ivory - Turc Anglais Dictionnaire

ivory

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "ivory" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 21 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
ivory n. fildişi
These ivory earrings are pretty old.
Bu fildişi küpeler çok eski.

More Sentences
General
ivory n. fildişi rengi
With her ivory white evening dress, she looked amazing.
Fildişi rengi beyaz elbisesiyle muhteşem görünüyordu.

More Sentences
ivory n. fil dişi
ivory n. fil dişi eşya
ivory adj. fildişinden yapılmış
ivory adj. fildişinden oluşan
ivory adj. fildişine benzeyen
ivory adj. fildişi renkte
ivory adj. açık buğday renkli ve pürüzsüz (ten)
ivory adj. gerçeklikten uzak ve korunaklı
ivory adj. fildişi kule gibi olan
Industry
ivory n. narçıl
ivory n. bitkisel fildişi
ivory n. perdahlama öncesi balmumu kaplanarak üretilen pürüzsüz kağıt yüzeyi
Dentistry
ivory n. diş minesi
Slang
ivory n. diş
ivory n. tavla zarı
ivory n. fildişi oyma
ivory n. piyano tuşu
ivory n. akordeon tuşu
ivory n. beyaz ırktan insan

Sens de "ivory" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 127 résultat(s)

Anglais Turc
General
ivory coast n. fildişi sahili
Yaya Toure was born in Ivory Coast on 13th May 1983.
Yaya Toure, 13 Mayıs 1983'te Fildişi Sahili'nde doğdu.

More Sentences
ivory tower n. fildişi kule
We can try and prescribe laws for others from our ivory towers here in Strasbourg.
Strazburg'daki fildişi kulelerimizden başkaları için yasalar çıkarmaya çalışabiliriz.

More Sentences
the ivory coast n. fildişi sahili
You remember when the Ivory Coast was playing around with money and the hammer fell.
Fildişi Sahili'nin parayla oynadığı ve çekicin düştüğü zamanı hatırlıyorsunuz.

More Sentences
Trade/Economic
ivory trade n. fildişi ticareti
I believe that there are good reasons for not imposing a total ban on the ivory trade.
Fildişi ticaretinin tamamen yasaklanmaması için iyi nedenler olduğuna inanıyorum.

More Sentences
General
ivory coast n. fildişi kıyısı
the ivory coast n. fildişi kıyısı
ivory coast n. afrika'nın atlantik kıyısındaki ülke
ivory coast n. fil dişi sahilleri
ivory-black n. kara
ivory-black n. siyah
ivory black n. fildişi siyahı
ivory coasts n. fildişi sahilleri
tower of ivory n. fildişi kule
ivory tower n. gerçeklerden kopuk ve korunaklı durum
ivory tower n. hayal alemi
ivory tower n. içe dönüp yalnız kalınabilen yer
ivory tower n. cam fanus gibi yer
ivory-tower adj. hayal aleminde gezen
ivory-tower adj. hayatın gerçeklerinden kopuk ve korunaklı
ivory-tower adj. gerçeklerden bihaber
ivory-tower adj. dünyadan haberi olmayan
Colloquial
ivory dome n. mankafa
ivory dome n. aptal
ivory dome n. geri zekalı
ivory dome n. akılsız
ivory dome n. şapşal
ivory dome n. beyinsiz
ivory dome n. enayi
Idioms
an ivory tower n. hayal alemi
an ivory tower n. hayaller alemi
an ivory tower n. gerçekten uzak (konum/düşünce yapısı)
an ivory tower n. fil dişi kule
an ivory tower n. fil dişi kule
an ivory tower n. hayaller alemi
an ivory tower n. gerçekten uzak (konum/düşünce yapısı)
an ivory tower n. hayal alemi
an ivory tower n. fil dişi kule
an ivory tower n. hayal alemi
live in an ivory tower v. hayaller aleminde yaşamak
live in an ivory tower v. hayal aleminde yaşamak
work in one's ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
work in an ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
work in one's ivory tower v. hayal aleminde olmak/yaşamak
work in one's ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
work in one's ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
work in an ivory tower v. hayal aleminde olmak/yaşamak
work in an ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
work in an ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
live in an ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
live in one's ivory tower v. hayal aleminde olmak/yaşamak
live in one's ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
live in an ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
live in one's ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
live in one's ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
live in an ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
live in an ivory tower v. hayal aleminde olmak/yaşamak
dwell in one's ivory tower v. hayaller aleminde yaşamak
dwell in an ivory tower v. hayaller aleminde yaşamak
dwell in one's ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
dwell in one's ivory tower v. hayal aleminde yaşamak
dwell in an ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
dwell in one's ivory tower v. hayal aleminde olmak
dwell in one's ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
dwell in one's ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
dwell in an ivory tower v. hayal aleminde yaşamak
dwell in an ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
dwell in an ivory tower v. hayal aleminde olmak
dwell in an ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
be in one's ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
be in one's ivory tower v. hayaller aleminde olmak
be in one's ivory tower v. hayal aleminde olmak
be in one's ivory tower v. fil dişi kuleden bakmak
be in one's ivory tower v. gerçeklerden uzak olmak
be in one's ivory tower v. fil dişi kulede/kulesinde olmak
dwell in one's ivory tower v. hayaller aleminde yaşamak
dwell in one's ivory tower v. hayal aleminde yaşamak
dwell in an ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
dwell in one's ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
dwell in an ivory tower v. fil dişi kuleden/kulesinden bakmak
dwell in one's ivory tower v. gerçeklerden bihaber olmak
dwell in an ivory tower v. hayal aleminde yaşamak
dwell in an ivory tower v. hayaller aleminde yaşamak
dwell in one's ivory tower v. fil dişi kuleden/kulesinden bakmak
dwell in an ivory tower v. gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak
tickle the ivory/ivories v. tuşları tıngırdatmak
tickle the ivory/ivories v. piyano çalmak
tickle the ivory/ivories v. piyano tıngırdatmak
in one's ivory tower expr. gerçeklerden uzak/uzakta
in an ivory tower expr. hayal aleminde
in one's ivory tower expr. fil dişi kulede
in one's ivory tower expr. gerçeklerden bihaber
in an ivory tower expr. gerçeklerden uzak/uzakta
in one's ivory tower expr. hayal aleminde
in an ivory tower expr. gerçeklerden bihaber
in an ivory tower expr. fil dişi kulede
Trade/Economic
ivory coast franc n. fildişi sahili'nin resmi para birimi
ivory coast franc n. fildişi sahili'nin temel para birimi
Industry
ivory porcelain n. fildişi benzeri yüzeyi olan cilalı porselen
Technical
ivory black n. fildişi siyahı
ivory black n. fildişi karası
Dyeing
ivory white n. krem renginin sarımsı bir tonu
ivory yellow n. fildişi rengi
ivory black n. yüksek kalitede kemik siyahı
ivory white n. fildişi rengi
ivory yellow n. krem renginin sarımsı bir tonu
Marine Biology
ivory shell n. eburna cinsi deniz karındanbacaklısı
Zoology
ivory-billed woodpecker n. fildişi-gagalı-ağaçkakan
ivory-billed adj. fildişi-gagalı
Botanic
ivory nut n. fildişi kozalağı
vegetable ivory n. güney amerika palmiyesinin fındık benzeri tohumları
ivory nut n. güney amerika palmiyesinin fındık benzeri tohumları
ivory tree n. eskiden dizanteri ve ishalin tedavisinde kullanılan, beyaz sert bir kereste ve kabuğa sahip asya'ya özgü tropik ağaç
vegetable ivory n. bitkisel fildişi
vegetable ivory n. brezilya palmiyesinin meyve kabuğu
ivory palm n. brezilya ve peru'da yetişen fildişi kozalaklı bir palmiye ağacı
ivory plant n. brezilya ve peru'da yetişen fildişi kozalaklı bir palmiye ağacı
ivory-nut palm n. brezilya ve peru'da yetişen fildişi kozalaklı bir palmiye ağacı
ivory-nut palm n. brezilya ve peru'da yetişen sapsız bir palmiye ağacı
ivory palm n. brezilya ve peru'da yetişen sapsız bir palmiye ağacı
ivory plant n. brezilya ve peru'da yetişen sapsız bir palmiye ağacı
Forestry
ivory nut n. fildişi ağacı kozalağı
History
black ivory [obsolete] n. siyahi köleler
Geography
ivory coast n. fildişi sahilleri
Painting
ivory-white n. fildişi rengi
Ornithology
ivory gull (pagophila eburnea) n. arktik bölgesinde görülen ufak bir martı türü
ivory-bill n. fildişi gagalı ağaçkakan
ivory gull (pagophila eburnea) n. kuzey kutbu'na özgü beyaz bir martı