Historique

be there

Sens de "be there" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 6 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	be there v.	var olmak
2	General	be there v.	(orada) hazır bulunmak
3	General	be there v.	orada olmak
4	General	be there v.	(bir yerde) bulunmak
Speaking
5	Speaking	be there expr.	orada ol
6	Speaking	be there expr.	(orada) hazır bulun

Sens de "be there" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 184 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	for there to be no longer any need for v.	mahal kalmamak
2	General	for there to be no room left for v.	mahal kalmamak
Phrases
3	Phrases	let there be light expr.	ışık olsun
4	Phrases	let there be light expr.	veee ışık oldu
5	Phrases	there ought to be a law! (tobal) expr.	çok ayıp
6	Phrases	there ought to be a law! (tobal) expr.	ayıp denen bir şey var
7	Phrases	there ought to be a law! (tobal) expr.	ayıp oluyor ama
8	Phrases	there ought to be a law! (tobal) expr.	kendini dağ başında mı sandın
9	Phrases	there ought to be a law! (tobal) expr.	dağ başı mı burası nasıl konuşuyorsun/ne yapıyorsun öyle
10	Phrases	there will be the deuce to pay expr.	çekeceğimiz var
11	Phrases	there will be the deuce to pay expr.	vay halimize
12	Phrases	there will be the deuce to pay expr.	başımıza gelecek var
13	Phrases	there will be the deuce to pay expr.	sonuçlarına katlanırsın
14	Phrases	there will be the deuce to pay expr.	bedelini ödersin
15	Phrases	you had to be there expr.	orada olman/görmen lazımdı
16	Phrases	you had to be there expr.	orada olmalıydın
17	Phrases	you had to be there expr.	görmeliydin
18	Phrases	you had to be there expr.	orada olsan/görsen anlardın
Colloquial
19	Colloquial	be out there v.	olağandışı olmak
20	Colloquial	be out there v.	ayrıksı olmak
21	Colloquial	be out there v.	eksantrik olmak
22	Colloquial	be out there v.	garip olmak
23	Colloquial	be out there v.	tuhaf olmak
24	Colloquial	be out there v.	alışılmadık olmak
25	Colloquial	be out there v.	değişik olmak
26	Colloquial	be out there v.	ilginç olmak
27	Colloquial	be there for the taking v.	istediği her iş vs. onun olmak
28	Colloquial	be there for the taking v.	(birinin) istemesi yeterli olmak
29	Colloquial	be there for the taking v.	(birinin) parmaklarının ucunda olmak
30	Colloquial	be there for the taking v.	(birinin) emrine amade olmak
31	Colloquial	be there for the taking v.	(birinin) istediği her iş vs. hazırda olmak
32	Colloquial	be there for the taking v.	istediği her iş vs. ha deyince onun olmak
33	Colloquial	be not all there v.	aklını yitirmiş olmak
34	Colloquial	be not all there v.	aklını oynatmış olmak
35	Colloquial	be not all there v.	deli olmak
36	Colloquial	be not all there v.	çılgın olmak
37	Colloquial	be not all there v.	kaçık olmak
38	Colloquial	be not all there v.	aklı başında olmamak
39	Colloquial	be not all there v.	salak olmak
40	Colloquial	be not all there v.	beyinsiz olmak
41	Colloquial	be not all there v.	pek akıllı/zeki olmamak
42	Colloquial	be not all there v.	kafası pek basmamak
43	Colloquial	be not all there v.	hızlı idrak edememek
44	Colloquial	be not quite there v.	salak olmak
45	Colloquial	be not quite there v.	beyinsiz olmak
46	Colloquial	be not quite there v.	pek akıllı/zeki olmamak
47	Colloquial	be not quite there v.	kafası pek basmamak
48	Colloquial	be not quite there v.	hızlı idrak edememek
49	Colloquial	be getting there v.	az kalmak
50	Colloquial	be getting there v.	yaklaşmak
51	Colloquial	be getting there v.	bir sonuca, amaca doğru ilerlemek
52	Colloquial	there may be a way around it expr.	belki başka bir yolu vardır
53	Colloquial	be right there expr.	birazdan orada/oradayım
54	Colloquial	be right there expr.	az sonra orada/oradayım
55	Colloquial	be right there expr.	geldi/geldim sayılır
56	Colloquial	be right there expr.	hemen geliyor/geliyorum
57	Colloquial	yhtbt (you had to be there) expr.	orada olman/görmen lazımdı
58	Colloquial	yhtbt (you had to be there) expr.	orada olmalıydın
59	Colloquial	yhtbt (you had to be there) expr.	görmeliydin
60	Colloquial	yhtbt (you had to be there) expr.	orada olsan/görsen anlardın
Idioms
61	Idioms	be there for (one) v.	(birinin) yanında/arkasında olmak
62	Idioms	be there for (one) v.	(birine) destek/arka olmak/çıkmak
63	Idioms	be there for (one) v.	(birine) tam destek vermek
64	Idioms	be there for (one) v.	(birini) her zaman desteklemek
65	Idioms	be there for someone v.	(birinin) yanında/arkasında olmak
66	Idioms	be there for someone v.	(birine) destek/arka olmak/çıkmak
67	Idioms	be there for someone v.	(birine) tam destek vermek
68	Idioms	be there for someone v.	(birini) her zaman desteklemek
69	Idioms	be there for someone v.	(birinin) yanında/arkasında olmak
70	Idioms	be there for someone v.	(birine) destek/arka olmak/çıkmak
71	Idioms	be there for someone v.	(birine) tam destek vermek
72	Idioms	be there for someone v.	(birini) her zaman desteklemek
73	Idioms	be there for somebody v.	(birinin) yanında/arkasında olmak
74	Idioms	be there for somebody v.	(birine) destek/arka olmak/çıkmak
75	Idioms	be there for somebody v.	(birine) tam destek vermek
76	Idioms	be there for somebody v.	(birini) her zaman desteklemek
77	Idioms	be there for the taking v.	elinin altında olmak
78	Idioms	be there for the taking v.	elinde olmak
79	Idioms	be there for the taking v.	elini sallasa/uzatsa ulaşmak/edinmek
80	Idioms	be there for the taking v.	parmaklarının ucunda olmak
81	Idioms	be there for the taking v.	çantada/torbada keklik olmak
82	Idioms	be there for the taking v.	rahatça/kolayca/hemen ulaşılabilir olmak
83	Idioms	be there for the taking v.	elde etmesi/ulaşması rahat/kolay olmak
84	Idioms	be there for the taking v.	ha deyince/dese ulaşmak/edinmek
85	Idioms	be there with bells on v.	canı gönülden gelmek/gitmek/hazır bulunmak
86	Idioms	be there with bells on v.	canı yürekten gelmek/gitmek/hazır bulunmak
87	Idioms	be there with bells on v.	can atarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
88	Idioms	be there with bells on v.	güle oynaya gelmek/gitmek/hazır bulunmak
89	Idioms	be there with bells on v.	seve seve gelmek/gitmek/hazır bulunmak
90	Idioms	be there with bells on v.	etekleri zil çalarak/zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
91	Idioms	be there with bells on v.	memnuniyetle gelmek/gitmek/hazır bulunmak
92	Idioms	be there with bells on v.	bir yere gitmeyi etekleri zil çalarak beklemek
93	Idioms	be there with bells on v.	bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok heyecanlı olmak
94	Idioms	be there with bells on v.	bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok heyecan duymak
95	Idioms	be there with bells on v.	bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok istekli olmak
96	Idioms	be there with bells on v.	bir yere gideceği/bir olaya katılacağı için etekleri zil çalmak
97	Idioms	be there with bells on (btwbo) v.	zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
98	Idioms	be there with bells on v.	zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
99	Idioms	(there) be bad blood between v.	aralarında husumet olmak
100	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) aynı derecede olmak
101	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) eşit olmak
102	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) denk olmak
103	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) aynı şey demek
104	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(birinden veya bir şeyden) aşağı kalır yanı olmamak
105	Idioms	be there for the taking v.	birinin her istediği onun olmak
106	Idioms	be there for the taking v.	birinin istemesi yeterli olmak
107	Idioms	be there for the taking v.	birinin emrine amade olmak
108	Idioms	be there for the taking v.	birinin istediği her şey hazırda olmak
109	Idioms	be there for the taking v.	birinin elinin altında olmak
110	Idioms	be there for the taking v.	birinin parmaklarının ucunda olmak
111	Idioms	be there for the taking v.	birinin elde etmesi/ulaşması kolay olmak
112	Idioms	there will be the deuce to pay expr.	çok büyük sıkıntı olur
113	Idioms	there will be the deuce to pay expr.	başımıza çok büyük iş açılır
114	Idioms	there will be the deuce to pay expr.	başımız çok büyük belaya girer
115	Idioms	there will be the deuce to pay expr.	bedelini çok fena öderiz
116	Idioms	there will be the deuce to pay expr.	çok büyük bedel öderiz
117	Idioms	there will be the deuce to pay expr.	bedelini çok ağır öderiz
118	Idioms	there must be something in the water expr.	havasından mıdır suyundan mıdır
119	Idioms	there must be something in the water expr.	havasında, suyunda herkesi etkileyen bir şey var gibi
120	Idioms	there oughta be a law expr.	ayıp denen bir şey var
121	Idioms	there oughta be a law expr.	bunun bir yolu yordamı/kuralı olmalı
122	Idioms	there oughta be a law expr.	bunun bir yaptırımı olmalı
123	Idioms	there oughta be a law expr.	bunun bir cezası/bedeli olmalı
Speaking
124	Speaking	they'll be there in a few minutes n.	birkaç dakikaya orada olacaklar
125	Speaking	there be not a sound to be heard v.	çıt çıkmamak
126	Speaking	I will be there interj.	orada olacağım
127	Speaking	I'll be there interj.	orada olacağım
128	Speaking	there must be some mistake expr.	bir hata olmalı
129	Speaking	we will be there in five minutes expr.	beş dakika içinde orada olacağız
130	Speaking	there has to be an explanation expr.	bir açıklaması olmalı
131	Speaking	we will be there in five minutes expr.	beş dakika içinde oradayız
132	Speaking	there appears to be a problem expr.	bir sorun var gibi görünüyor
133	Speaking	will there be anything else? expr.	başka bir arzunuz
134	Speaking	there seems to be a disagreement expr.	bir anlaşmazlık/uyuşmazlık var gibi görünüyor
135	Speaking	there must be some sort of mistake expr.	bir hata falan olmalı
136	Speaking	there must be something you're not telling us expr.	bize söylemediğin bir şey olmalı
137	Speaking	there seems to be a problem expr.	bir sorun var gibi görünüyor
138	Speaking	there seems to be a disagreement expr.	bir anlaşmazlık/uyuşmazlık varmış gibi görünüyor
139	Speaking	there seems to be a mistake expr.	bir yanlışlık var gibi görünüyor
140	Speaking	I'll be there in a minute expr.	bir dakikaya orada olacağım
141	Speaking	there has to be a way expr.	bir yolu olmalı
142	Speaking	we will be there in five minutes expr.	beş dakikaya kadar oradayız
143	Speaking	there may be a way around it expr.	belki etrafında bir yol vardır
144	Speaking	there must be a back door here expr.	burasının bir arka kapısı olmalı
145	Speaking	there may be a way around it expr.	bir yolu vardır (imkansız görünen durumlar için çözüm yolu)
146	Speaking	there are many ways to be successful expr.	başarılı olmanın birçok yolu vardır
147	Speaking	I will be there in a little bit expr.	birazdan oradayım
148	Speaking	be careful out there expr.	dışarıda dikkatli ol
149	Speaking	there is no need to worry (everything will be ok) expr.	endişeye gerek yok (her şey yolunda gidecek)
150	Speaking	I'll be right there expr.	hemen/az sonra oradayım
151	Speaking	I'm gonna be right over there expr.	hemen şurada olacağım
152	Speaking	I'm almost there I'll be two minutes expr.	geldim sayılır iki dakika sonra oradayım
153	Speaking	there will be plenty more where that came from expr.	geldiği yerde bundan bir sürü daha var
154	Speaking	there is nothing to be anxious about expr.	endişelenecek bir şey yok
155	Speaking	I'll be right there expr.	hemen geliyorum
156	Speaking	there will be delay expr.	gecikme olacak
157	Speaking	there is much progress to be made expr.	kat edecek daha çok yol/yolumuz var
158	Speaking	there is nothing to be anxious about expr.	kaygılanacak bir şey yok
159	Speaking	when will you be there? expr.	ne zaman orada olursun?
160	Speaking	there will be the devil to pay expr.	kıyamet kopacak
161	Speaking	there will be hell to pay expr.	kıyamet kopacak
162	Speaking	at that point we started to think there may be something in this expr.	o noktada bunda bir şeyler olduğunu düşünmeye başladık
163	Speaking	what makes you think you're going to be safe there? expr.	orada güvende olacağını düşündüren ne?
164	Speaking	there is nothing to be afraid of expr.	korkacak bir şey yok
165	Speaking	I would like to be there expr.	orada olmak isterdim
166	Speaking	there could be lots of other people expr.	orada başka bir sürü insan olabilir
167	Speaking	I thought he might be there expr.	orada olabileceğini düşündüm
168	Speaking	I'd be happy to see you there expr.	seni orada görmekten mutluluk duyarım
169	Speaking	he happened to be there expr.	şans eseri oradaydı
170	Speaking	she happened to be there expr.	şans eseri oradaydı
171	Speaking	I'll be there for you expr.	senin için orada olacağım
172	Speaking	it'd be my pleasure to take you there expr.	seni oraya götürmekten zevk duyarım
173	Speaking	I can't promise but I'll try to be there expr.	söz veremiyorum ama gelmeye çalışırım
174	Speaking	I can't promise but I'll try to be there expr.	söz veremiyorum ama orada olmaya çalışırım
175	Speaking	there will be delay expr.	rötar olacak
176	Speaking	there must be something can be done expr.	yapılacak bir şeyler olmalı
177	Speaking	I'll be there soon expr.	yakında geleceğim
178	Speaking	there is only one thing to be done expr.	yapılacak bir tek şey var
179	Speaking	there is only one thing to be done expr.	yapılacak tek bir şey var
180	Speaking	there is something to be said for expr.	yararına çok şey söylenebilir
Telecom
181	Telecom	brt (be right there) abrev.	hemen geliyorum
History
182	History	in the future, too, there may be malevolent people at home and abroad who will wish to deprive you of this treasure expr.	istikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır
Slang
183	Slang	be there or be square n.	aklı olan gelir
184	Slang	be there or be square expr.	aklın varsa gel