bells - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bells

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "bells" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 6 résultat(s)

Anglais Turc
General
bells n. geniş paçalı pantolon
bells n. çanlar
bells n. tap dansında topukları havada birbirine vurma
Geography
bells n. tennessee eyaletinde yerleşim yeri
Music
bells n. el zili
bells n. yatay çerçeve üzerinde iki bagetle çalınan bir tür ksilofon

Sens de "bells" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 172 résultat(s)

Anglais Turc
General
sea bells n. denizmenekşesi
church bells n. kilise çanları
christmas bells n. noel çanları
danger bells n. tehlike çanları
alarm bells n. tehlike çanları
peal of bells n. zil takımı
peal of bells n. zil seti
ring of bells n. zil takımı
morning bells n. sabah zilleri
jingle bells n. zilleri şıngırdat (bir çocuk şarkısı)
bow-bells n. londra'daki bow kilisesinin çanları
bow-bells n. doğu londralılık
ring the bells backward v. (tehlike bildirmek için) çanları tersten çalmak
with bells adv. zille
Phrases
warning bells start ringing expr. tehlike çanları çalmaya başladı
warning bells start ringing expr. tehlike çanları çalıyor
the name doesn't ring any bells expr. bu isim bende hiç bir şey çağrıştırmıyor
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk] n. doğu londra aksanıyla konuşan kişi
born within the sound of bow bells [uk] n. doğu londra şivesiyle konuşan kişi
born within the sound of bow bells [uk] n. doğu londra lehçesiyle konuşan kişi
born within the sound of bow bells [uk] n. bow kilisesi'nin çan sesleriyle büyümüş kişi
born within the sound of bow bells [uk] n. cockney aksanıyla konuşan kimse
beat seven bells out of [uk] v. ağzını burnunu kırmak
knock seven bells out of [uk] v. ağzını burnunu kırmak
alarm bells ringing expr. tehlike çanlarını çalıyor
alarm bells ringing expr. tehlike arz ediyor
Idioms
bells and whistles n. cazip yan/ek özellikler
bells and whistles n. tam teşkilat
bells and whistles n. (olup) olabilecek bütün özellikler
shake the bells v. hareket etmek
shake the bells v. uyarmak
shake the bells v. önceden haber vermek
shake the bells v. korkutmak
shake the bells v. telaşlandırmak
shake the bells v. ayağa kaldırmak
be there with bells on v. canı gönülden gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. canı yürekten gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. can atarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. güle oynaya gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. seve seve gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. etekleri zil çalarak/zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. memnuniyetle gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. bir yere gitmeyi etekleri zil çalarak beklemek
be there with bells on v. bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok heyecanlı olmak
be there with bells on v. bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok heyecan duymak
be there with bells on v. bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok istekli olmak
be there with bells on v. bir yere gideceği/bir olaya katılacağı için etekleri zil çalmak
give her the bells and let her fly v. bir işten almak
give her the bells and let her fly v. bir işten geri çekmek
give her the bells and let her fly v. bir işten azat etmek
give her the bells and let her fly v. kovmak
give her the bells and let her fly v. işten çıkarmak
wear the cap and bells v. şebeklik yapmak
wear the cap and bells v. herkesin eğlencesi olmak
wear the cap and bells v. palyaço kılığına bürünmek
wear the cap and bells v. palyaçoluk görevini üstlenmek
wear the cap and bells v. herkesi eğlendirmek
be there with bells on (btwbo) v. zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
be there with bells on v. zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/hazır bulunmak
wear the cap and bells v. eğlendirmek
wear the cap and bells v. şenlendirmek
wear the cap and bells v. neşelendirmek
set off alarm bells v. alarm zillerini çalmak
ring alarm bells v. alarm zillerini çalmak
set the alarm bells ringing v. alarma/teyakkuza geçirmek
set alarm bells ringing v. alarma/teyakkuza geçirmek
set off alarm bells v. tehlike arz etmek
ring alarm bells v. tehlike arz etmek
alarm bells start to ring v. tehlike çanları çalmak
ring alarm bells v. tehlike çanlarını çalmak
alarm bells start to ring v. tehlike arz etmek
set the alarm bells ringing v. tehlike çanlarını çaldırmak
sound alarm bells v. tehlike arz etmek
set alarm bells ringing v. tehlike çanlarını çaldırmak
set off alarm bells v. tehlike çanlarını çalmak
sound alarm bells v. tehlike çanlarını çalmak
give her the bells and let her fly v. yol vermek
alarm bells start to ring v. tehlikenin farkına varmak
alarm bells start to ring v. tehlikeye uyanmak/ayılmak
alarm bells start to ring v. tehlikenin farkına varmak
alarm bells start to ring v. tehlikeye uyanmak/ayılmak
go with bells on v. canı gönülden gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. can atarak gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. güle oynaya gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. seve seve gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. etekleri zil çalarak/zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. memnuniyetle gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. heyecanla gelmek/gitmek/katılmak
knock seven bells out of (one) v. (birinin) ağzını yüzünü dağıtmak
knock seven bells out of (one) v. (birine) sağlam bir sopa çekmek
knock seven bells out of (one) v. (birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek
ring (one's) bells v. (birinin) beynini dağıtmak
ring (one's) bells v. (birine) yumruğu çakmak
ring (one's) bells v. (birine) gözlerinde şimşekler çaktıracak bir yumruk atmak
ring (one's) bells v. (birinin) kafasını uçurmak
ring (one's) bells v. (birinin) ilgisini çekmek
ring (one's) bells v. (birine) ilginç/enteresan gelmek
ring (one's) bells v. (birine) çekici/cazip gelmek
born within the sound of bow bells adj. cockney aksanına sahip
born within the sound of bow bells adj. st. mary-le-bow kilisesi'nin çanlarını duyacak kadar yakınlarında doğmuş
with bells on (one's toes) expr. can atarak
with bells on (one's toes) expr. canı gönülden
with bells on (one's toes) expr. hevesle
with bells on (one's toes) expr. isteyerek
with bells on (one's toes) expr. şevkle
hell's bells! expr. vay canına!
hell's bells and buckets of blood! expr. vay canına!
warning bells start to ring expr. tehlike çanları çalmaya başladı
warning bells start to ring expr. tehlike çanları çalıyor
with bells on expr. can atarak
with bells on expr. canı gönülden
with bells on expr. hevesle
with bells on expr. isteyerek
with bells on expr. şevkle
with bells on expr. çok başarılı bir şekilde
Speaking
pull the other leg it's got bells on! expr. ben de yedim!
pull the other one it's got bells on! expr. ben de yedim!
pull the other leg it's got bells on! expr. ben de inandım!
does this ring any bells? expr. bu sana bir şey ifade ediyor mu?
pull the other one it's got bells on! expr. ben de inandım!
hell's bells and buckets of blood! expr. kahretsin!
ring any bells? expr. bir şey çağrıştırıyor mu?
the alarm bells are ringing expr. tehlike arz ediyor
the alarm bells are ringing expr. tehlike çanlarını çalıyor
Technical
air bells n. hava çanları
fog bells n. ses çanları
blast furnace bells n. yüksek fırın çanları
Botanic
peach bells n. avrupa'da yetişen salkım şeklinde mavi veya beyaz çiçekli çançiçeği
canterbury bells n. avrupa'da yetişen, mavi, beyaz ve menekşe renkli çiçekli çan çiçeği
bells of ireland n. irlanda çan (çiçeği)
bells-of-ireland n. irlanda çan (çiçeği)
california yellow bells n. kaliforniya sarı çanları
whispering bells n. kaliforniya sarı çanları
yellow bells n. kaliforniya sarı çanları
california yellow bells n. sarkık sarı çiçeklere sahip güneybatı amerika bitkisi
whispering bells n. sarkık sarı çiçeklere sahip güneybatı amerika bitkisi
yellow bells n. sarkık sarı çiçeklere sahip güneybatı amerika bitkisi
coral bells n. kuzey amerika'nın doğusunda yetişen tüylü yeşilimsi çiçekleri olan bir ot
california yellow bells (emmanthe penduliflora) n. kaliforniya sarı çanları
yellow bells (emmanthe penduliflora) n. abd'de yetişen bir kurak bölge otu
california yellow bells n. abd'de yetişen bir kurak bölge otu
whispering bells n. abd'de yetişen bir kurak bölge otu
bells of ireland (moluccella laevis) n. çanakçiçeği
merry bells n. çan şeklinde sarı çiçekleri olan uvularia cinsi bitki
roanoke bells n. kuzey amerika'ya özgü mavi çiçekli kısa ömürlü bir bahar bitkisi
mission bells n. yeşil benekli koyu mor çan şeklinde çiçekleri olan bir abd otu
mission bells n. çikolata zambağı
brown bells n. kaf lalesi
oconee bells (shortia galacifolia) n. abd'nin güneydoğusuna özgü, huni şeklinde pembe lekeli beyaz çiçekleri ve sonbaharda kırmızıya dönen parlak yeşil yaprakları bulunan bir bitki
hedge bells n. çit sarmaşığı
chile-bells (lapageria rosea) n. şili'ye özgü gösterişli bir sarmaşık
History
cap and bells n. zilli soytarı şapkası
Religious
the bells n. yeni yılda kiliselerde çan çalınması
bow bells n. londra'daki st. mary-le-bow kilisesi çanları
Geography
maroon bells n. batı-orta colorado'da bulunan elk dağları'nda yan yana olan iki dağ
Music
tubular bells n. orkestra enstrümanı olarak kullanılan borulu çalgılar
tubular bells n. glockenspiel
orchestra bells n. yatay çerçeve üzerinde iki bagetle çalınan bir tür ksilofon
orchestral bells n. çerçeveye monte edilmiş bir dizi metal çubuktan oluşup küçük çekiçlerle çalınan bir orkestra enstrümanı
Slang
bells and whistles n. nitelikler ve ayrıntılar
British Slang
kick ten bells out of someone v. ağzını yüzünü dağıtmak
kick seven bells out of someone v. ağzını yüzünü dağıtmak
knock ten bells out of someone v. birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek
kick seven bells out of someone v. birine sağlam bir sopa çekmek
knock ten bells out of someone v. birinin ağzını yüzünü dağıtmak
kick seven bells out of someone v. birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek
kick ten bells out of someone v. birine sağlam bir sopa çekmek
kick ten bells out of someone v. birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek
hells bells! expr. hadi be!
hells bells! expr. hadi canım!
pull the other one (it's got bells on)! expr. şaka yapıyorsun değil mi?
hells bells! expr. yapma be!