kalıntılar - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

kalıntılar



Sens de "kalıntılar" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 6 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kalıntılar remains n.
kalıntılar ruins n.
General
kalıntılar antiquity n.
kalıntılar relics n.
kalıntılar ashes n.
Technical
kalıntılar inclusions n.

Sens de "kalıntılar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 46 résultat(s)

Turc Anglais
General
bitişik kalıntılar juxtaposed residues n.
tarihi kalıntılar historical ruins n.
tarihi kalıntılar historical remains n.
bazı kalıntılar some ruins n.
kalıntılar şeklinde relicly [obsolete] adv.
Technical
alumina kalıntılar alumina inclusions n.
aluminat kalıntılar aluminate inclusions n.
asıltı kalıntılar suspended inclusions n.
ayrılmış kalıntılar segregated inclusions n.
birikmiş kalıntılar segregated inclusions n.
dış kökenli kalıntılar exogeneous inclusions n.
dışkökenli kalıntılar exogeneous inclusions n.
karmaşık oksit kalıntılar complex oxide inclusions n.
karmaşık kalıntılar complex inclusions n.
karmaşık silikat kalıntılar complex silicate inclusions n.
kum kalıntılar sand inclusions n.
kuru kalıntılar dry residues n.
metaldışı kalıntılar nonmetallic inclusions n.
nitrür-karbür kalıntılar nitride-carbide inclusions n.
oksit kalıntılar oxide inclusions n.
o-türü kalıntılar o-type inclusions n.
plastiklerde zararlı kalıntılar hazardous residues in plastics n.
silikat kalıntılar silicate inclusions n.
sicimsi kalıntılar stringy inclusions n.
selenür türü kalıntılar selenide-type inclusions n.
sicimsi kalıntılar s-type inclusions n.
sülfür türü kalıntılar sulphide-type inclusions n.
sülfür kalıntılar sulphide inclusions n.
yağlı kalıntılar oily residues n.
radyoaktiviteye maruz kalmış veya radyoaktif maddenin üzerinde birikmiş kalıntılar contaminated remains n.
Medical
apoptosis sonrasında ortaya çıkan kalıntılar (içinde organel ya da kromozom parçaları bulunur) blebs n.
Food Engineering
antimikrobiyal kalıntılar antimicrobial residues n.
Chemistry
mangan sülfür kalıntılar manganese sulphide inclusions n.
nitrür kalıntılar nitride inclusions n.
Biology
belirli mantar türlerinin olgun örneklerinde görülüp mantar şapkasının etrafından sarkan örümcek ağı benzeri kalıntılar cortina n.
organik kalıntılar içeren zoic [rare] adj.
Archaeology
pist, patika, ayak izi gibi fosilleşmiş kalıntılar trace fossil n.
kömürleşmiş kalıntılar charred remains n.
genellikle kemik, çömlek parçası ve deniz kabuğu gibi kalıntılar içeren ve bir tarihöncesi yerleşimin varlığına işaret eden evsel atıklardan oluşmuş büyük höyük kitchen midden n.
kalıntılar hakkındaki bilimsel eserlerin araştırılıp derlenmesi lipsanography n.
Environment
su kütlesindeki dibe çökmüş kalıntılar tripton n.
havayla taşınan kalıntılar airborne residuals n.
Geology
hava ile taşınan kalıntılar airborne residuals n.
organik kalıntılar içeren en alçaktaki kayaçlardan yaşça büyük olanı hypozoic adj.
Art
(yazılı yapıtlar) dağılmış kalıntılar ve parçalar disjecta membra n.
Paleontology
fosilleşmiş kalıntılar fossilized remains n.