inseparable - Turc Anglais Dictionnaire

inseparable

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "inseparable" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 16 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
inseparable adj. ayrılmaz
The twins have an inseparable bond of united purpose.
İkizlerin ayrılmaz bir ortak amaçları var.

More Sentences
inseparable adj. ayrılamaz
General
inseparable n. ayrılmaz ikili
Tom and Mary became inseparable.
Tom ve Mary ayrılmaz ikili oldular.

More Sentences
inseparable adj. yakın
Tom and Mary were inseparable when they were children.
Tom ve Mary, çocukken çok yakınlardı.

More Sentences
inseparable adj. et ile tırnak
Emma is inseparable from her barbies.
Barbie bebekleri ile Emma et ile tırnak gibi.

More Sentences
inseparable n. ayrılmaz parça
inseparable n. bir diğerinden ayrılamayan şey
inseparable n. ayrılmaz bütün
inseparable n. ayrılmaz arkadaşlar
inseparable n. kankalar
inseparable n. ahretlikler
inseparable n. ayrılmaz yoldaşlar
inseparable n. ayrılmaz yol arkadaşları
inseparable adj. çok samimi
inseparable adj. etle tırnak
inseparable adj. bağlı

Sens de "inseparable" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 13 résultat(s)

Anglais Turc
General
an inseparable part n. ayrılmaz bir parça
This brand has become an inseparable part of our lives.
Bu marka hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.

More Sentences
two inseparable chums n. çifte kumrular
inseparable part n. ayrılmaz parça
inseparable part n. mütemmim cüz
an inseparable whole n. ayrılmaz bir bütün
an inseparable part of the education n. eğitimin ayrılmaz bir parçası
be an inseparable part of v. ayrılmaz parçası olmak
inseparable (friends) adj. göbeği beraber kesilmiş (arkadaşlar)
Colloquial
inseparable friends n. iki ahbap çavuşlar
Politics
inseparable part n. ayrılmaz cüz
inseparable integrity n. bölünmez bütünlük
inseparable integrity n. ayrılmaz bütünlük
Technical
inseparable part n. ayrılamaz parça