have something on - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

have something on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "have something on" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 3 résultat(s)

Anglais Turc
General
have something on v. üzerinde olmak
have something on v. giymek
have something on v. yapacak işleri olmak

Sens de "have something on" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 361 résultat(s)

Anglais Turc
General
have something on hand v. el altında bulundurmak
have something on someone v. elinde suçlayıcı delil bulunmak
have a discussion on/about something with someone a lot v. çok tartışmak
have the right to comment on something v. söz sahibi olmak
have (got) something on v. giyinmek
have (got) something on someone v. elinde suclayıcı delil bulunmak
have (got) something on v. bir işi olmak
have an effect on something v. etki etmek
Colloquial
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
have one up on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
have something on v. planlı bir şeyi olmak
have something on v. planlanmış bir şeyi olmak
have something on v. zamanı belirlenmiş bir şeyi olmak
have something on v. belli bir zaman için planları olmak
have something on v. belli bir zamana planlanmış/ayarlanmış işleri olmak
not have anything on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha iyi olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) fark edilebilir bir üstünlüğü olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı kesin kanıtı olmamak
not have anything on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak
not have anything on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi olmamak
not have anything on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi içermemek
have (something) on (one) v. (birinin) aleyhinde kanıt olmak
have (something) on (one) v. (biri) hakkında suçlayıcı kanıt olmak
have (something) on (one) v. (biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak
have (something) on (one) v. (birinin) uygunsuz bir davranışta bulunduğuna dair kanıt olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı avantaj sahibi olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak
have (something) on (one) v. üzerinde (bir şey) olmak
have (something) on (one) v. yanında (bir şey) olmak
have something on (one's person) v. beraberinde (bir şey) taşımak
have something on (one's person) v. yanında (bir şey) taşımak/olmak
have something on (one's person) v. üzerinde (bir şey) taşımak/olmak
have something on v. belli bir zaman diliminde planları olmak
have something on v. belli bir zaman diliminde meşgul olmak
have something on v. önceden ayarlanmış planları/işleri olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak
have (something) on (one) v. birinin bir suç işlediğine, yanlış yaptığına, uygunsuz davrandığına dair kanıtı olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı kanıtı/delili olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı bir avantaj sahibi olmak
have (something) on (one) v. (birine) karşı bir üstünlüğü olmak
have (something) on (one) v. (birinin) üzerinde bir şey olmak
have (something) on (one) v. (birinin) yanında bir şey olmak
have something on somebody v. biri hakkında bir şey bilmek
have something on somebody v. birinin aleyhinde bir bilgi sahibi olmak
have something on somebody v. birine karşı bir delili olmak
have something on somebody v. birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak
Idioms
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. iyice kavramak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. tam olarak kapmak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. tam olarak idrak etmek
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v. iyice anlamak
have something on the stock v. iş üstünde olmak
have nothing on someone or something v. bir şey ya da biri kadar iyi olmamak
have the bulge on (someone or something) v. avantajlı/üstün olmak
have first dibs on something v. açılışı/siftahı yapan olmak
have something on the brain v. aklında bir şey olmak
have something on one's mind v. aklında bir şey olmak
have something on the brain v. aklını bir şeyle bozmak
have one's sights trained on something v. amacı olmak
have one's sights trained on something v. amaç edinmek
have something on the brain v. bir şeye aklını takmak
have a handle on something v. bir şeye hakim olmak
have a good perspective on something v. bir şeyle ilgili iyi bir bakış açısına/görüşe/anlayışa sahip olmak
have a grip on something v. bir şeyi kontrolü altında tutmak
have half an ear on something v. bir kulağı başka yerde olmak
have significant influence on something v. birşey üzerinde önemli bir etkisi olmak
not have a monopoly on something v. bir alanda/durumda tek olmamak
have a head start on something v. bir şeye avantajlı başlamak
have significant influence on something v. birşey üzerinde önemli etkiye sahip olmak
have a head start on something v. bir şeye önde başlamak
have one eye on something v. bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
have dibs on something v. bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek
have a lock on something v. bir şeyi tamamen kontrol altına almak
have a lock on something v. bir şeyi tamamen anlamak
have dibs on something v. bir şeyin üzerinde hak iddia etmek
have snagged on something v. bir şeye takılmış olmak
have a grip on something v. bir şeye hakim olmak
not have a monopoly on something v. bir şeyi tekelinde tutmamak
not have a monopoly on something v. bir şey konusunda tekel olmamak
have half an ear on something v. dikkati başka yerde olmak
have something on the ball v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
have something on file v. dosyaya koymak
have something on file v. dosyalamak
have one's sights trained on something v. gözüne kestirmek
have one's sights set (on doing something) v. hedeflemek
have something on one's hands v. eline yapışmak
have one's sights set (on doing something) v. gözünü dikmek
have first dibs on something v. ilk hak sahibi olmak
have first call on something v. ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak
have first dibs on something v. ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak
have something on file v. kayıtlı olarak tutmak
have something on one's mind v. kafasına bir şey takmak
have something on one's mind v. kafasına bir şey koymak
have something on the brain v. kafasına bir şey takmak
have something on the brain v. kafasına bir şey koymak
have something on the ball v. kafası basar/çalışır olmak
have something on one's mind v. kafasını kurcalamak
have something on someone's shoulders v. sorumluluğu/suçu başkasının omzuna yüklemek
have something on someone's shoulders v. sorumluluğu/suçu başkasına yüklemek
have something back on track v. rayına oturtmak
have something on the ball v. yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
have nothing on someone or something v. (özellikle bir kitabın) (içinde) ile ilgili herhangi bir şey (bilgi) olmamak
have something on file v. (ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak
not have a monopoly on something v. (birisinin) tekelinde olmamak
have the drop on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
have the drop on (someone or something) v. (birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek
have the drop on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak/öne geçmek
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ensesine yapışmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ensesinden sıkıca tutmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne sıkıca abanmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünde tam kontrol sağlamak
have a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
have something on the go [uk/australia] v. yapım aşamasında olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. yapımı devam eden bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. devam etmekte olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. sürmekte olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. üzerinde çalışılmaya devam edilen bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. üzerinde uğraşmaya devam edilen bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] v. halen/şu an devam etmekte olan bir şeyi olmak
have got nothing on (someone or something) v. (bir şey/biri) kadar iyi olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha iyi bir yanı olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha üstün olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne çıkan bir özelliği olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı kesin bir suçlayıcı kanıtı olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birinin) suç işlediğine dair kanıtı olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkında bilgiye sahip olmamak
have got nothing on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dair bilgi içermemek
have something on the ball v. bir işi iyi yapabilmek
have something on the ball v. zeki/akıllı olmak
have something on the ball v. boş birisi olmamak
have a tight rein on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) dizginlemek
have a tight rein on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kontrol altında tutmak
have a tight rein on (someone or something) v. (birine/bir şeye) kendi başına hareket etmesi için özgürlük tanımamak
have a tight rein on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak
have a tight rein on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) iplerini eline almak
have a tight rein on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
have (one's) hands on (something) v. eliyle (bir şeye) dokunuyor olmak
have (one's) hands on (something) v. eli (bir şeyin) üzerinde olmak
have (one's) hands on (something) v. eliyle (bir şeyi) tutuyor olmak
have (one's) hands on (something) v. (bir şeyi) elde etmek
have (one's) hands on (something) v. (bir şeye) sahip olmak
have (someone or something) on (one's) side v. yanında yardımı dokunacak (biri/bir şey) olmak
have (someone or something) on (one's) side v. yanında destekleyecek (biri/bir şey) olmak
have (someone or something) on (one's) side v. yanında destek olacak (biri/bir şey) olmak
have (someone or something) on (one's) side v. (biri/bir şey kişinin) yanında olmak
have (someone or something) on (one's) side v. (birinin/bir şeyin) desteği biriyle olmak
have something on your side v. avantaj sağlayacak bir şeyi olmak
have something on your side v. avantajına olan bir şeyi olmak
have something on your side v. lehine bir şeyi olmak
have something on your side v. bir şey avantajına sahip olmak
have something on your side v. bir şeye ulaşmasına yardım edecek bir avantajı olmak
have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] v. (birinden/bir şeyden) avantajlı durumda olmak
have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] v. (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
have a tight grip on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde sıkı hakimiyet kurmak
have a tight grip on (someone or something) v. (biri/bir şey) sıkı kontrolü altında olmak
have a tight grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
have a tight grip on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde tam kontrol sağlamak
have (any/some) bearing on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak/bir etkisi olmak
have (any/some) bearing on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hiç etkilememek/biraz etkilemek
have (any/some) bearing on (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) hiç ilgisi olmamak/bir ilgisi olmak
have (any/some) bearing on (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) hiç alakası olmamak/bir alakası olmak
have about-face (on someone or something) v. (birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirmek
have about-face (on someone or something) v. (birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tamamen değiştirmek
have about-face (on someone or something) v. (birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tam tersine çevirmek
have your beady eye on somebody/something v. gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
have your beady eye on somebody/something v. birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek
have your beady eye on somebody/something v. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
have about-face on (something) v. (bir şeye) olan tutumunu tam tersine çevirmek
have about-face on (something) v. (bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tamamen değiştirmek
have about-face on (something) v. (bir şeye) karşı olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirmek
get/have a handle on somebody/something v. birine/bir şeye hakim olmak
get/have a handle on somebody/something v. birini/bir şeyi anlamak
get/have a handle on somebody/something v. birine/bir şeye aşina olmak
have (got) an eye on (someone or something) v. gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
have (got) an eye on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
have (got) an eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dikkat etmek
have (got) an eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) göz koymak
have (got) an eye on (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) gözü olmak/kalmak
have (got) (one's) eye on (someone or something) v. gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
have (got) (one's) eye on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
have (got) (one's) eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dikkat etmek
have (got) (one's) eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) göz koymak
have (got) (one's) eye on (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) gözü olmak/kalmak
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dikkatle bakmak
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) dikkatle izlemek
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dik dik bakmak
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözünü dikmek
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözlerini dikmek
have (one's) beady eye on (someone or something) v. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) dikkatlice gözlemlemek
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
have one's heart set on something v. bir şeye baş koymak
have one's heart set on something v. aklı/kalbi/gönlü bir şeyde olmak
have one's heart set on something v. bir şeye istekli olmak
have one's heart set on something v. bir şeyi ummak
have (one's) mind on (something) v. aklı (bir şeyde) olmak
have (one's) mind on (something) v. kafasına (bir şey) koymak
have (one's) mind on (something) v. kafasına (bir şey) takmak
have (one's) sights trained on (someone or something) v. amacı (biri/bir şey) olmak
have (one's) sights trained on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) amaç edinmek
have (one's) sights trained on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözüne kestirmek
have (one's) sights trained on (someone or something) v. bir amaç doğrultusunda ilerlemek
have (one's) sights trained on (someone or something) v. bir amaca odaklanmak/yoğunlaşmak/yönelmek
have (one's) beady eye on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek
have a beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dikkatle bakmak
have a beady eye on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek
have a beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dik dik bakmak
have a beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözünü dikmek
have a beady eye on (someone or something) v. (birine/bir şeye) gözlerini dikmek
have someone or something on one's hands v. biri/bir şey elinde kalmak
have someone or something on one's hands v. biri/bir şey üstüne kalmak
have (someone or something) on one's mind v. aklında (biri/bir şey) olmak
have (someone or something) on one's mind v. aklını (birine/bir şeye) takmak
have (someone or something) on one's mind v. aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak
have (someone or something) on one's mind v. (biriyle/bir şeyle) kafayı bozmak
have (someone or something) on one's mind v. (birine/bir şeye) kafayı takmak
have (someone or something) on the brain v. aklında (biri/bir şey) olmak
have (someone or something) on the brain v. aklını (birine/bir şeye) takmak
have (someone or something) on the brain v. aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak
have (someone or something) on the brain v. (biriyle/bir şeyle) kafayı bozmak
have (someone or something) on the brain v. (birine/bir şeye) kafayı takmak
have (someone or something) on the brain v. aklında (biri/bir şey) olmak
have (someone or something) on the brain v. aklını (birine/bir şeye) takmak
have (someone or something) on the brain v. aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak
have (someone or something) on the brain v. aklını (biriyle/bir şeyle) bozmak
have (someone or something) on the brain v. (birine/bir şeye) kafayı takmak
have (something) on (one's) conscience v. kendini suçlu hissetmek
have (something) on (one's) conscience v. vicdanı sızlamak
have (something) on (one's) conscience v. vicdanı rahatsız olmak
have a bad effect (on someone or something) v. (birine/bir şeye) kötü gelmek
have a bad effect (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) kötü etkilemek
have a down on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) onaylamamak
have a down on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı olmak
have a down on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı çekimser olmak
have a down on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) hoşlanmamak
have a down on someone/something v. birini/bir şeyi onaylamamak
have a down on someone/something v. birine/bir şeye karşı olmak
have a down on someone/something v. birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a down on someone/something v. birinden/bir şeyden hoşlanmamak
have a downer on someone/something [uk] v. birini/bir şeyi onaylamamak
have a downer on someone/something [uk] v. birine/bir şeye karşı olmak
have a downer on someone/something [uk] v. birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a downer on someone/something [uk] v. birinden/bir şeyden hoşlanmamak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) çözmek
have a fix on (something) v. (bir şeyi) anlamak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) belirlemek
have a fix on (something) v. (bir şeyi) çözüme kavuşturmak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) açık bir şekilde anlamak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) saptamak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) tespit etmek
have a fix on (something) v. (bir şeye) nişan almak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) hedef almak
have a fix on (something) v. (bir şeyi) hedefine almak
have a fix on (something) v. hedefini tam görüş açısına almak
have a hard-on for (someone or something) v. (birine/bir şeye) kafayı takmak ve onunla uğraşmak
have a hard-on for (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) intikam almak istemek
have a hard-on for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) canına okumak istemek
have a hard-on for (someone or something) v. (birine/bir şeye) fiziksel zarar vermek istemek
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında bilgi edinmek
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında bilgi almak
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
have a lock on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tamamen kontrol altına almak
have a lock on (someone or something) v. (birine/bir şeye) hakim olmak
have a lock on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tamamen anlamak
have a monopoly on (something) v. (bir şey) konusunda tekel olmak
have a monopoly on (something) v. (bir şeyi) tekelinde tutmak
have a monopoly on (something) v. (bir şey) tekelinde olmamak
have an edge on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir gömlek üstün olmak
have an impact on someone or something v. birini/bir şeyi etkilemek
have an impact on someone or something v. birine/bir şeye etki etmek
have an impact on someone or something v. biri/bir şey üzerinde etkisi olmak
have an impact on someone or something v. birine/bir şeye etkisi olmak
have an impact on someone or something v. biri/bir şey üzerinde etkili olmak
have an open mind (on/about something) v. (bir şey konusunda) açık görüşlü olmak
have an open mind (on/about something) v. (bir şey konusunda) ön yargılı olmamak
have an effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde etkisi olmak
have an effect on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) etkilemek
have an effect on (someone or something) v. (birine/bir şeye) etki etmek
have an effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde etkili olmak
have no effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak
have no effect on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hiç etkilememek
have no effect on (someone or something) v. (birine/bir şeye) hiç etki etmemek
have no effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) hiç etkili olmamak
have designs on someone or something v. birinde/bir şeyde gözü olmak
have designs on someone or something v. birine/bir şeye göz dikmek
have designs on someone or something v. biriyle/bir şeyle ilgili planları olmak
have designs on something v. bir şeyde gözü olmak
have designs on something v. bir şeye göz dikmek
have designs on something v. bir şeyle ilgili planları olmak
have designs on something v. bir şeyi gözüne kestirmek
have designs on something v. bir şeye göz koymak
have first call (on somebody/something) v. (biri/bir şey hakkında/üzerine) ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak
have first call (on somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) önceliği olmak
have first call (on somebody/something) v. (biri/bir şey için) ilk sırada gelmek
have half an ear on (someone or something) v. bir kulağı (başka birinde/bir şeyde) olmak
have half an ear on (someone or something) v. dikkati (başka birinde/bir şeyde) olmak
have half an eye on (someone or something) v. bir gözü (başka birinde/bir şeyde) olmak
have half an eye on (someone or something) v. tam dikkatini vermemek
have half an eye on (someone or something) v. dikkati (başka birinde/bir şeyde) olmak
have someone or something on one's mind v. aklında biri/bir şey olmak
have someone or something on one's mind v. kafasında biri/bir şey olmak
have someone or something on one's mind v. biri/bir şey kafasını kurcalamak
have someone or something on one's mind v. sürekli birini/bir şeyi düşünmek
have someone or something on one's mind v. birine/bir şeye kafayı takmak
have someone or something on the brain v. aklında biri/bir şey olmak
have someone or something on the brain v. kafasında biri/bir şey olmak
have someone or something on the brain v. biri/bir şey kafasını kurcalamak
have someone or something on the brain v. sürekli birini/bir şeyi düşünmek
have someone or something on the brain v. birine/bir şeye kafayı takmak
have one eye on (someone or something) v. bir gözü/dikkati başka (birinde/bir şeyde) olmak
have one eye on something v. bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
have half an eye on something v. bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
have somebody/something on the brain v. aklında biri/bir şey olmak
have somebody/something on the brain v. aklını biriyle/bir şeyle bozmak
have somebody/something on the brain v. birine/bir şeye aklını takmak
have somebody/something on the brain v. kafasına birini/bir şey takmak
have something on good authority v. bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak
have something on good authority v. sağlam kaynaktan bilgi almak
have something on good authority v. bir şeyi güvenilir bir kaynaktan öğrenmek
have something on your mind v. aklında bir şey olmak
have something on your mind v. bir şey kafasını kurcalamak
have something on your mind v. kafasına bir şey takmak
have something on your mind v. bir şey aklına takılmak
have something/a lot on the ball [us] v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
have something/a lot on the ball [us] v. kafası basar/çalışır olmak
have something/a lot on the ball [us] v. yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
have something/a lot on the ball [us] v. bir işi iyi yapabilmek
have something/a lot on the ball [us] v. zeki/akıllı olmak
have the edge on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) avantajlı olmak
have the edge on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
have the edge on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) üstün olmak
have your eye on somebody/something v. gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
have your eye on somebody/something v. birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek
have your eye on somebody/something v. birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
have an edge on/over somebody/something v. birinden/bir şeyden üstün olmak
have an edge on/over somebody/something v. birine/bir şeye karşı avantaj sağlamak
have an edge on/over somebody/something v. birinden/bir şeyden önde olmak
have the edge on/over somebody/something v. birinden/bir şeyden üstün olmak
have the edge on/over somebody/something v. birine/bir şeye karşı avantaj sağlamak
have the edge on/over somebody/something v. birinden/bir şeyden önde olmak
have/keep an open mind (on/about something) v. (bir konuda) açık görüşlü/fikirli olmak
have/keep an open mind (on/about something) v. (bir konuda) ön yargılı olmamak
have/keep an open mind (on/about something) v. (bir konuda) görüş değiştirmeye açık olmak
have/keep an open mind (on/about something) v. (bir konuda) esnek görüşlü olmak
have your heart set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şeyi yapmayı kafasına koymak
have your heart set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şeyi yapmayı çok istemek
have your heart set on something/on doing something v. bir şeye/bir şeyi yapmaya baş koymak
have your mind set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şeyi yapmayı kafasına koymak
have your mind set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şeyi yapmayı çok istemek
have your mind set on something/on doing something v. bir şeye/bir şeyi yapmaya baş koymak
have your sights set on something/on doing something v. bir şeye/bir şey yapmaya odaklanmak
have your sights set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı amaçlamak
have your sights set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı kafasına koymak
have your sights set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı hedeflemek
have your sights set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı çok istemek
have your sights set on something/on doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı kafasına koymak
Politics
have reservations on something v. bir konuda çekinceleri olmak