birlikte olan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

birlikte olan



Sens de "birlikte olan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
birlikte olan concomitant adj.
birlikte olan accompanying adj.

Sens de "birlikte olan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 43 résultat(s)

Turc Anglais
General
olumlu özellikleriyle birlikte olumsuz özellikleri de olan şey mixed blessing n.
muhalif olmalarına rağmen birlikte çalışmak zorunda olan kişiler frenemy n.
birlikte var olan, aynı ya da benzer şeylerden oluşan grup platoon n.
ünsüz harflerle birlikte olan consonantal adj.
birlikte konser veren erkek ve kadınlara ait olan mixed adj.
birlikte var olan connate adj.
sonsuza kadar birlikte var olan coeternal adj.
Colloquial
(romantik anlamda) birlikte olan a thing n.
koreli müzik grubu exo'nun üyeleri olan baekhyun ve chanyeol'un birlikte olduktan sonra aldıklari isim chanbaek n.
koreli müzik grubu got7’ın üyeleri olan choi youngjae ve lim jaebeom’un birlikte olduktan sonra aldıkları isim 2jae n.
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse a daddy-type n.
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse a baby-snatcher n.
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse a baby-porker n.
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse a cradle-robber n.
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse a cradle-snatcher n.
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan kimse cradle-snatcher n.
Trade/Economic
robert merton tarafından geliştirilmiş ortak sorunları olan bireylerin kendilerini grupla birlikte açığa vurmalarını hedefleyen mülakat focused interview n.
Textile
birlikte giyilecek şekilde uyumlu renklerde olan kıyafetler coordinates n.
Medical
iğne ile birlikte olan periferik kateter over-needle peripheral catheter n.
romatoid artrit ile birlikte olan bacak ülseri leg ulcer associated with rheumatoid arthritis n.
Pathology
alveoler hipoventilasyonla birlikte olan aşırı obezite extreme obesity with alveolar hypoventilatn n.
defektif dna tamiri ile birlikte olan serebellar ataksi cerebellar ataxia with defective dna repair n.
enzim eksiklikleriyle birlikte olan konjenital adrenogenital bozukluk congenital adrenogenital disorder with enzyme deficiencies n.
suni menapoz ile birlikte olan durumlar states associated with artificial menopause n.
hastalığa neden olan başka bir etkenle birlikte hareket eden faktör cofactor n.
Pharmaceutics
özellikle morfin ile birlikte etkili olan güçlü bir narkotik antagonist ilaç markası narcan® n.
Biology
silliler ile birlikte var olan protozoa sınıfı infusoria n.
Botanic
taç yaprakları ve organları kaliksle birlikte gelişmiş olan Calycifloral n.
Military
daimi görev beklerken geçici olarak başka bir birlikte görevli olan asker casual n.
Cinema
bilinen evren ile birlikte var olan ayrı evren alternative universe n.
bilinen evren ile birlikte var olan ayrı evren alternate universe n.
Photography
emülsiyon karışımı ile kaplı ve kopya ışığının rengine duyarlı olan siyah beyaz fotoğraf kağıdı ile birlikte kullanılması için tasarlanmış (araç) multigrade adj.
Ottoman Turkish
aynı erkekle birlikte olan kadınlar harem n.
Latin
hisse senedinin temettü dahil değeriyle birlikte olan cum dividend adj.
Engineering
(topolojide) belirli bir manifolda ait, her biri kendisinden daha alt boyuta sahip fakat birlikte ele alındığında eş kapsamlı olan alt manifoldlar dizisi foliation n.
Ornithology
ağaçkakansılar takımı ile birlikte var olan bir kuş sınıflandırması pici n.
Slang
eşcinsel hayat tarzı sürdürmekle birlikte gizli gizli kadınlarla da birlikte olan erkek yestergay n.
kendinden yaşça çok büyük bir kadınla birlikte olan genç erkek a boy toy n.
kendinden yaşça çok büyük bir kadınla birlikte olan genç erkek a toy boy n.
şişman kadınlarla birlikte olan kimse heavy hitter n.
geçmişte lezbiyenken artık erkeklerle birlikte olan kadın hasbian n.
British Slang
asyalılarla birlikte olan homoseksüel erkek rice queen n.
Modern Slang
yalnızca sarışınlardan hoşlanan/sarışınlarla birlikte olan kimse a blonder n.