iyi durumda

Sens de "iyi durumda" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 45 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	iyi durumda	in good condition adj.
Guava juice is excellent for keeping your blood sugar levels in good condition. Guava suyu kan şekeri seviyenizi iyi durumda tutmak için mükemmeldir. More Sentences
2	General	iyi durumda	good adj.
These tires are quite good. Bu lastikler epey iyi durumda. More Sentences
3	General	iyi durumda	alive and well adv.
Despite the tragic events of 11 September, the tourism industry is alive and well. Nepal'de 11 Eylül'de yaşanan trajik olaylara rağmen turizm sektörü canlı ve iyi durumdadır. More Sentences
Colloquial
4	Colloquial	iyi durumda	in shape expr.
I'm still in shape. Ben hâlâ iyi durumdayım. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	iyi durumda	in good condition expr.
It is therefore important that the oven is maintained in good condition. Bu nedenle fırının iyi durumda tutulması önemlidir. More Sentences
Technical
6	Technical	iyi durumda	in good condition expr.
Most of the main roads are in good condition. Ana yolların çoğu iyi durumdadır. More Sentences
General
7	General	iyi durumda	well off adj.
8	General	iyi durumda	well adj.
9	General	iyi durumda	well conditioned adj.
10	General	iyi durumda	in-good state adj.
11	General	iyi durumda	in good state adj.
12	General	iyi durumda	performant adj.
13	General	iyi durumda	trim [obsolete] adj.
14	General	iyi durumda	oke adj.
15	General	iyi durumda	okey-doke adj.
16	General	iyi durumda	on one's pin adv.
17	General	iyi durumda	in good repair adv.
18	General	iyi durumda	in trim adv.
19	General	iyi durumda	right adv.
20	General	iyi durumda	in good case expr.
Phrases
21	Phrases	iyi durumda	in pristine condition expr.
22	Phrases	iyi durumda	in good nick expr.
Colloquial
23	Colloquial	iyi durumda	well off expr.
24	Colloquial	iyi durumda	into shape expr.
Idioms
25	Idioms	iyi durumda	(as) sound as a pound [uk] adj.
26	Idioms	iyi durumda	well fixed adj.
27	Idioms	iyi durumda	in good hands expr.
28	Idioms	iyi durumda	hale and hearty expr.
29	Idioms	iyi durumda	in fine fettle expr.
30	Idioms	iyi durumda	up to scratch expr.
31	Idioms	iyi durumda	in good nick [uk] expr.
32	Idioms	iyi durumda	in good repair [uk] expr.
33	Idioms	iyi durumda	in good feather expr.
34	Idioms	iyi durumda	on the pig's back expr.
35	Idioms	iyi durumda	in fine/good fettle expr.
36	Idioms	iyi durumda	up to the knocker expr.
37	Idioms	iyi durumda	in good shape expr.
38	Idioms	iyi durumda	in good nick expr.
39	Idioms	iyi durumda	in good repair expr.
40	Idioms	iyi durumda	in good state of repair expr.
Speaking
41	Speaking	iyi durumda	all right expr.
Trade/Economic
42	Trade/Economic	iyi durumda	sound adj.
43	Trade/Economic	iyi durumda	conditioned adj.
Slang
44	Slang	iyi durumda	aight exclam.
45	Slang	iyi durumda	aight exclam.

Sens de "iyi durumda" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 99 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	yeni ve iyi durumda	pristine adj.
General
2	General	daha iyi durumda	better off adj.
This leads me to say that we were better off with President Santer. Bu da beni Başkan Santer ile daha iyi durumda olduğumuzu söylemeye itiyor. More Sentences
3	General	iyi durumda olma	soundness n.
4	General	çok iyi durumda olan sikke	mint n.
5	General	çok iyi durumda olan damga	mint n.
6	General	iyi durumda kalamama	reverting n.
7	General	iyi durumda olma	proof [dialect] n.
8	General	en iyi durumda olmak	be at one's best v.
9	General	iyi işler durumda olmak	be in good working order v.
10	General	daha iyi durumda olmak	be better off v.
11	General	iyi durumda olmak	be in good condition v.
12	General	iyi durumda olmak	be in good shape v.
13	General	çok iyi kondisyonda/durumda olmak	be in great shape v.
14	General	kenara ayırıp iyi durumda tutmak	preserve v.
15	General	iyi durumda değil	ropey adj.
16	General	daha önce başka birinin sahip olduğu fakat halen iyi durumda olan ürün	nearly-new adj.
17	General	çok iyi durumda	undamaged adj.
18	General	çok iyi durumda	undestroyed adj.
19	General	iyi durumda tutulmamış	unmaintained adj.
20	General	iyi durumda tutulamaz	unmaintainable adj.
21	General	iyi durumda saklanan	kept up adj.
22	General	çok iyi durumda	golden adj.
23	General	fiziksel olarak iyi durumda	gradely [dialect] adj.
24	General	oldukça iyi durumda olma	vgc (very good condition) abrev.
Phrasals
25	Phrasals	gayet iyi durumda olmak	perk along v.
26	Phrasals	uygunsuz bir durumda iyi davranmak	rise above v.
27	Phrasals	(birinden/bir şeyden) daha iyi bir durumda/konumda olmak	remain ahead of (someone or something) v.
Phrases
28	Phrases	iyi işler durumda	in working order expr.
Colloquial
29	Colloquial	iyi durumda olmamak	look past it v.
30	Colloquial	iyi durumda olmamak	be past it v.
31	Colloquial	uzun zamandır kullanılmasına rağmen iyi durumda olmak	wear well v.
32	Colloquial	iyi durumda olmak	be laughing v.
33	Colloquial	iyi durumda olmamak	look past it [uk] v.
34	Colloquial	iyi durumda olmamak	look past it [uk] v.
35	Colloquial	(sağlık, durum) gayet iyi durumda	not so dusty adj.
36	Colloquial	yaşına göre iyi durumda	well preserved adj.
37	Colloquial	iyi/güçlü durumda olan	going strong adj.
38	Colloquial	çok iyi durumda	in the pink expr.
39	Colloquial	pek/çok iyi durumda değil	not so hot expr.
40	Colloquial	çok iyi durumda değil	not so hot expr.
41	Colloquial	pek/çok iyi durumda değil	not too hot expr.
42	Colloquial	çok iyi durumda değil	not too hot expr.
43	Colloquial	iyi/normal bir durumda değil	not (oneself) expr.
Idioms
44	Idioms	çok iyi durumda	fat of the land n.
45	Idioms	daha iyi durumda olmak	have the edge over v.
46	Idioms	çok iyi durumda olmak	live on the fat of the land v.
47	Idioms	fiziksel olarak iyi (fit) durumda olmak	be in fighting trim v.
48	Idioms	hala iyi/güçlü durumda olmak	be still going strong v.
49	Idioms	çok iyi durumda olmak	be in the pink of condition v.
50	Idioms	eskisi kadar/gibi iyi durumda/varlıklı olmamak	have seen better days v.
51	Idioms	eskisi kadar/gibi iyi durumda/varlıklı olmamak	have known better days v.
52	Idioms	ölse daha iyi olacak kadar kötü durumda olmak	be better off dead v.
53	Idioms	çok elverişli/iyi durumda olmak	have an easy time of it v.
54	Idioms	(biri/bir şey) artık iyi durumda olmamak	be past (someone's or something's) best v.
55	Idioms	iyi durumda olmak	be (as) sound as a dollar v.
56	Idioms	iyi bir durumda olmak	be (something) to the good v.
57	Idioms	iyi durumda olmak	be as good as new v.
58	Idioms	iyi durumda olmak	be in good shape v.
59	Idioms	yeni ve iyi durumda olmak	be in mint condition v.
60	Idioms	iyi durumda/konumda olmak	be onto something v.
61	Idioms	iyi durumda olmak	be onto a good thing v.
62	Idioms	iyi durumda olmak	be well off v.
63	Idioms	(birinden/bir şeyden) daha iyi durumda olmak	have the edge over (someone or something) v.
64	Idioms	(birinden/bir şeyden) daha iyi durumda olmak	have an edge over (someone or something) v.
65	Idioms	en iyi durumda	as right as rain expr.
66	Idioms	çok iyi durumda	in top form expr.
67	Idioms	çok iyi durumda	mint condition expr.
68	Idioms	toplum içerisinde iyi durumda	at the top of the pile/heap expr.
69	Idioms	(hala) iyi durumda	(still) going strong expr.
70	Idioms	en iyi durumda	at (one's) best expr.
71	Idioms	en iyi durumda	at the best of times expr.
72	Idioms	toplum içerisinde daha iyi durumda	at the top of the pile/heap expr.
73	Idioms	diğerlerine göre daha iyi durumda	at the top of the heap expr.
74	Idioms	diğerlerinden iyi durumda	at the top of the heap expr.
75	Idioms	diğerlerinden iyi durumda	at the top of the heap expr.
76	Idioms	(bir yerde) daha iyi konumda/durumda	better off (somewhere) expr.
77	Idioms	(bir yerde) daha iyi konumda/durumda	better off (if one were somewhere else) expr.
78	Idioms	çok iyi durumda	in the pink of condition [dated] expr.
79	Idioms	çok iyi durumda	in the pink of health expr.
80	Idioms	'-e rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda	none the worse for expr.
81	Idioms	(bir şeye) rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda	none the worse (for something) expr.
82	Idioms	en iyi durumda	in tip-top shape expr.
Formal
83	Formal	(monarşide) varis olarak daha iyi bir seçeneğin bulunmadığı durumda mirası alan kimse	heir presumptive n.
Speaking
84	Speaking	en iyi durumda bile	even at the best of times expr.
85	Speaking	en iyi durumda bile	even in the best of times expr.
86	Speaking	benden daha iyi durumda	he's doing better than I am expr.
Trade/Economic
87	Trade/Economic	iyi durumda bulunan ticari girişim	going concern n.
88	Trade/Economic	iyi durumda teslim edilmiş gönderi	shipment delivered in good condition n.
89	Trade/Economic	tedavülden kaldırılmış sikkenin ne kadar iyi durumda olduğunu gösteren sayısal derecelendirme	mint state n.
90	Trade/Economic	mali açıdan iyi durumda	beforehand adv.
Politics
91	Politics	iyi durumda olan banka	good bank n.
Medical
92	Medical	akciğer fonksiyonlarının iyi durumda olması	good lung function n.
93	Medical	vücuttaki kanın ve diğer sıvıların iyi durumda olması	euchymy n.
Zoology
94	Zoology	(hayvan) iyi durumda olan	forward [new zealand] adj.
Agriculture
95	Agriculture	en iyi durumda satışa çıkmaları için tam olgunlaşmamışken hasat edilmiş	market-ripe adj.
Environment
96	Environment	bölgedeki diğer türlerin de kendi gibi iyi durumda olduğunu gösteren tür	indicator n.
Slang
97	Slang	iyi durumda değilim	I'm hosed expr.
98	Slang	iyi durumda değilim	I am hosed expr.
99	Slang	zihinsel ve fiziksel olarak çok iyi durumda	finer than frog hair expr.