aggravate - Turc Anglais Dictionnaire

aggravate

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "aggravate" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 19 résultat(s)

Anglais Turc
General
aggravate v. sinirlendirmek
Stop aggravating me.
Beni sinirlendirmeyi bırak.

More Sentences
aggravate v. ağırlaştırmak
A relatively high level of child labour further aggravates this problem, in particular in the agricultural sector.
Nispeten yüksek düzeydeki çocuk işçiliği, özellikle tarım sektöründe bu sorunu daha da ağırlaştırmaktadır.

More Sentences
aggravate v. kızdırmak
James's childish manners are what aggravate Emma.
Emma'yı kızdıran şey James'in çocukça tavırları.

More Sentences
aggravate v. kötüleştirmek
The economic condition of the country was aggravated by hyperinflation.
Ülkenin ekonomik durumu hiperenflasyon nedeniyle daha da kötüleşti.

More Sentences
Law
aggravate v. ağırlaştırmak
The long trip aggravated her injury.
Uzun yolculuk yarasını ağırlaştırdı.

More Sentences
Technical
aggravate v. kötüleştirmek
This delayed action and the absence of a coordinated EU response aggravated the environmental impact.
Bu gecikmiş eylem ve koordineli bir AB müdahalesinin yokluğu çevresel etkiyi daha da kötüleştirdi.

More Sentences
General
aggravate v. sinir etmek
aggravate v. ciddileştirmek
aggravate v. zorlaştırmak
aggravate v. darıltmak
aggravate v. azıştırmak
aggravate v. çileden çıkarmak
aggravate v. abartmak
aggravate v. provoke etmek
aggravate v. kışkırtmak
aggravate v. kızıştırmak
aggravate v. azdırmak
aggravate v. alevlendirmek
Technical
aggravate v. şiddetlendirmek

Sens de "aggravate" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Anglais Turc
General
aggravate a problem v. bir sorunu ağırlaştırmak
aggravate the pain v. acıyı şiddetlendirmek
Medical
aggravate the bleeding v. kanamayı ağırlaştırmak
aggravate by the upright position v. ayağa kalkma ile şiddetlenmek