|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
bir şey yapmak için kafayı kullanma |
headwork n.
|
|
2 |
General |
birine bir şey yapması için baskı yapmak |
press someone to v.
|
|
3 |
General |
bir şey yapmak için cesaretini toplamak |
get up the nerve to v.
|
|
4 |
General |
(birini, bir grubu) bir şey yapmak için ikna etmeye çalışmak |
woo v.
|
|
5 |
General |
hayır için bir şey yapmak |
do something for charity v.
|
|
6 |
General |
(video oyunlarında) kademe atlamak veya bir şey kazanmak için görevi tekrar yapmak |
grind v.
|
|
7 |
General |
(bir şey için) planlama yapmak |
posture v.
|
|
Phrasals |
|
8 |
Phrasals |
bir alanı bir şey yapmak için ayırmak |
zone something as something v.
|
|
9 |
Phrasals |
birisiyle bir şey için pazarlık yapmak |
haggle with someone over something v.
|
|
10 |
Phrasals |
(bir şey) yapmak için uğramak/girip çıkmak |
zip by v.
|
|
11 |
Phrasals |
bir şey için prova yapmak |
rehearse for something v.
|
|
12 |
Phrasals |
bir şeyin ödemesini yapmak (bir şey için) ödeme yapmak |
pay on something v.
|
|
13 |
Phrasals |
bir şey için sıraya girmek/kuyruk yapmak |
line up for something v.
|
|
14 |
Phrasals |
bir şey için grev yapmak |
strike for something v.
|
|
15 |
Phrasals |
bir şey için birisiyle mülakat yapmak |
interview with someone for something v.
|
|
16 |
Phrasals |
birisiyle bir şey için anlaşma yapmak |
contract with someone for something v.
|
|
17 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork out money (for something) v.
|
|
18 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork money out (for something) v.
|
|
19 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork out money (for something) v.
|
|
|
20 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork over (some money) v.
|
|
21 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork money out (for something) v.
|
|
22 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork over (some money) v.
|
|
23 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork (some money) over v.
|
|
24 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork (some money) over v.
|
|
25 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
lay out (money) for something v.
|
|
26 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
lay out (money) for something v.
|
|
27 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
shell out (money) for something v.
|
|
28 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
shell out (money) for something v.
|
|
29 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
shell (money) out for something v.
|
|
30 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
shell (money) out for something v.
|
|
31 |
Phrasals |
(bir şey için) birine baskı yapmak |
pressure someone into something v.
|
|
32 |
Phrasals |
(bir şey ya da birisi) için kampanya ya da gösteri yapmak |
crusade for (someone or something) v.
|
|
33 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle bir şey için) kira sözleşmesi yapmak |
lease (something) to (someone or something) v.
|
|
34 |
Phrasals |
biriyle bir şey için kira sözleşmesi yapmak |
lease something (out) to someone v.
|
|
35 |
Phrasals |
bir şey için belli bir miktarda ödeme yapmak |
expend something for something v.
|
|
36 |
Phrasals |
(bir şey) yapmak için harekete geçirmek |
stir to (something) v.
|
|
37 |
Phrasals |
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek |
stir someone into something v.
|
|
38 |
Phrasals |
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek |
stir someone to something v.
|
|
39 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
|
|
|
40 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
|
|
41 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak |
set someone or something up as something v.
|
|
42 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli düzenlemeleri yapmak |
set someone or something up as something v.
|
|
43 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle bir şey) yapmak için çalışmak |
join (someone or something) to (something) v.
|
|
44 |
Phrasals |
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak |
put (something) toward (something) v.
|
|
45 |
Phrasals |
bir şey için hazırlık yapmak |
arrange for something v.
|
|
46 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için misilleme yapmak |
avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.
|
|
47 |
Phrasals |
(bir şey) için misilleme yapmak |
avenge (oneself) for (something) v.
|
|
48 |
Phrasals |
(birine bir şey) için şantaj yapmak |
blackmail (someone) into (something) v.
|
|
49 |
Phrasals |
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
|
50 |
Phrasals |
(bir şey) için sözleşme yapmak |
contract for (something) v.
|
|
51 |
Phrasals |
(biriyle/bir grupla bir şey) için sözleşme yapmak |
contract for (something) with (someone or something) v.
|
|
52 |
Phrasals |
(biriyle/bir grupla bir şey) için sözleşme yapmak |
contract with (someone or something) v.
|
|
53 |
Phrasals |
(biriyle/bir grupla bir şey) için sözleşme yapmak |
contract with (someone or something) for (something) v.
|
|
54 |
Phrasals |
(birine bir şey) için baskı yapmak |
cow (someone) into (something) v.
|
|
55 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şey) için tezahürat yapmak |
cry out for (someone or something) v.
|
|
56 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için gösteri yapmak |
demonstrate for (someone or something) v.
|
|
57 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yapmak |
devote to (someone or something) v.
|
|
58 |
Phrasals |
(birine bir şey) için baskı yapmak |
dragoon (someone) into (something) v.
|
|
59 |
Phrasals |
bir şey için baskı yapmak |
dragoon into v.
|
|
60 |
Phrasals |
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) boşaltmak |
drain (something) off to (do something) v.
|
|
61 |
Phrasals |
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) akıtmak |
drain (something) off to (do something) v.
|
|
62 |
Phrasals |
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) tahliye etmek |
drain (something) off to (do something) v.
|
|
63 |
Phrasals |
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine pazarlık yapmak |
haggle (with someone) over someone or something v.
|
|
64 |
Phrasals |
bir şey için pazarlık yapmak/etmek |
haggle about something v.
|
|
65 |
Phrasals |
(bir şey) için/üzerine pazarlık yapmak/etmek |
haggle over (something) v.
|
|
66 |
Phrasals |
(birine bir şey yapmak) için enerji/cesaret vermek |
jolly (someone) into (doing) (something) v.
|
|
67 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için lobi yapmak |
lobby for (someone or something) v.
|
|
68 |
Phrasals |
(bir şey) için plan yapmak/hazırlanmak |
look forward to (something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(bir şey) için manevra yapmak |
maneuver for (something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
(bir şey) için hile yapmak |
maneuver for (something) v.
|
|
71 |
Phrasals |
(bir şey) için taktik yapmak |
maneuver for (something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(bir şey) için plan yapmak |
maneuver for (something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(birine bir şey yapması) için baskı yapmak |
pester (one) into (doing) (something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
(birine bir şey) için baskı yapmak |
pester (someone) for (something) v.
|
|
75 |
Phrasals |
(bir şey) için baskı yapmak |
push for (something) v.
|
|
76 |
Phrasals |
(bir şey) için elinden geleni yapmak |
put (one's) back into (something) v.
|
|
77 |
Phrasals |
(bir şey) için elinden geleni yapmak |
put (one's) back to (something) v.
|
|
78 |
Phrasals |
(birine bir şey için) baskı yapmak |
railroad (one) into (something) v.
|
|
79 |
Phrasals |
(birine sağladığı/yaptığı bir şey) için ödeme yapmak |
remunerate (one) for (something) v.
|
|
|
80 |
Phrasals |
(birine bir şey) için/karşılığında ödeme yapmak |
repay (one) for (something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(bir şey) için değişim yapmak |
retool for (something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(bir şey) için güncelleme yapmak |
retool for (something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(bir şey) yapmak için hemen koşmak |
rush to (something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için sayı yapmak |
score for (someone or something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
(bir şey yapmak, almak için durmak/mola vermek |
stop for (something) v.
|
|
86 |
Phrasals |
(bir şey) için grev yapmak |
strike over (something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
(bir şey) için (resmi bir ticari teklif/anlaşma) yapmak |
tender (something) for (something) v.
|
|
88 |
Phrasals |
(bir şey) için test yapmak |
test for (something) v.
|
|
89 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için şahitlik yapmak |
testify for (someone or something) v.
|
|
90 |
Phrasals |
(bir şey) için çığırtkanlık yapmak |
tout for (something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
(bir şey) için hazırlık yapmak |
train for (something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
(bir şey) için hazırlık yapmak |
train up to (something) v.
|
|
93 |
Phrasals |
(bir şey) için idman yapmak |
train up to (something) v.
|
|
94 |
Phrasals |
(bir alanı bir şey) yapmak için ayırmak |
zone (some place) as (something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(bir alanı bir şey) yapmak için ayırmak |
zone (something) for (something) v.
|
|
Phrases |
|
96 |
Phrases |
(bir şey yapabilmek/yapmak) için |
in order to (do something) expr.
|
|
97 |
Phrases |
bir şey yapabilmek/yapmak için |
in order to do something expr.
|
|
Colloquial |
|
98 |
Colloquial |
bir şey yapmak için yeterince erkek olmak |
be man enough to do something v.
|
|
99 |
Colloquial |
bir şey yapmak için yeterince cesur olmak |
be man enough to do something v.
|
|
100 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) yanıp tutuşmak |
crave to (do something) v.
|
|
101 |
Colloquial |
değiştirmek için bir şey yapmak |
do something/anything about v.
|
|
102 |
Colloquial |
(biri) için bir şey yapmak |
do for (someone) v.
|
|
103 |
Colloquial |
uğur getirmesi için (bir şey) yapmak |
do something for luck v.
|
|
104 |
Colloquial |
(bir şey) için her şeyi yapmak |
give anything (for something) v.
|
|
105 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
106 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
107 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
108 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için zahmete girmek |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
109 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
110 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için zahmet etmek |
go out of (one's) way (to do something) v.
|
|
111 |
Colloquial |
kendini (bir şey yapmak için) sıkıntıya sokmak |
trouble oneself (to do something) v.
|
|
112 |
Colloquial |
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak |
be well, ideally, better placed for something/to do something v.
|
|
113 |
Colloquial |
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak |
be well, ideally, better placed for something/to do something v.
|
|
114 |
Colloquial |
bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak |
be well, ideally, better placed for something/to do something v.
|
|
115 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için sabırsızlanmak |
be down to (do something) v.
|
|
116 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için hevesli olmak |
be down to (do something) v.
|
|
117 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için can atmak |
be down to (do something) v.
|
|
118 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) sabırsızlanmak |
can't wait (to do something) v.
|
|
119 |
Colloquial |
bir şey/bir şey yapmak için can atmak |
be dying for something/to do something v.
|
|
120 |
Colloquial |
bir şey/bir şey yapmak için ölmek |
be dying for something/to do something v.
|
|
121 |
Colloquial |
bir şey/bir şey yapmak için yanıp tutuşmak |
be dying for something/to do something v.
|
|
122 |
Colloquial |
(biri) için (bir şey) yapmak |
do for (someone) v.
|
|
123 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için ölmek |
be dying to (do something) v.
|
|
124 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için yanıp tutuşmak |
be dying to (do something) v.
|
|
125 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için can atmak |
be dying to (do something) v.
|
|
126 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için kandırmak |
get to (do something) v.
|
|
127 |
Colloquial |
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak |
go all out for something v.
|
|
128 |
Colloquial |
bir şey için elinden geleni yapmak |
go all out for something v.
|
|
129 |
Colloquial |
bir şey yapmak için sabırsızlanmak |
be in a hurry to do something v.
|
|
130 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır |
(all) set adj.
|
|
131 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) hazır |
(all) set adj.
|
|
132 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) eksiksiz hazır/bir eksiği yok |
(all) set adj.
|
|
133 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır |
(all) set adj.
|
|
134 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) hazır |
(all) set adj.
|
|
135 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) eksiksiz hazır/bir eksiği yok |
(all) set adj.
|
|
136 |
Colloquial |
bir şey/bir şeyi yapmak için ölen |
bent on something/on doing something adj.
|
|
137 |
Colloquial |
bir şey/bir şeyi yapmak için yanıp tutuşan |
bent on something/on doing something adj.
|
|
138 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi |
(all) the better to (do something) expr.
|
|
139 |
Colloquial |
(bir şey yapmak için) daha (da) iyi |
(all) the better to (do something) expr.
|
|
140 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için hazırlanma |
fixing to (do something) expr.
|
|
141 |
Colloquial |
(bir şey yapmak) için hazırlanma |
fixin to do something expr.
|
|
Idioms |
|
142 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) açık çek |
carte blanche (to do something) n.
|
|
143 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) tam yetki |
carte blanche (to do something) n.
|
|
144 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) sınırsız özgürlük |
carte blanche (to do something) n.
|
|
145 |
Idioms |
(bir şey/bir şeyi yapmak için) hiç şans yok |
(a) fat chance (of something/doing something) n.
|
|
146 |
Idioms |
(bir şey/bir şeyi yapmak) için son fırsat |
last chance (for/at/to do something) n.
|
|
147 |
Idioms |
(bir şey/bir şeyi yapmak) için son şans |
last chance (for/at/to do something) n.
|
|
148 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
149 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için gereken para |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
150 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan motivasyon |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
151 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için gereken enerji |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
152 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan girişkenlik |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
153 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için gereken sağduyu |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
154 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan kafa/idrak |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
155 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için gereken beceri |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
156 |
Idioms |
(bir şey için) heyecan yapmak/sabırsızlanmak |
be keen about v.
|
|
157 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) hiçbir nedeni olmamak |
have no cause to (do something) v.
|
|
158 |
Idioms |
birini (bir şey yapmak için) kandırmak |
fool someone into something v.
|
|
159 |
Idioms |
kendini bir şey yapmak için yavaş yavaş hazırlamak |
work your way around v.
|
|
160 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) zaman bulmak/ayırmak |
take the time (to do something) v.
|
|
161 |
Idioms |
(bir şey yapmak ya da yapmamak için) her yolu denemek |
as much as (one) could do (not) (to do something) v.
|
|
162 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak |
summon up the courage to (do something) v.
|
|
163 |
Idioms |
bir şey yapmak için çok paraya, zamana sahip olmak |
have money, time to play with v.
|
|
164 |
Idioms |
bir şey yapmak için elinde bolca para, vakit olmak |
have money, time to play with v.
|
|
165 |
Idioms |
bir şey, yapmak için harcayacak çok parası, vakti olmak |
have money, time to play with v.
|
|
166 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak |
take the occasion (to do something) v.
|
|
167 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak |
take the occasion (to do something) v.
|
|
168 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak |
take the occasion v.
|
|
169 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak |
take the occasion v.
|
|
170 |
Idioms |
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) iyi bir neden göstermek |
show good cause (for something/for doing something) v.
|
|
171 |
Idioms |
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) geçerli bir neden göstermek |
show good cause (for something/for doing something) v.
|
|
172 |
Idioms |
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) mantıklı bir neden göstermek |
show good cause (for something/for doing something) v.
|
|
173 |
Idioms |
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak |
have a gun to (one's) head v.
|
|
174 |
Idioms |
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak |
hold a pistol to (one's) head v.
|
|
175 |
Idioms |
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak |
put a pistol to (one's) head v.
|
|
176 |
Idioms |
bir şey elde etmek için bir plan yapmak |
work (one's) ticket v.
|
|
177 |
Idioms |
(kötü bir şey yapmak için) kendini küçültmek |
stoop so low (as to do something) v.
|
|
178 |
Idioms |
(kötü bir şey yapmak için) kendini alçaltmak |
stoop so low (as to do something) v.
|
|
179 |
Idioms |
(kötü bir şey yapmak için) kendi seviyesini düşürmek |
stoop so low (as to do something) v.
|
|
180 |
Idioms |
(kötü bir şey yapmak için) etik/ahlaki değerlerini hiçe saymak |
stoop so low (as to do something) v.
|
|
181 |
Idioms |
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
|
182 |
Idioms |
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
|
183 |
Idioms |
(birine/bir şeye bir şey için) başvuru yapmak |
make application (to someone or something) (for something) v.
|
|
184 |
Idioms |
(biriyle bir şey için) planlama yapmak |
make arrangements (with someone) (for something) v.
|
|
185 |
Idioms |
(biriyle bir şey için) hazırlık yapmak |
make arrangements (with someone) (for something) v.
|
|
186 |
Idioms |
(biriyle bir şey için) düzenleme yapmak |
make arrangements (with someone) (for something) v.
|
|
187 |
Idioms |
(biri/bir şey için) şakşakçılık yapmak |
beat the drum (for somebody/something) v.
|
|
188 |
Idioms |
(biri/bir şey için) çığırtkanlık yapmak |
beat the drum (for somebody/something) v.
|
|
189 |
Idioms |
(biri/bir şey için) şakşakçılık yapmak |
bang the drum (for somebody/something) v.
|
|
190 |
Idioms |
(biri/bir şey için) çığırtkanlık yapmak |
bang the drum (for somebody/something) v.
|
|
191 |
Idioms |
(biri/bir şey) için şakşakçılık yapmak |
bang the drum for (someone or something) v.
|
|
192 |
Idioms |
(biri/bir şey) için çığırtkanlık yapmak |
bang the drum for (someone or something) v.
|
|
193 |
Idioms |
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) hazır olmak |
be (all) set (for something/to do something) v.
|
|
194 |
Idioms |
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) görünmek |
look (all) set (for something/to do something) v.
|
|
195 |
Idioms |
bir şey yapmak için can atmak |
be bursting to do something v.
|
|
196 |
Idioms |
bir şey yapmak için sabırsızlanmak |
be bursting to do something v.
|
|
197 |
Idioms |
bir şey yapmak için birbirinin üstüne çullanmak/birbirini yemek |
be falling over yourself to do something v.
|
|
198 |
Idioms |
aptalca, tehlikeli bir şey/bir şey yapmak için can atmak |
be hell-bent on something/on doing something v.
|
|
199 |
Idioms |
aptalca, tehlikeli bir şey/bir şey yapmak için ölmek |
be hell-bent on something/on doing something v.
|
|
200 |
Idioms |
aptalca, tehlikeli bir şey/bir şey yapmak için yanıp tutuşmak |
be hell-bent on something/on doing something v.
|
|
201 |
Idioms |
biri/bir şey için gizliden iş yapmak |
be in the pay of somebody/something v.
|
|
202 |
Idioms |
biri/bir şey için gizliden iş yapmak |
be in somebody's/something's pay v.
|
|
203 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) emir almak |
be under orders (to do something) v.
|
|
204 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kendini paralamak |
beat one's brains out (to do something) v.
|
|
205 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kafa patlatmak |
beat one's brains out (to do something) v.
|
|
206 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok çalışmak/çaba harcamak |
beat one's brains out (to do something) v.
|
|
207 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) bir tarafını yırtmak |
beat one's brains out (to do something) v.
|
|
208 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) canını dişine takmak |
beat one's brains out (to do something) v.
|
|
209 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) aşırı çaba sarf etmek |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
210 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) uğraşmak |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
211 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
212 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) dört dönmek |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
213 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) göbeği çatlamak |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
214 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) yırtınmak |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
215 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak) zahmetine girmek |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
|
216 |
Idioms |
bir şey yapmak için aşırı çaba sarf etmek |
bend over backwards to do something v.
|
|
217 |
Idioms |
bir şey yapmak için uğraşmak |
bend over backwards to do something v.
|
|
218 |
Idioms |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bend over backwards to do something v.
|
|
219 |
Idioms |
bir şey yapmak için dört dönmek |
bend over backwards to do something v.
|
|
220 |
Idioms |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bend over backwards to do something v.
|
|
221 |
Idioms |
bir şey yapmak için yırtınmak |
bend over backwards to do something v.
|
|
222 |
Idioms |
bir şey yapmak için çırpınmak |
lean over backwards to do something v.
|
|
223 |
Idioms |
bir şey yapmak için birinin etrafında dört dönmek |
lean over backwards to do something v.
|
|
224 |
Idioms |
bir şey yapmak için elinden geleni yapmak |
lean over backwards to do something v.
|
|
225 |
Idioms |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
lean over backwards to do something v.
|
|
226 |
Idioms |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
lean over backwards to do something v.
|
|
227 |
Idioms |
bir şey yapmak için çırpınmak |
bend over backwards to do something v.
|
|
228 |
Idioms |
bir şey yapmak için birinin etrafında dört dönmek |
bend over backwards to do something v.
|
|
229 |
Idioms |
bir şey yapmak için elinden geleni yapmak |
bend over backwards to do something v.
|
|
230 |
Idioms |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bend over backwards to do something v.
|
|
231 |
Idioms |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bend over backwards to do something v.
|
|
232 |
Idioms |
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) kendini paralamak |
break your neck (doing something/to do something) v.
|
|
233 |
Idioms |
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) kıçını yırtmak |
break your neck (doing something/to do something) v.
|
|
234 |
Idioms |
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) çok çaba sarf etmek |
break your neck (doing something/to do something) v.
|
|
235 |
Idioms |
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) bir tarafını yırtmak |
break your neck (doing something/to do something) v.
|
|
236 |
Idioms |
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) canını dişine takmak |
break your neck (doing something/to do something) v.
|
|
237 |
Idioms |
bir şey yapmak için kıçını/götünü/bir tarafını yırtmak |
break balls to do something v.
|
|
238 |
Idioms |
bir şey yapmak için paralanmak |
break balls to do something v.
|
|
239 |
Idioms |
bir şey yapmak için yırtınmak |
break balls to do something v.
|
|
240 |
Idioms |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
break balls to do something v.
|
|
241 |
Idioms |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
break balls to do something v.
|
|
242 |
Idioms |
bir şey yapmak için kıçını/götünü/bir tarafını yırtmak |
break one's balls to do something v.
|
|
243 |
Idioms |
bir şey yapmak için paralanmak |
break one's balls to do something v.
|
|
244 |
Idioms |
bir şey yapmak için yırtınmak |
break one's balls to do something v.
|
|
245 |
Idioms |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
break one's balls to do something v.
|
|
246 |
Idioms |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
break one's balls to do something v.
|
|
247 |
Idioms |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
break your neck to do something v.
|
|
248 |
Idioms |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
break your neck to do something v.
|
|
249 |
Idioms |
bir şey yapmak için çok çaba sarf etmek |
break your neck to do something v.
|
|
250 |
Idioms |
bir şey yapmak için bir tarafını yırtmak |
break your neck to do something v.
|
|
251 |
Idioms |
bir şey yapmak için canını dişine takmak |
break your neck to do something v.
|
|
252 |
Idioms |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
break your neck to do something v.
|
|
253 |
Idioms |
(bir şey yapıp/yapmak için) rahatını bozamamak |
can't be bothered (to do something) v.
|
|
254 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) açık çek |
carte blanche (to do something) v.
|
|
255 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) sınırsız yetki |
carte blanche (to do something) v.
|
|
256 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kayıtsız şartsız yetki |
carte blanche (to do something) v.
|
|
257 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) tam yetki |
carte blanche (to do something) v.
|
|
258 |
Idioms |
(bir şey/bir şey yapmak için) kura çekmek |
cast lots (for something/to do something) v.
|
|
259 |
Idioms |
(bir şey/bir şey yapmak için) yazı tura atmak |
cast lots (for something/to do something) v.
|
|
260 |
Idioms |
(bir şey/bir şey yapmak için) kura çekmek |
draw lots (for something/to do something) v.
|
|
261 |
Idioms |
(bir şey/bir şey yapmak için) yazı tura atmak |
draw lots (for something/to do something) v.
|
|
262 |
Idioms |
(birini seçmek/bir şey yapmak için) adçekmek |
cast/draw lots (for something/to do something) v.
|
|
263 |
Idioms |
(birini seçmek/bir şey yapmak için) ad çekmek |
cast/draw lots (for something/to do something) v.
|
|
264 |
Idioms |
(birini seçmek/bir şey yapmak için) kura çekmek |
cast/draw lots (for something/to do something) v.
|
|
265 |
Idioms |
(birini seçmek/bir şey yapmak için) kur'a çekmek |
cast/draw lots (for something/to do something) v.
|
|
266 |
Idioms |
(birini seçmek/bir şey yapmak için) çekiliş yapmak |
cast/draw lots (for something/to do something) v.
|
|
267 |
Idioms |
(birini seçmek/bir şey yapmak için) ad çekme |
cast/draw lots (for something/to do something) v.
|
|
268 |
Idioms |
(biri/bir şey için) tezahürat yapmak |
(give) three cheers (for somebody/something) v.
|
|
269 |
Idioms |
birine bir şey yapması için baskı yapmak |
exhort someone to do something v.
|
|
270 |
Idioms |
birine bir şey yapması için baskı yapmak |
exhort to do v.
|
|
271 |
Idioms |
(biri/bir şey için) elinden gelenin fazlasını yapmak |
go the extra mile (for somebody/something) v.
|
|
272 |
Idioms |
(biri/bir şey için) gerekenden fazlasını yapmak |
go the extra mile (for somebody/something) v.
|
|
273 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) aşırıya kaçmak |
go to extremes (to do something) v.
|
|
274 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) fazla ileri gitmek |
go to extremes (to do something) v.
|
|
275 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) ifrata kaçmak |
go to extremes (to do something) v.
|
|
276 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için her şeyini vermek |
give (one's) eyeteeth to (do something) v.
|
|
277 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için dünyaları vermek |
give (one's) eyeteeth to (do something) v.
|
|
278 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak |
fall over backwards (to do something) v.
|
|
279 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) zahmete girmek |
fall over backwards (to do something) v.
|
|
280 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak |
fall over backwards (to do something) v.
|
|
281 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çırpınmak |
fall over backwards (to do something) v.
|
|
282 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) yırtınmak |
fall over backwards (to do something) v.
|
|
283 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak |
fall over backwards (to do something) v.
|
|
284 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak |
bend over backwards (to do something) v.
|
|
285 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) zahmete girmek |
bend over backwards (to do something) v.
|
|
286 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak |
bend over backwards (to do something) v.
|
|
287 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çırpınmak |
bend over backwards (to do something) v.
|
|
288 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) yırtınmak |
bend over backwards (to do something) v.
|
|
289 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak |
bend over backwards (to do something) v.
|
|
290 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak |
lean over backwards (to do something) v.
|
|
291 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) zahmete girmek |
lean over backwards (to do something) v.
|
|
292 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak |
lean over backwards (to do something) v.
|
|
293 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çırpınmak |
lean over backwards (to do something) v.
|
|
294 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) yırtınmak |
lean over backwards (to do something) v.
|
|
295 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak |
lean over backwards (to do something) v.
|
|
296 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) rahat olmak |
feel free (to do something) v.
|
|
297 |
Idioms |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) dişiyle tırnağıyla çabalamak |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
|
|
298 |
Idioms |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) canını dişine takarak mücadele etmek |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
|
|
299 |
Idioms |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) canını dişine takmak |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
|
|
300 |
Idioms |
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) kıran kırana mücadele etmek |
fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
|
|
301 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için izin almak |
get (the) clearance to (do something) v.
|
|
302 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) cesaretini toplamak |
get up (one's) nerve (to do something) v.
|
|
303 |
Idioms |
(birine bir şey yapmak için) bir fırsat/olanak sunmak |
give somebody half a chance (to do something) v.
|
|
304 |
Idioms |
(birine bir şey) satın alması için baskı yapmak |
give (one) the hard sell v.
|
|
305 |
Idioms |
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak |
give (someone) an itch for (something) v.
|
|
306 |
Idioms |
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak |
give (someone) the itch for (something) v.
|
|
307 |
Idioms |
(bir şey için) elinden geleni yapmak |
give (something) (one's) all v.
|
|
308 |
Idioms |
(bir şey için) elinden gelenin en iyisini yapmak |
give (something) (one's) best shot v.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şey için) yapabileceğinin en iyisini yapmak |
give (something) (one's) best shot v.
|
|
310 |
Idioms |
bir şey için elinden geleni yapmak |
give something the old college try [old-fashioned] [us] v.
|
|
311 |
Idioms |
bir şey için elinden gelenin en iyisini yapmak |
give something your best shot v.
|
|
312 |
Idioms |
bir şey için yapabileceğinin en iyisini yapmak |
give something your best shot v.
|
|
313 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için sağ kolunu feda etmek |
give your eye teeth for something/to do something v.
|
|
314 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için dünyaları vermek |
give your eye teeth for something/to do something v.
|
|
315 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için canını feda etmek |
give your eye teeth for something/to do something v.
|
|
316 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için varını yoğunu vermek |
give your eye teeth for something/to do something v.
|
|
317 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak |
go out of the way to (do something) v.
|
|
318 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
319 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
320 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
321 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yolu denemek |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
322 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
323 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
324 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
325 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
326 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak |
go to any lengths to (do something) v.
|
|
327 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak |
go to any length to (do something) v.
|
|
328 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak |
go to any length to (do something) v.
|
|
329 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak |
go to any length to (do something) v.
|
|
330 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yolu denemek |
go to any length to (do something) v.
|
|
331 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak |
go to any length to (do something) v.
|
|
332 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek |
go to any length to (do something) v.
|
|
333 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek |
go to any length to (do something) v.
|
|
334 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak |
go to any length to (do something) v.
|
|
335 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak |
go to any length to (do something) v.
|
|
336 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak |
go to any greats to (do something) v.
|
|
337 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak |
go to any greats to (do something) v.
|
|
338 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak |
go to any greats to (do something) v.
|
|
339 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yolu denemek |
go to any greats to (do something) v.
|
|
340 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak |
go to any greats to (do something) v.
|
|
341 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek |
go to any greats to (do something) v.
|
|
342 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek |
go to any greats to (do something) v.
|
|
343 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak |
go to any greats to (do something) v.
|
|
344 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak |
go to any greats to (do something) v.
|
|
345 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak |
go to any great to (do something) v.
|
|
346 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak |
go to any great to (do something) v.
|
|
347 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak |
go to any great to (do something) v.
|
|
348 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yolu denemek |
go to any great to (do something) v.
|
|
349 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak |
go to any great to (do something) v.
|
|
350 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek |
go to any great to (do something) v.
|
|
351 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek |
go to any great to (do something) v.
|
|
352 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak |
go to any great to (do something) v.
|
|
353 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak |
go to any great to (do something) v.
|
|
354 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek |
go to the expense of something/of doing something v.
|
|
355 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak |
go to the expense of something/of doing something v.
|
|
356 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak |
go to the expense of something/of doing something v.
|
|
357 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek |
go to the expense of something/of doing something v.
|
|
358 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek |
go to a lot of expense of something/of doing something v.
|
|
359 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak |
go to a lot of expense of something/of doing something v.
|
|
360 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak |
go to a lot of expense of something/of doing something v.
|
|
361 |
Idioms |
bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek |
go to a lot of expense of something/of doing something v.
|
|
362 |
Idioms |
(bir şey) için her şeyi yapmak |
go to the stake for (something) v.
|
|
363 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) aklı başında olmak |
have got it (all) together to (do something) v.
|
|
364 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) kafası yerinde olmak |
have got it (all) together to (do something) v.
|
|
365 |
Idioms |
bir şey için her şeyi yapmak |
kill for something v.
|
|
366 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
|
|
367 |
Idioms |
(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
|
|
368 |
Idioms |
(bir şey/bir şey yapmak) için açık kapı bırakmak |
leave the door open for (something or doing something) v.
|
|
369 |
Idioms |
(bir şey/bir şey yapmak) için kapıyı açık bırakmak |
leave the door open for (something or doing something) v.
|
|
370 |
Idioms |
(birine bir şey) için başvuru yapmak |
make application to (one) for (something) v.
|
|
371 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak |
make every effort (to do something) v.
|
|
372 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak |
make every effort (to do something) v.
|
|
373 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) her yolu denemek |
make every effort (to do something) v.
|
|
374 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok büyük çaba sarf etmek |
make every effort (to do something) v.
|
|
375 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için kolları sıvamak |
make ready to (do something) v.
|
|
376 |
Idioms |
(bir şey için) önden ödeme yapmak |
pay (for something) in advance v.
|
|
377 |
Idioms |
(bir şey) için elinden geleni yapmak |
put (one's) heart (and soul) into (something) v.
|
|
378 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için para toplamak |
raise money to (do something) v.
|
|
379 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için para biriktirmek |
raise money to (do something) v.
|
|
380 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak |
spare no expense/pains/trouble (to do something) v.
|
|
381 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak |
spare no expense/pains/trouble (to do something) v.
|
|
382 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak |
spare no expense/pains/trouble (to do something) v.
|
|
383 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak |
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v.
|
|
384 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak |
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v.
|
|
385 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak |
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v.
|
|
386 |
Idioms |
(biri/bir şey) için araştırma yapmak |
take a look for (someone or something) v.
|
|
387 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için yüzsüz/arsız/utanmaz olmak gerekmek |
take a lot of nerve (to do something) v.
|
|
388 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için girişimlerde bulunmak |
take steps to (do something) v.
|
|
389 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için harekete/eyleme geçmek |
take steps to (do something) v.
|
|
390 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için gerekli adımları atmak |
take steps to (do something) v.
|
|
391 |
Idioms |
(bir şey) için her şeyi yapmak |
would/could kill for (something) v.
|
|
392 |
Idioms |
bir şey olmak/yapmak için doğmuş |
born to (be or do something) adj.
|
|
393 |
Idioms |
bir şey olmak/yapmak için yaratılmış |
born to (be or do something) adj.
|
|
394 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) akla karayı seçen |
hard put (to do something) adj.
|
|
395 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) canını dişine takan |
hard put (to do something) adj.
|
|
396 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) akla karayı seçen |
hard pressed (to do something) adj.
|
|
397 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) canını dişine takan |
hard pressed (to do something) adj.
|
|
398 |
Idioms |
bir şey yapmak için akla karayı seçen |
hard put to do something adj.
|
|
399 |
Idioms |
bir şey yapmak için akla karayı seçen |
hard put to it to do something adj.
|
|
400 |
Idioms |
bir şey yapmak için akla karayı seçen |
hard pressed to do something adj.
|
|
401 |
Idioms |
bir şey yapmak için akla karayı seçen |
hard pushed to do something adj.
|
|
402 |
Idioms |
bir şey yapmak için çok heyecanlı |
keen on doing something adj.
|
|
403 |
Idioms |
bir şey yapmak için sabırsızlanan |
keen on doing something adj.
|
|
404 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) avucunun içi kaşınıyor |
(one's) finger itches (to do something) expr.
|
|
405 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) çok hevesli |
(one's) finger itches (to do something) expr.
|
|
406 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) can atıyor |
(one's) finger itches (to do something) expr.
|
|
407 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) sabırsızlanıyor |
(one's) finger itches (to do something) expr.
|
|
408 |
Idioms |
garantiye/sağlama almak için (bir şey yapmak) |
(do something) for good measure expr.
|
|
409 |
Idioms |
emin olmak için (bir şey yapmak) |
(do something) for good measure expr.
|
|
410 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor |
it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr.
|
|
411 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok |
it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr.
|
|
412 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için yeterince erkek |
man enough to (do something) expr.
|
|
413 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için yeterince cesur |
man enough to (do something) expr.
|
|
414 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor |
you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr.
|
|
415 |
Idioms |
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok |
you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr.
|
|
Printing |
|
416 |
Printing |
(bir şey için) plaka yapmak |
plate v.
|
|
Religious |
|
417 |
Religious |
(bir şey için) ayin yapmak |
ritualize v.
|
|
418 |
Religious |
(bir şey için) ritüel yapmak |
ritualize v.
|
|
419 |
Religious |
(bir şey için) ayin yapmak |
ritualise v.
|
|
420 |
Religious |
(bir şey için) ritüel yapmak |
ritualise v.
|
|
Slang |
|
421 |
Slang |
birinden bir şey istemek için yalakalık yapmak |
dry beg v.
|
|
422 |
Slang |
bir şey yapacağım diye/yapmak için kendini paralamak |
break your back doing something/to do something v.
|
|
423 |
Slang |
bir şey yapacağım diye/yapmak için kıçını yırtmak |
break your back doing something/to do something v.
|
|
424 |
Slang |
bir şey yapacağım diye/yapmak için çok çaba sarf etmek |
break your back doing something/to do something v.
|
|
425 |
Slang |
bir şey yapacağım diye/yapmak için bir tarafını yırtmak |
break your back doing something/to do something v.
|
|
426 |
Slang |
bir şey yapacağım diye/yapmak için canını dişine takmak |
break your back doing something/to do something v.
|
|
427 |
Slang |
bir şey yapacağım diye/yapmak için göbeği çatlamak |
break your back doing something/to do something v.
|
|
428 |
Slang |
(bir şey yapmak için) kıçını yırtmak |
bust a gut (to do something) v.
|
|
429 |
Slang |
(bir şey yapmak için) kendini paralamak |
bust a gut (to do something) v.
|
|
430 |
Slang |
(bir şey yapmak için) göbeği çatlamak |
bust a gut (to do something) v.
|
|
431 |
Slang |
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak |
bust a gut (to do something) v.
|
|
432 |
Slang |
(bir şey yapmak için) çok çabalamak |
bust a gut (to do something) v.
|
|
433 |
Slang |
(bir şey yapmak için) eşek gibi çalışmak |
bust a gut (to do something) v.
|
|
434 |
Slang |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bust ass to do something v.
|
|
435 |
Slang |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bust ass to do something v.
|
|
436 |
Slang |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bust ass to do something v.
|
|
437 |
Slang |
bir şey yapmak için çok uğraşmak |
bust ass to do something v.
|
|
438 |
Slang |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
bust ass to do something v.
|
|
439 |
Slang |
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak |
bust ass to do something v.
|
|
440 |
Slang |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bust butt to do something v.
|
|
441 |
Slang |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bust butt to do something v.
|
|
442 |
Slang |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bust butt to do something v.
|
|
443 |
Slang |
bir şey yapmak için çok uğraşmak |
bust butt to do something v.
|
|
444 |
Slang |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
bust butt to do something v.
|
|
445 |
Slang |
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak |
bust butt to do something v.
|
|
446 |
Slang |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bust nuts to do something v.
|
|
447 |
Slang |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bust nuts to do something v.
|
|
448 |
Slang |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bust nuts to do something v.
|
|
449 |
Slang |
bir şey yapmak için çok uğraşmak |
bust nuts to do something v.
|
|
450 |
Slang |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
bust nuts to do something v.
|
|
451 |
Slang |
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak |
bust nuts to do something v.
|
|
452 |
Slang |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bust (one's) ass (to do something) v.
|
|
453 |
Slang |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bust (one's) ass (to do something) v.
|
|
454 |
Slang |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bust (one's) ass (to do something) v.
|
|
455 |
Slang |
bir şey yapmak için çok uğraşmak |
bust (one's) ass (to do something) v.
|
|
456 |
Slang |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
bust (one's) ass (to do something) v.
|
|
457 |
Slang |
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak |
bust (one's) ass (to do something) v.
|
|
458 |
Slang |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bust one's butt to do something v.
|
|
459 |
Slang |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bust one's butt to do something v.
|
|
460 |
Slang |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bust one's butt to do something v.
|
|
461 |
Slang |
bir şey yapmak için çok uğraşmak |
bust one's butt to do something v.
|
|
462 |
Slang |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
bust one's butt to do something v.
|
|
463 |
Slang |
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak |
bust one's butt to do something v.
|
|
464 |
Slang |
bir şey yapmak için kıçını yırtmak |
bust one's nuts to do something v.
|
|
465 |
Slang |
bir şey yapmak için kendini paralamak |
bust one's nuts to do something v.
|
|
466 |
Slang |
bir şey yapmak için göbeği çatlamak |
bust one's nuts to do something v.
|
|
467 |
Slang |
bir şey yapmak için çok uğraşmak |
bust one's nuts to do something v.
|
|
468 |
Slang |
bir şey yapmak için çok çabalamak |
bust one's nuts to do something v.
|
|
469 |
Slang |
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak |
bust one's nuts to do something v.
|
|
470 |
Slang |
(bir şey yapmak için) kendini sıkamaz |
can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
|
|
471 |
Slang |
(bir şey yapmak için) kendini zorlayamaz |
can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
|
|
472 |
Slang |
(bir şey yapmak için) istekli değil |
can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
|
|
473 |
Slang |
(bir şey yapmak için) rahatını bozamaz |
can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
|
|
474 |
Slang |
(bir şey yapmak için) gönülsüz |
can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
|
|