Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Historique
birbirlerini
Sens de
"birbirlerini"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
birbirlerini
each other
pron.
2
General
birbirlerini
one another
pron.
Sens de
"birbirlerini"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 50 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam
melting pot
n.
2
General
(gizli cemiyetin) birbirlerini tanımak için kullandıkları özel tokalaşma şekli
grip
n.
3
General
çember halindeki oyuncuların birbirlerini belirli bir orta alana iterek oynadığı bir oyun
poison
n.
4
General
çember halindeki oyuncuların birbirlerini belirli bir orta alana iterek oynadığı bir oyun
poison circle
n.
5
General
çember halindeki oyuncuların birbirlerini belirli bir orta alana iterek oynadığı bir oyun
poison spot
n.
6
General
(birbirlerini) sıra ile izlemek
alternate
v.
7
General
birbirlerini suçlamak
accuse each other
v.
8
General
birbirlerini ırk uğruna/yüzünden öldürmek
kill each other over race
v.
9
General
birbirlerini suçlamak
blame each other
v.
10
General
birbirlerini sevmek
love each other
v.
11
General
(armacılıkta) birbirlerini çapraz kesecek şekilde
in saltire
adv.
12
General
(armacılıkta) birbirlerini çapraz kesecek şekilde
saltirewise
adv.
13
General
(armacılıkta) birbirlerini çapraz kesecek şekilde
saltireways
adv.
Phrasals
14
Phrasals
birbirlerini sıkıştırmak
squeeze themselves together
v.
15
Phrasals
birbirlerini sıkıştırmak
squeeze themselves up
v.
Phrases
16
Phrases
bırakın birbirlerini yesinler
let them eat themselves
n.
Colloquial
17
Colloquial
sabahları birbirlerini öpüp vedalaşmak
kiss each other goodbye in the mornings
v.
18
Colloquial
sonra da birbirlerini yemeye başladılar
and then they started eating each other
expr.
Idioms
19
Idioms
bir tartışma ya da istemeyen bir olay karşısında iki ya da daha fazla grubun birbirlerini suçlaması
blame game
n.
20
Idioms
birbirlerini hiç sevmezler
there is no love lost between them
n.
21
Idioms
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak
go back a long way
v.
22
Idioms
birbirlerini yanlış anlayıp ters düşmek
be at cross-purposes
v.
23
Idioms
birbirlerini hemen anlamak
have a shorthand with (each other)
v.
24
Idioms
birbirlerini dengelemek/eşitlemek
cancel each other out
v.
25
Idioms
birbirlerini yanlış anlayıp ters düşmek
talk at cross-purposes
v.
26
Idioms
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması)
get one's lines/wires crossed
v.
27
Idioms
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması)
get your lines crossed
v.
28
Idioms
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması)
get your wires crossed
v.
29
Idioms
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması)
have crossed lines
v.
30
Idioms
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması)
have crossed wires
v.
31
Idioms
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak
go back a long way [uk]
v.
32
Idioms
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak
go way back [us]
v.
33
Idioms
(birbirlerini) hiç sevmezler
there is no love lost
expr.
34
Idioms
(birbirlerini) hiç sevmezler
there's no love lost between
expr.
Speaking
35
Speaking
bırak yesinler birbirlerini
let them eat each other
n.
36
Speaking
bırakın yesinler birbirlerini
let them eat each other
n.
37
Speaking
birbirlerini seviyorlar
they love each other
expr.
38
Speaking
bırakın birbirlerini yesinler
let them eat each other
expr.
39
Speaking
birbirlerini ne kadar iyi biliyorlar/tanıyorlar?
how well do they know each other?
expr.
40
Speaking
sanırım birbirlerini görme şansları bile olmamış
they probably didn't even see each other
expr.
Politics
41
Politics
devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi
gunboat diplomacy
n.
42
Politics
devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi
power politics
n.
43
Politics
yasama yürütme ve yargının birbirlerini sınırlandırması
check and balance
n.
44
Politics
devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi
machtpolitik
n.
Psychology
45
Psychology
zihinsel ve fiziksel niteliklerin farklı olduğu ve birbirlerini tümüyle açıklayamayacakları görüşü
dualism
n.
Biology
46
Biology
mayoz bölünmenin pakiten evrenin hemen sonrasında homolog kromozomların birbirlerini ittiği profaz evresi
diplotene
n.
Military
47
Military
gece operasyonlarında askerlerin birbirlerini tanımak için üniformalarının üstüne giydikleri gömlek
camisade
n.
Basketball
48
Basketball
eşleşme özellikleri birbirine benzeyen oyuncuları birbirlerini savunmakla görevlendirme
match-ups
n.
Music
49
Music
(salon dansı) kadınla erkeğin birbirlerini tutarak karşılıklı durduğu
closed
adj.
Slang
50
Slang
rapçilerin birbirlerini eleştirmek ve yermek için yazdıkları parçalar
diss
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birbirlerini
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy