birbirlerini - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

birbirlerini



Sens de "birbirlerini" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
birbirlerini each other pron.
birbirlerini one another pron.

Sens de "birbirlerini" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 50 résultat(s)

Turc Anglais
General
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam melting pot n.
(gizli cemiyetin) birbirlerini tanımak için kullandıkları özel tokalaşma şekli grip n.
çember halindeki oyuncuların birbirlerini belirli bir orta alana iterek oynadığı bir oyun poison n.
çember halindeki oyuncuların birbirlerini belirli bir orta alana iterek oynadığı bir oyun poison circle n.
çember halindeki oyuncuların birbirlerini belirli bir orta alana iterek oynadığı bir oyun poison spot n.
(birbirlerini) sıra ile izlemek alternate v.
birbirlerini suçlamak accuse each other v.
birbirlerini ırk uğruna/yüzünden öldürmek kill each other over race v.
birbirlerini suçlamak blame each other v.
birbirlerini sevmek love each other v.
(armacılıkta) birbirlerini çapraz kesecek şekilde in saltire adv.
(armacılıkta) birbirlerini çapraz kesecek şekilde saltirewise adv.
(armacılıkta) birbirlerini çapraz kesecek şekilde saltireways adv.
Phrasals
birbirlerini sıkıştırmak squeeze themselves together v.
birbirlerini sıkıştırmak squeeze themselves up v.
Phrases
bırakın birbirlerini yesinler let them eat themselves n.
Colloquial
sabahları birbirlerini öpüp vedalaşmak kiss each other goodbye in the mornings v.
sonra da birbirlerini yemeye başladılar and then they started eating each other expr.
Idioms
bir tartışma ya da istemeyen bir olay karşısında iki ya da daha fazla grubun birbirlerini suçlaması blame game n.
birbirlerini hiç sevmezler there is no love lost between them n.
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak go back a long way v.
birbirlerini yanlış anlayıp ters düşmek be at cross-purposes v.
birbirlerini hemen anlamak have a shorthand with (each other) v.
birbirlerini dengelemek/eşitlemek cancel each other out v.
birbirlerini yanlış anlayıp ters düşmek talk at cross-purposes v.
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması) get one's lines/wires crossed v.
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması) get your lines crossed v.
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması) get your wires crossed v.
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması) have crossed lines v.
hatlar karışmak (iki kişinin konuşurken birbirlerini anlamaması) have crossed wires v.
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak go back a long way [uk] v.
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak go way back [us] v.
(birbirlerini) hiç sevmezler there is no love lost expr.
(birbirlerini) hiç sevmezler there's no love lost between expr.
Speaking
bırak yesinler birbirlerini let them eat each other n.
bırakın yesinler birbirlerini let them eat each other n.
birbirlerini seviyorlar they love each other expr.
bırakın birbirlerini yesinler let them eat each other expr.
birbirlerini ne kadar iyi biliyorlar/tanıyorlar? how well do they know each other? expr.
sanırım birbirlerini görme şansları bile olmamış they probably didn't even see each other expr.
Politics
devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi gunboat diplomacy n.
devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi power politics n.
yasama yürütme ve yargının birbirlerini sınırlandırması check and balance n.
devletlerin birbirlerini güç kullanmakla tehdit ederek yürüttükleri diplomasi machtpolitik n.
Psychology
zihinsel ve fiziksel niteliklerin farklı olduğu ve birbirlerini tümüyle açıklayamayacakları görüşü dualism n.
Biology
mayoz bölünmenin pakiten evrenin hemen sonrasında homolog kromozomların birbirlerini ittiği profaz evresi diplotene n.
Military
gece operasyonlarında askerlerin birbirlerini tanımak için üniformalarının üstüne giydikleri gömlek camisade n.
Basketball
eşleşme özellikleri birbirine benzeyen oyuncuları birbirlerini savunmakla görevlendirme match-ups n.
Music
(salon dansı) kadınla erkeğin birbirlerini tutarak karşılıklı durduğu closed adj.
Slang
rapçilerin birbirlerini eleştirmek ve yermek için yazdıkları parçalar diss n.