leaving - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

leaving

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "leaving" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 8 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
leaving n. ayrılma
General
leaving n. terketme
leaving n. terk
leaving n. bırakma
leaving n. artık
leaving n. kalıntı
Computer
leaving expr. çıkılıyor
Marine
leaving n. bağlama halatını çözme

Sens de "leaving" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 33 résultat(s)

Anglais Turc
General
reason for leaving n. ayrılış nedeni (iş vb'den)
reason of leaving n. ayrılma nedeni
be charged with leaving the scene of an accident v. kaza mahallini terk etmek ile suçlanmak
Colloquial
(are) you leaving so soon? expr. biraz daha kalsaydın
(are) you leaving so soon? expr. bu kadar erken gitmene izin veremem (tehlikeli bir durumdan kaçmaya çalışan birine yöneltilen alaylı bir ifade)
leaving so soon? expr. bu kadar erken mi gidiyorsun/kaçıyorsun?
leaving so soon? expr. biraz daha kalsaydın/otursaydın
leaving so soon? expr. bu kadar erken/hemen gidebileceğini/kaçabileceğini mi sandın?
leaving so soon? expr. kaçabileceğini mi sandın?
Idioms
leaving a sinking ship n. batan gemiyi terk etme
leaving a sinking ship n. yüzüstü bırakma
leaving a sinking ship n. zor durumdayken birini terk etme
(like rats) leaving a sinking ship expr. batan gemiyi terk eden fareler gibi
(like rats) leaving a sinking ship expr. gemiyi terk eden fareler gibi
(like rats) leaving a sinking ship expr. yangından kaçar gibi
Speaking
we're leaving here expr. buradan ayrılıyoruz
are you leaving your bike here? expr. bisikletini burada mı bırakıyorsun?
you leaving so soon expr. bu kadar erken mi gidiyorsun/kaçıyorsun?
are you leaving so soon? expr. bu kadar erken mi gidiyorsun/kaçıyorsun?
I am leaving expr. ben çıkıyorum
why are you leaving me out of this? expr. neden beni bu işin dışında bırakıyorsun?
do you feel comfortable leaving her here? expr. onu burada bırakmak içine siniyor yani?
I was on the verge of leaving when he arrived expr. o geldiğinde ben gitmek üzereydim
I'm leaving you expr. seni terk ediyorum
I'm not leaving you alone expr. seni yalnız bırakmıyorum
Law
leaving a will n. vasiyetname bırakma
leaving a will n. vasiyet bırakma
impose a ban on leaving the country v. yurtdışına çıkış yasağı koymak
Politics
a ban on leaving the country n. yurtdışına çıkış yasağı
Computer
leaving message expr. mesaj bırakıyor
Chemistry
leaving group n. ayrılan grup
Education
school-leaving age n. zorunlu ortaöğretim kurumuna yasal devam zorunluluğunun sona erdiği yaş
Slang
a leaving do (uk) n. veda partisi