bir örnek - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bir örnek



Sens de "bir örnek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
bir örnek one example n.
bir örnek uniform adj.
Idioms
bir örnek taste of something n.

Sens de "bir örnek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 113 résultat(s)

Turc Anglais
General
analiz edilecek bir örnek assay n.
olağanüstü bir örnek extreme case n.
tipik bir örnek sorun case in point n.
tipik bir örnek a case in point n.
tipik bir örnek case in point n.
tipik bir örnek textbook example n.
klasik bir örnek textbook example n.
küçük bir örnek a small example n.
net bir örnek an obvious example n.
açık bir örnek an obvious example n.
-e bir başka örnek bedrock n.
-e bir başka örnek exactor n.
-e bir başka örnek clinical superiority n.
-e bir başka örnek detachedness n.
-e bir başka örnek retreat n.
iyi bir örnek a good example n.
uç bir örnek an extreme example n.
tipik bir örnek textbook case n.
tipik bir örnek textbook example n.
mükemmel bir örnek epitome n.
bir beceri ya da uğraşta usta ya da örnek gösterilen kişi cher maître n.
klasik ve mükemmel bir vaka/örnek textbook case/example n.
(kötü veya zor bir şeye ait) öne çıkan örnek devil n.
bir diğerini daha parlak gösteren örnek foil n.
bir dizi kitap içeriğinin örnek ve açıklamalarını içeren kitap prospectus n.
araştırılması zor bir örnek için model olarak kullanılan unsur proxy n.
-i örnek alarak bir şeyi yapmak model something on v.
bir örnek yapmak unify v.
örnek bir davranış sergilemek display exemplary behaviour v.
örnek bir davranış sergilemek show exemplary behaviour v.
doğal bir oluşumdan örnek almak core v.
-e bir başka örnek fantastic adj.
bir örnek verecek olursak for example adv.
örnek verirken kullanılan bir ünlem oh interj.
Phrasals
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak fashion (something) after (something else) v.
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak fashion (something) after (something else) v.
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak fashion (something) on (something else) v.
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak fashion (something) on (something else) v.
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak fashion something on something v.
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak fashion something on something v.
bir şeyi bir örnek/kalıp üzerinden şekillendirmek fashion (something) out of (something else) v.
bir şeyi bir örnek kullanarak yapmak fashion (something) out of (something else) v.
bir yönüyle bir şeye örnek gösterilmek exemplify something by something v.
bir yönüyle bir şeye örnek teşkil etmek exemplify something by something v.
(bir şeyi yaparken başka bir şeyi) örnek almak fashion (something) after (something else) v.
(bir örnek/kalıp) üzerinden şekillendirmek fashion out of v.
(bir şeye) örnek vermek instance in (something) [obsolete] v.
(bir şeye) örnek olarak sunmak/alıntılamak instance in (something) [obsolete] v.
(birini/bir şeyi kendine/bir şeye) örnek olarak almak model (oneself or something) on (someone or something else) v.
(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) örnek alarak geliştirmek model (oneself or something) on (someone or something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak/geliştirmek model (something) after (something else) v.
(bir şeyi) yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak model (something) after (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak/geliştirmek model (something) on (something else) v.
(bir şeyi) yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak model (something) on (something else) v.
'-i yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak model on v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak pattern (something) after (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak pattern (something) on (something else) v.
Phrases
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı the best part of (something) n.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı best part of something n.
bir başka örnek an another example n.
bir örnek verecek olursak to give an example expr.
bir diğer örnek ise another example is expr.
-e bir başka örnek yet another expr.
Proverb
iyi bir örnek olmak öğüt/nasihat vermekten daha etkilidir a good example is the best sermon
Colloquial
bir durumu en iyi biçimde anlatan örnek a case in point n.
Idioms
(bir şeye) mükemmel bir örnek the picture of n.
bir şeye örnek case of something n.
bir durumu en iyi biçimde anlatan örnek the case in point n.
(bir şeye) iyi bir örnek very picture of something n.
yeri doldurulması güç bir örnek a tough act to follow n.
için kötü bir örnek an apology for n.
bir şey için kötü bir örnek an apology for something n.
için kötü bir örnek an apology for n.
bir şey için kötü bir örnek an apology for something n.
kötü bir örnek olmak be an apology for something v.
bir konuda en uç/en üstün örnek olmak be the living end v.
mükemmel bir örnek olmak be a shining example v.
ideal bir örnek olmak be a shining example v.
çok iyi bir örnek olmak be a shining example v.
kusursuz bir örnek olmak be a shining example v.
mükemmel bir örnek olmak be a shining light v.
ideal bir örnek olmak be a shining light v.
çok iyi bir örnek olmak be a shining light v.
kusursuz bir örnek olmak be a shining light v.
için kötü bir örnek olmak be an apology for v.
(bir şeye) olarak örnek/model göstermek hold up as (something) v.
(bir şeye) iyi bir örnek olmaya devam etmek hold up as (something) v.
(bir şeye) iyi bir örnek olmayı sürdürmek hold up as (something) v.
hala (bir şeye) iyi bir örnek olmak hold up as (something) v.
(birini/bir şeyi) örnek almak take a cue from (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) örnek almak take one's cue from (someone or something) v.
Speaking
bir örnek vereyim let me give you an example expr.
buna bir örnek it is a case in point expr.
bir örnek vereyim let me give you an example expr.
bana bir örnek ver give me an example expr.
muhteşem bir örnek önümüzde duruyor a great example stands in front of us expr.
size bir örnek vereyim let me give you an example expr.
sana bir örnek vereyim let me give you an example expr.
sana bir örnek vereyim let me give you an example expr.
Law
farazi olarak örnek verilen akla uygun bir kişi reasonable person n.
Politics
bir örnek davranış uniform attitude n.
Technical
bir grup malzemeden örnek almakta kullanılan ekipman trier n.
bir örnek yapmak unify v.
bir örnek olmayan nonuniform adj.
Medical
istatistik bir bütünü temsil edecek şekilde seçilmiş örnek grup random sample n.
Statistics
hodges-lehmann bir örnek tahmin edicisi hodges-lehmann one sample estimator n.
sıralı bir örnek popülasyonu sekiz eşit alt kümeye ayıran niceliklerden biri octile n.
örneklemin büyüklüğüne göre çok fazla parametre içeren ve örnek veri ile uyuşup yeni veriye uymayan bir istatistiksel model kullanmak overfit v.
Biology
belirli bir habitattan alınan örnek bitki veya hayvan topotype n.
özelliklerine bakılarak yeni bir türün tanımlandığı orijinal örnek type specimen n.
özelliklerine bakılarak yeni bir türün tanımlandığı orijinal örnek holotype n.
taksonu temsil eden bir grup örnek type series n.
orijinal veya birincil tiple karşılaştırılıp onunla tanımlanan biyolojik bir örnek homotype n.