| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | corrupt adj. | yozlaşmış | ||
|
My second point is that regimes are often, in fact, corrupt. İkinci husus ise rejimlerin çoğu zaman yozlaşmış olduklarıdır. More Sentences |
||||
| Common Usage | corrupt adj. | yolsuz | ||
|
We hate our wicked and corrupt leaders! Biz kötü ve yolsuz liderlerimizden nefret ediyoruz! More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | corrupt v. | yozlaştırmak | ||
|
Some languages have been corrupted by the introduction of foreign words. Bazı diller içine yabancı kelimelerin girmesiyle yozlaşmıştır. More Sentences |
||||
| General | corrupt v. | bozmak (dili) | ||
|
A virus has corrupted the system files. Bir virüs sistem dosyalarını bozmuş. More Sentences |
||||
| General | corrupt v. | kötü yola sürüklemek | ||
|
Mike was accused of corrupting the kids in his neighbourhood. Mike, mahallesindeki çocukları kötü yola sürüklemekle suçlanıyordu. More Sentences |
||||
| General | corrupt v. | rüşvet vermek | ||
|
He was also known to corrupt prison officers. Ayrıca hapishane memurlarına rüşvet verdiği de biliniyordu. More Sentences |
||||
| General | corrupt v. | bozmak | ||
|
The reason is that the internet is no stranger to corrupting simple polls. Bunun nedeni, internetin basit anketleri bozmaya yabancı olmamasıdır. More Sentences |
||||
| General | corrupt adj. | bozulmuş | ||
|
Now reboot your PC and you should see an Administrator account as well as your corrupt account. Şimdi bilgisayarınızı yeniden başlatın ve bozuk hesabınızın yanı sıra bir Yönetici hesabı görmelisiniz. More Sentences |
||||
| General | corrupt adj. | rüşvet yiyen | ||
|
Corrupt government officials will be put on trial. Rüşvet yiyen hükümet yetkilileri yargılanacaktır. More Sentences |
||||
| General | corrupt adj. | rüşvetçi | ||
|
These government officials are corrupt. Bu devlet memurları rüşvetçidir. More Sentences |
||||
| General | corrupt adj. | yozlaşmış | ||
|
They have inefficient and, in some cases, corrupt political systems. Verimsiz ve bazı durumlarda yozlaşmış siyasi sistemlere sahiptirler. More Sentences |
||||
| General | corrupt adj. | bozuk | ||
|
All the images on the drive seem to be corrupt. Sürücüdeki tüm görüntüler bozuk görünüyor. More Sentences |
||||
| General | corrupt adj. | usulsüz | ||
|
The company is under investigation for corrupt practices. Şirket, usulsüz uygulamalar nedeniyle soruşturma altındadır. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | corrupt v. | bozmak | ||
|
Loanwords don't corrupt a language; they merely change it. Alıntı sözcükler bir dili bozmaz; sadece değiştirir. More Sentences |
||||
| Computer | ||||
| Computer | corrupt adj. | bozuk | ||
|
It determines which drivers are missing, corrupt or obsolete. Hangi sürücülerin eksik, bozuk veya eski olduğunu belirler. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | corrupt v. | baştan çıkarmak | ||
| General | corrupt v. | mahvetmek | ||
| General | corrupt v. | çürütmek | ||
| General | corrupt v. | ayartmak | ||
| General | corrupt v. | bulaştırmak | ||
| General | corrupt v. | kötüleştirmek | ||
| General | corrupt v. | doğru yoldan saptırmak | ||
| General | corrupt v. | -e rüşvet yedirmek | ||
| General | corrupt v. | bozulmak | ||
| General | corrupt v. | çürümek | ||
| General | corrupt v. | kokuşmak | ||
| General | corrupt v. | ahlaken yozlaşmak | ||
| General | corrupt v. | ahlaki ilkelerden sapmak | ||
| General | corrupt v. | ahlaken güvenilmez olmak | ||
| General | corrupt adj. | yanlış dolu (metin) | ||
| General | corrupt adj. | bayağı | ||
| General | corrupt adj. | çürümüş | ||
| General | corrupt adj. | pis | ||
| General | corrupt adj. | soysuz | ||
| General | corrupt adj. | ahlaksız | ||
| General | corrupt adj. | namussuz | ||
| General | corrupt adj. | kokuşmuş | ||
| General | corrupt adj. | fesat | ||
| General | corrupt adj. | fırsatçı | ||
| General | corrupt adj. | kötü | ||
| General | corrupt adj. | çürük | ||
| General | corrupt adj. | yiyici | ||
| General | corrupt adj. | küf | ||
| General | corrupt adj. | yozlaşmış (dil) | ||
| General | corrupt adj. | ahlak kurallarına uymayan | ||
| General | corrupt adj. | kötücül | ||
| General | corrupt adj. | yolsuzluk yapan | ||
| Law | ||||
| Law | corrupt v. | (vatandaşlıktan çıkarılmış kişiyi) belirli haklardan mahrum etmek | ||
| Computer | ||||
| Computer | corrupt v. | (kod, veri) hatalı işlem sonucu yapısını bozmak | ||
| Computer | corrupt adj. | hatalı (bilgisayar kodu) | ||
| Computer | corrupt adj. | hatalı depolanmış (veri) | ||
| Linguistics | ||||
| Linguistics | corrupt v. | (sözcük) aşina olunmayanı aşina olanla değiştirmek | ||
| Linguistics | corrupt v. | (sözcük) dilin ses sistemine uyacak şekilde değiştirmek | ||
| Linguistics | corrupt adj. | dilbilimsel değişime uğrayan | ||
