir şeyi birine/bir şeye) vermeye niyetli olmak intend (something) for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) maydanoz olmak intrude upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) salça olmak intrude upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) maydanoz olmak intrude on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) salça olmak intrude on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çarpmasına sebep olmak knock into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çarpıp/vurup bir şeye girmesine neden olmak knock into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) teslim olmak knock under (to someone or something) v.
(birine/bir şeye) teslim olmak knuckle under to (someone or something) v.
(birine bir süre boyunca) yetecek olmak last (one) (up) until (something) v.
(birine/bir gruba) dahil olmak latch onto (someone or something) v.
(birine/bir şeye) meyilli olmak lean toward (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak let up (on someone or something) v.
(birine) dürüst olmak level with (one) v.
(birine) karşı samimi olmak level with (one) v.
birine dürüst olmak level with someone v.
birine karşı samimi olmak level with someone v.
(birine/bir şeye) bağlı olmak link together (with someone or something) v.
(birine/bir şeye) kulak misafiri olmak listen in (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) hasret olmak/kalmak long for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak look after (someone or something) v.
(birine) göz kulak olmak look out for (someone) v.
(birine/bir şeye) eşit/denk olmak match up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) denk olmak measure up (to someone or something) v.
(birine/bir şeye) maydanoz olmak meddle with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) salça olmak meddle with (someone or something) v.
birine musallat olmak move on someone v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak mutiny against (someone or something) v.
(birine/bir şeye bir şey) borcu olmak owe (something) to (someone or something) v.
(bir şeyi birine/bir şeye) borçlu olmak owe (something) to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) ilişkin olmak pertain to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) musallat olmak pick on (someone or something) v.
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak prejudice (one) against (someone or something) v.
(birine) büyük dert olmak prey upon (someone) v.
(birine) büyük dert olmak prey on (someone) v.
birine mani olmak put one off v.
birine mani olmak put someone off v.
(birine/bir şeye) vurmasına/toslamasına neden olmak ram into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) benzer olmak rank with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hazırlıklı/hazır olmak reckon with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bağlı olmak rest with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) ait olmak rest with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) destek olmak/vermek root for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hakim olmak rule over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) rakip olmak run against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak see after (someone or something) v.
(birine) bir miktar paraya mal olmak set (someone) back v.
(birine/bir şeye) razı olmak settle for (someone or something) v.
(birine) karşı olmak side against (one) v.
(birine) göz kulak olmak sit with (one) v.
(birine/bir şeye/bir yere) yayılmasına sebep olmak/yayılmasını sağlamak spread to (someone, something, or some place) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak stand up against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) destek olmak stay by (someone or something) v.
(birine) fark ettirmeden olmak steal up on (someone) v.
(birine/bir şeye) mani olmak stomp on (someone or something) v.
(birine bir şeyle) aşırı yük olmak submerge (someone) under (something) v.
(birine/bir şeye) teslim olmak surrender to (someone or something) v.
(birine) karşı düşman olmak take against (one) v.
(birine biri/bir şey) hakkında bir gösterge olmak tell (one) about (someone or something) v.
(birine bir/bir şey) hakkında bir emare olmak tell (one) about (someone or something) v.
(birine bir şey yapması) için musallat olmak torment (one) into (doing something) v.
(birinin birine/bir şeye) yüz çevirmesine neden olmak turn (one) away from (someone or something) v.
(birine/bir şeye) düşman olmak turn against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hayran olmak/bayılmak turn on to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) kefil olmak vouch for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hazırlıklı olmak watch out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak watch out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) yük olmak weigh on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) ayak bağı olmak weigh on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak work against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hasret olmak yearn for (someone or something) v.
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak yearn over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse to be fair (to someone or something) expr.
Colloquial
birine ya da bir başkasının işine salça olmak poke (one's) bib in [australia] v.
birine ya da bir başkasının işine salça olmak stick (one's) bib in [australia] v.
birine sırılsıklam aşık olmak fall head over heels in love with someone v.
çocuklara bakmak için birine yardımcı olmak help someone out with the kids v.
(birine) gıcık olmak be crook on (one) [australia/new zealand] v.
(birine) uyuz olmak be crook on (one) [australia/new zealand] v.
(birine) kıl olmak be crook on (one) [australia/new zealand] v.
(birine) yardımcı olabilecek kişi olmak be (one's) man/woman v.
(birine veya bir şeye) kıyasla hiçbir şey olmak be as nothing (compared) to (someone or something) v.
(birine) borcu olmak be in (one's) debt v.
(birine) borçlu olmak be in (one's) debt v.
(birine) teşekkür borçlu olmak be in (one's) debt v.
(birine) müteşekkir olmak be in (one's) debt v.
(birine veya bir şeye) deli olmak be nutty about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) hasta olmak be nutty about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) aşırı düşkün olmak be nutty about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) etkisi sert olmak be rough on (someone or something) v.
(bir şeyi yapmak) tam (birine) göre bir iş olmak leave (something) to (one) (to do something) v.
tam (birine) göre bir iş olmak leave it to someone v.
(bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak owe it to (someone or oneself) to (do something) v.
bir şey özellikle birine yönelik olmak with your name on it v.
(birine) karşı avantaj sahibi olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak have (something) on (one) v.
birine zarar verecek bir bilgiye sahip olmak have on v.
(birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı kanıtı/delili olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı bir avantaj sahibi olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı bir üstünlüğü olmak have (something) on (one) v.
(birine bir miktar) borcu olmak be into (someone) for (something) v.
birine bir miktar borçlu olmak be into somebody for something [us] v.
(birine) garezi olmak have got it in for (someone) v.
(birine) karşı hıncı olmak have got it in for (someone) v.
birine karşı iyi/kibar olmak make nice v.
birine karşı iyi/kibar olmak make nice-nice v.
birine karşı iyi/kibar olmak make nice-nice v.
(birine) göre hava hoş olmak be all the same to (one) v.
birine göre hava hoş olmak be all the same to somebody v.
(birine/bir şeye) hasta olmak be crazy about (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) garezi olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak be down on (someone or something) v.
birine/bir şeye taraftar olmak be for someone or something v.
birine/bir şeye taraftar olmak be for doing something v.
(biri için/birine) hava hoş olmak be just the same (to someone) v.
(biri için/birine) hepsi aynı olmak be just the same (to someone) v.
tam (birine/bir şeye) göre olmak be made for (someone or something) v.
(birine) yardımcı olmak be of use (to somebody) v.
birine göre olmak be somebody's style v.
(birine karşı) sert olmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) sert olmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) sert olmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) sert olmak get tough (with somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak get tough (with somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak get tough (with somebody) v.
(birine/bir şeye karşı) sert olmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(birine) kalmış olmak be up to (one) v.
birine kalmış olmak be up to somebody v.
(birine) aşık olmak crush on (someone) v.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak do for (someone or something) [uk] v.
(birine/bir şeye) sert olmak/davranmak get tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) müsamahasız olmak/davranmak get tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) acımasız olmak/davranmak get tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) adapte olmak get used to (someone or something) v.
(birine) karşı dürüst olmak give it to (one) straight v.
birine hoşgörülü olmak go easy on someone v.
birine karşı bir delili olmak have something on somebody v.
tam (birine) göre bir iş olmak trust to do v.
Idioms
(birine) düşkün olmak be sweet on v.
(birine) özel ilgisi olmak be sweet on v.
(birine) aşırı bağlı olmak be tied to (something's) apron strings v.
(birine) aşırı bağlı olmak be tied to something's apron strings v.
(birine) arka olmak be on (one's) side v.
(birine) arka olmak be on somebody’s ˈside v.
(birine) taraf olmak be on (one's) side v.
(birine) taraf olmak be on somebody’s ˈside v.
(birine) destek/arka olmak/çıkmak be there for (one) v.
(birine) destek/arka olmak/çıkmak be there for someone v.
(birine) destek/arka olmak/çıkmak be there for someone v.
(birine) destek/arka olmak/çıkmak be there for somebody v.
(birine göre) daha kötü kalitede olmak not be in the same league v.
(birine göre) daha kötü kalitede olmak not be in the same class v.
(birine göre) daha kötü kalitede olmak not be in the same street v.
birine aşık/sevdalı olmak be stuck on v.
birine vurgun/yanık olmak be stuck on v.
birine çıldırasıya aşık olmak be stuck on v.
(birine) göre/uygun olmak ring (one's) bell v.
(birine) göre/uygun olmak ring someone's bell [us] v.
(birine) daha çok yardımcı olmak do all right by (one) v.
birine (genelde kocaya) cinsel olarak sadık olmak cleave to someone [uk] v.
karar (birine) ait olmak be (someone's) call v.
(birine) aşık olmak have a case on (someone) v.
(birine) vurgun olmak have a case on (someone) v.
(birine) sevdalı olmak have a case on (someone) v.
(birine) aşık olmak have a crush on (someone) v.
(birine) vurgun olmak have a crush on (someone) v.
(birine) sevdalı olmak have a crush on (someone) v.
(bir şeye veya birine) kızmış olmak be mad about (someone or something) v.
(bir şeye veya birine) öfkeli olmak be mad about (someone or something) v.
(bir şeye veya birine) canı sıkkın olmak be mad about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) deli divane olmak be mad about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) hakim olmak have hold of (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) hakim olmak have ahold of (someone or something) v.
birine karşı tetikte olmak stay on one's guard against someone v.
birine karşı nazik olmak do right by someone v.
birine karşı iyi olmak do right by someone v.
birine kıyasla aslan payına sahip olmak gain ground on somebody v.
birine abayı (fena) yakmış olmak hung up on somebody v.
birine karşı tetikte olmak be on guard against someone v.
birine musallat olmak badger someone to death v.
birine destek olmak take someone's part v.
birine karşı sabırlı olmak be patient with somebody v.
birine karşı dürüst olmak give it to somebody straight v.
birine karşı zaafı olmak have a soft spot for someone v.
birine destek olmak take someone's side v.
birine göz kulak olmak keep close watch over someone v.
birine yardımcı olmak come to someone's aid v.
birine zaafı olmak have a weak spot for somebody v.
birine karşı avantajlı olmak have somebody on the run v.
birine karşı avantajlı durumda olmak have the edge over v.
birine kıyasla daha avantajlı olmak gain ground on somebody v.
birine askıntı olmak come on to someone v.
birine yardımcı olmak come to someone's assistance v.
birine aşık olmak have a crush on someone v.
birine gıcığı olmak get a beef with someone v.
birine (bir konu hakkında) dürüst olmak level with someone about something v.
birine karşı tetikte olmak keep on one's guard against someone v.
birine karşı tetikte olmak remain on guard against someone v.
birine karşı iyi/nazik olmak be well disposed to someone v.
birine sinirli olmak fume over someone v.
birine yedek olmak pinch-hit for someone v.
birine sinir olmak freak out at someone v.
birine sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love with v.
birine destek olmak root for someone v.
birine sinirli olmak fume about someone v.
birine destek olmak put a good word in for someone v.
birine kafayı takmış olmak hung up on somebody v.
birine inancı olmak have faith in someone v.
birine karşı tetikte olmak be on one's guard against someone v.
birine karşı tetikte olmak remain on one's guard against someone v.
birine sinir olmak freak out over someone v.
birine takık olmak have a thing about someone v.
birine yük olmak place a strain on someone v.
birine karşı tetikte olmak stay on guard against someone v.
birine sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love with someone v.
birine sinir olmak have a thing about someone v.
birine karşı tetikte olmak keep on guard against someone v.
birine dargın/küskün olmak be not on speaking terms (with someone) v.
birine karşı iyi/nazik olmak be well disposed toward someone v.
birine karşı çok kötü olmak be hard on v.
birine takıntısı olmak have a thing about someone v.
birine gereksinimi olmak lean on v.
birine destek olmak go to the mat for somebody v.
hastalığı boyunca birine destek olmak see somebody through one's illness v.
(birine sorunlarını çözmede) yardımcı olmak run interference v.
(bir iş için) birine kefil olmak put in a good word for someone v.
(birine göre) daha avantajlı olmak have a leg up on somebody v.
zor bir dönemden geçmesinde birine yardımcı olmak help someone through a difficult period v.
zor bir dönemden geçerken birine yardımcı olmak help someone through a difficult period v.
(birine) düşkün olmak hold dear v.
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak take up (the) cudgels against (someone or something) v.
(birine) karşı peşin hükümlü olmak have a derry on (one) [australia/new zealand] v.
(birine) garezi olmak have a derry on (one) [australia/new zealand] v.
birine karşı peşin hükümlü olmak have a derry on someone [australia/new zealand] v.
birine garezi olmak have a derry on someone [australia/new zealand] v.
hayat (birine) güzel olmak have an easy time of it v.
(birine) hayat/her şey kolay olmak have an easy time of it v.
tam (birine) göre olmak fit (one) to a tee v.
tam (birine) göre olmak suit (one) to a tee v.
tam (birine) uygun olmak suit (one) to a tee v.
(yüksek pozisyondaki birine) el pençe divan olmak touch (one's) forelock v.
(yüksek pozisyondaki birine) el pençe divan olmak tug (one's) forelock v.
(birine) köstek olmak shoot (one's) fox v.
(birine) yardım etmeye istekli olmak get (someone's) back v.
(birine) karşı avantajlı durumda olmak get a leg up on (someone) v.
(birine karşı) iğneleyici olmak get (one's) knife into (someone) v.
(birine karşı) kırıcı olmak get (one's) knife into (someone) v.
(birine karşı) iğneleyici olmak get the knife into (someone) v.
(birine karşı) kırıcı olmak get the knife into (someone) v.
(birine) küs olmak give somebody the silent treatment v.
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
birine küs olmak give someone the silent treatment v.
birine/bir şeye teslim olmak give oneself over to someone or something v.
(birine) hayran olmak be at (someone's) feet v.
tam (birine) göre bir yer olmak be (one's) spiritual home v.
(birine veya bir şeye) denk olmak be (right) up there with (someone or something) v.
(başarıyı, sonucu birine veya bir şeye) borçlu olmak be a credit to (someone or something) v.
(birine) borcu olmak be in hock (to somebody) v.
(birine) borçlu olmak be in hock (to somebody) v.
(birine veya kurallara) uygun olmak be in line v.
(birine veya bir şeye) deli olmak be mad about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) hasta olmak be mad about (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) aşırı düşkün olmak be mad keen (on someone or something) v.
(birine) açık olmak be open with (one) v.
(birine) karşı açık olmak be open with (one) v.
(birine veya bir gruba) yem olmak be prey to (someone or something) v.
(birine) büyük dert olmak gnaw (at) (someone's) vitals v.
birine düşman olmak go green on someone v.
birine karşı olmak go green on someone v.
(birine) bakan kişi olmak have (someone) under (one's) wing v.
tamamen birine bağımlı olmak hang on (one's) sleeve v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
birine göre olmak make it v.
(birine) musallat olmak come back to haunt (one) v.
(birine) musallat olmak return to haunt (one) v.
(birine) ayrılmış olmak have (one's) name on it v.
tam (birine) göre olmak have (one's) name on it v.
(birine) emanet olmak be in (one's) keeping v.