go with (something) - Turc Anglais Dictionnaire

go with (something)

Sens de "go with (something)" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 9 résultat(s)

Anglais Turc
Phrasals
go with (something) v. yanında (bir şeyle) gitmek
go with (something) v. (bir şeye) göre hareket etmek
go with (something) v. (bir şey) doğrultusunda ilerlemek/hareket etmek
go with (something) v. (biriyle) aynı duruşu sergilemek
go with (something) v. (bir şeyin) yanında gelen
go with (something) v. (bir şeyle) birlikte gelen
go with (something) v. (bir şeye) uymak
go with (something) v. (bir şeyle) uyumlu olmak
go with (something) v. (bir şeyle) eşleşmek

Sens de "go with (something)" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 106 résultat(s)

Anglais Turc
General
making something go with n. yakıştırma
go over something with a fine tooth comb   v. ince eleyip sık dokumak  
go with something v. uymak
go ahead with something v. devam etmek
go ahead with something v. sürdürmek
go over something with a fine comb v. kılı kırk yarmak
make something go with v. yakıştırmak
go down with something v. tutulmak
go down with something v. yakalanmak
go over something with a fine comb v. ince eleyip sık dokumak
go forward with something v. bir şeye devam etmek
go forward with something v. ile devam etmek
Phrasals
go ahead (with something) v. bir şeyi yapmaya devam etmek
go ahead (with something) v. bir şeyi sürdürmeye devam etmek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyi gözden geçirmek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyi incelemek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyin üzerinden geçmek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyi kontrol etmek
go along with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) takip etmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go away with someone or something v. birini/bir şeyi alıp gitmek
go along with (something) v. (bir şeyle) uyumlu olmak
go away with someone or something v. biriyle/bir şeyle gitmek
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak
go out with something v. bir şeyle birlikte modası geçmek
go along with (something) v. (bir şeye) uymak
go out with something v. bir şeyle birlikte tarihe karışmak
go around with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go along with (someone or something) v. (birine/bir şeye) eşlik etmek
go around with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go away with someone or something v. biriyle/bir şeyle çıkıp gitmek
go along with (someone or something) v. (birine/bir şeye) katılmak
go around with someone or something v. biriyle/bir şeyle dolaşmak
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu hareket etmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) gitmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle dolaşmak
go out with something v. bir şeyle birlikte eskide kalmak
go on with (something) v. (bir şeye) devam etmek
go on with (something) v. (bir şeyi) sürdürmek
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeyde) ortak olmak
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeye) ortaklaşa girişmek/girmek
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak
go with something v. bir şeyin yanına gitmek/uymak
go with something v. bir şeyi tercih etmek
go with (someone or something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
go through with (something) v. (bir şeyi) tamamlamak
go through with (something) v. planlanmış (bir şeyi) gerçekten yapmak
go with something v. bir şeyle uyuşmak
go through with (something) v. (bir şeyi) gerçekleştirmek
go with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bozuntuya vermemek
go with (someone or something) v. tercihini (birinden/bir şeyden) yana kullanmak
go through with (something) v. (bir şeyi) her şeye rağmen sürdürmek/tamamlamak/yürütmek
go with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) seçmek
go with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tercih etmek
go with something v. bir şeyi seçmek
Colloquial
go well with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) işler yolunda olmak/gitmek
go well with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) işler güzel gitmek
go well with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) işler olumlu/düzgün ilerlemek
Idioms
all dressed up with nowhere to go completely ready for something v. hazır şekilde ortada kalmak
go through something with a fine-tooth comb v. altını üstüne getirmek
go over something with a fine-tooth comb v. altını üstüne getirmek
go over something with a fine-tooth comb v. didik didik etmek
go over something with a fine-tooth comb v. ıncığını cıncığını çıkarmak
go over something with a fine-tooth comb v. didik didik aramak
go through something with a fine-tooth comb v. didik didik etmek
go through something with a fine-tooth comb v. ıcığını cıcığını çıkarmak
go through something with a fine-tooth comb v. didik didik aramak
go to press with something v. bir şeyi baskıya/basına vermek
let go with something (a loud scream) v. çığlık atmak
let go with something (a loud scream) v. bağırmak
go through something with a fine-tooth comb v. ince eleyip sık dokumak
go badly with someone or something v. işler biri/bir şey açısından ters gitmek
go badly with someone or something v. biri/bir şey için işler ters gitmek
go badly with someone or something v. işler biri/bir şey açısından kötü/fena gitmek
go badly with someone or something v. biri/bir şey için işler fena/kötü gitmek
go public with (something) v. (bir şeyi) açıklamak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyi ince eleyip sık dokumak
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyin ıncığını cıncığını çıkarmak
go out of (one's) mind with (something) v. (bir şeyden) delirmek
go out of (one's) mind with (something) v. (bir şeyden) kafayı yemek
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik aramak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) yakından bağlantılı ilerlemek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) el ele gitmek
go public with (something) v. (bir şeyi) ifşa etmek
go public with (something) v. (bir şeyi) meydana dökmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) birlikte/yakın ilişki içinde ilerlemek
go public with (something) v. (bir konudaki) sırrı açıklamak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyin ıncığını cıncığını çıkarmak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik etmek
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyin altını üstüne getirmek
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik etmek
go public with (something) v. (bir şeyi) basınla/halkla paylaşmak
go out of (one's) mind with (something) v. (bir şeyden) aklını oynatmak/yitirmek
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyi ince eleyip sık dokumak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik aramak
go public with (something) v. (bir şeyi) açığa vurmak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) paralel gitmek
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyin altını üstüne getirmek
go public with (something) v. (bir şeyi) halka açmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) arka çıkmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) destek olmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) tam destek vermek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birini/bir şeyi) desteklemek