Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | bozularak | retrogressively adv. |
General | bozularak | phut adv. |
Archaic | ||
Archaic | bozularak | down the wind expr. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | zor bozularak | unperishably adv. |
General | düzeni bozularak | dislocatedly adv. |
General | sağlığı bozularak | down adv. |
Phrasals | ||
Phrasals | bozularak işi yarıda bırakmak | quit on someone v. |
Phrasals | bozularak/kötüleşerek dönüşmek | degenerate into something v. |
Phrasals | bozularak/kötüleşerek dönüşmek | degenerate into v. |
Chemistry | ||
Chemistry | radyasyon nedeniyle kristal yapısı bozularak amorf hale gelmiş (mineral) | metamict adj. |
Astronomy | ||
Astronomy | ikili sistemlerde yörüngenin bozularak cisimlerin birbirine doğru yaklaşması | inspiral n. |
Linguistics | ||
Linguistics | cümlenin doğal sırasının dışına çıkılıp, doğal cümle yapısının bozularak kullanılması | hyperbaton n. |
Linguistics | sırası bozularak | hyperbatically adv. |
Archaic | ||
Archaic | asıl anlamın bozularak değişmesi | wrench n. |