davacı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

davacı



Sens de "davacı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 44 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
davacı complainant n.
davacı plaintiff n.
davacı claimant n.
General
davacı prosecutor n.
davacı demandant n.
davacı libellant n.
davacı orator n.
davacı prosecution n.
davacı the prosecution n.
davacı shadower n.
davacı sued adj.
davacı asserting adj.
Trade/Economic
davacı claimant n.
davacı litigant n.
Law
davacı accuser n.
davacı demandant n.
davacı prosecutor n.
davacı suitor n.
davacı actor n.
davacı litigator n.
davacı litigant n.
davacı pursuer n.
davacı orator n.
davacı plaintiff n.
davacı libellant n.
davacı libeller n.
davacı clamour n.
davacı petitioner n.
davacı suer n.
davacı complainant n.
davacı petitor n.
davacı pretender n.
davacı prosecuting n.
davacı clamor n.
davacı petitory n.
davacı libeler n.
davacı claimant n.
davacı libelant n.
davacı impleader n.
davacı plf (plaintiff) n.
davacı plff (plaintiff) n.
davacı plf. (plaintiff) n.
Latin
davacı actor n.
Archaic
davacı plainant n.

Sens de "davacı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 61 résultat(s)

Turc Anglais
General
davacı dilekçesi libel n.
davacı vekili plaintiff's counsel n.
davacı avukatı counsel for the prosecution n.
kadın davacı oratress n.
davacı olmak sue v.
Phrasals
birinden davacı olmak prefer something (charges) against someone v.
-den davacı olmak prefer against v.
Idioms
(birinden) davacı olmak prefer charges against (one) v.
davacı olmak press charges v.
Trade/Economic
müşterek davacı joint plaintiff n.
Law
davacı avukatı actor n.
davasını vakitlice takip edememiş olan davacı aleyhine verilen karar non prosequitur n.
birleşik davacı co-plaintiff n.
birlikte davacı co-plaintiff n.
davacı taraf prosecution n.
davacı tanığı witness for the plaintiff n.
davacı senedi plaintiff's bond n.
davada herhangi bir çıkarı olmadığı halde kanuni usullere uygunluğu sağlamak için davacı olan kimse nominal plaintiff n.
davacı avukat counsel for the prosecution n.
davacı ve karşı davalı plaintiff and counter-defendant n.
davacı gelmediğinden davayı reddetme non-pros n.
davalı ve karşı davacı defendant and counter-plaintiff n.
davacı olan suitor n.
davacı tarafından mahkemeye sunulan talimat alma dilekçesi summons for directions n.
davacı ve davalının aynı davada birleştirilmesi joinder in issue n.
davacı tarafından dava dilekçesinde dava edilen şeyin adım adım talep edilmesi petitioner's prayer for alternative relief n.
davalının verdiği cevaba cevap veren davacı repliant n.
davacı taraf party plaintiff n.
görüşmelerin ardından davacı tarafından mahkemeye sunulan talimat alma dilekçesi summons for direction n.
itibari davacı nominal plaintiff n.
kadın davacı female orator n.
kadın davacı demandress n.
karşı tarafa sırf zarar verme amacıyla hareket eden davacı vexatious litigant n.
karşılıklı talep neticesinde davacı talebinin tenzili recoupment n.
karşı davacı counter-plaintiff n.
karşı davacı counterclaimant n.
kanun gereği davacı olan kimse nominal plaintiff n.
mukabil davacı counterclaimant n.
müşterek davacı co-plaintiff n.
tasdikli dava dilekçesi ve davacı yeminli beyanı verified complaint and affidavit of plaintiff n.
iki veya daha fazla kişinin müşterek davalı/davacı olarak birleştirilmesi joinder n.
(eski ingiliz hukuku) davacı querent n.
davacı beyanı declaration n.
(davacı tarafa verilen) belge nüshası oyer n.
davacı tarafından bir davada sunulan olguların beyanı condescendence [scotland] n.
davacı olabilme ehliyeti (aktif husumet ehliyet) locus standi n.
(iskoç hukukunda) dava sırasında davacı tarafından sunulan vaka tebliği condescendence [scotland] n.
davacı lehine şahitlik yapmak testify for the prosecution v.
birinden davacı olmak press charges against someone v.
davacı olmak conduct a case v.
davacı gelmediğinden davayı reddetmek nonpros v.
davacı olmak carry on a law-suit v.
davacı olmak carry on a lawsuit v.
hem davacı ve hem de davalı sıfatıyla mahkeme önüne çıkmak enter an appearance v.
hem davacı ve hem de davalı sıfatıyla mahkeme önüne çıkmak ester in judgment v.
müdafiyi davacı konumuna geri getirmek repone [scotland] v.
davacı olan petitory adj.
Religious
(engizisyon mahkemesinde davacı haricinde bir kişiden) bilgi temini denunciation n.
Latin
davanın her iki tarafının hem davacı hem de davalı olduğu dava actiones duplices n.
davalı veya davacı causator n.
sadece bir davacı ve bir davalıdan oluşan dava actio simplice n.