Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Historique
mevcut olan
Sens de
"mevcut olan"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
mevcut olan
now
adj.
Trade/Economic
2
Trade/Economic
mevcut olan
available
adj.
Sens de
"mevcut olan"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 48 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
mevcut yılın başından günümüze kadar olan süre
ytd (year-to-date)
n.
2
General
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları
back catalogue
n.
3
General
mücadele verilmesi halinde mevcut olan kazanma ihtimali
fighting chance
n.
4
General
daha önceden mevcut olan
preexisting
adj.
5
General
ismen mevcut olan
nominal
adj.
6
General
zorunlu üye sayısı mevcut olan
quorate
adj.
7
General
yeterli çoğunluk mevcut olan
quorate
adj.
8
General
daha önceden mevcut olan
pre-existing
adj.
9
General
(genellikle born days ifadesinde kullanılır) doğduğundan beri mevcut olan
born [dialect]
adj.
10
General
yalnızca tek seferlik mevcut olan
one-shot
adj.
11
General
yalnızca tek seferlik mevcut olan
one-shot
adj.
12
General
açık havada mevcut olan
open-air
adj.
13
General
ademi mevcut olan
inexistant [obsolete]
adj.
Colloquial
14
Colloquial
mevcut olan bütün imkanları kullanarak
by all available means
v.
15
Colloquial
mevcut olan bütün imkanları kullanarak
by any means necessary
expr.
Trade/Economic
16
Trade/Economic
halen piyasada mevcut olan bir menkul değerin ihracı
seasoned issue
n.
17
Trade/Economic
mallar yola çıkarıldığı anda mevcut olan kusur
inherent vice
n.
18
Trade/Economic
düzenli veya belirli aralıklarla mevcut olan miktar
draw
n.
19
Trade/Economic
birim olarak mevcut olan (satılık ürün)
married [uk]
adj.
20
Trade/Economic
süpermarkette mevcut olan
in-store
adj.
Law
21
Law
iskoç mahkemelerinde sanık aleyhine mevcut olan delilin sanığı mahkum etmek için yetersiz olduğunu gösteren karar
not proven
n.
22
Law
ademi mevcut olan
absentee
n.
23
Law
ademi mevcut olan
inexistent
adj.
Politics
24
Politics
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi
autocoup
n.
25
Politics
seçilmiş olan hükümetin yasaları çiğneyerek kendisine olağanüstü yetkiler vermek suretiyle mevcut anayasal düzenin dışında hareket etmesi
self-coup
n.
26
Politics
(avam kamarasında) tartışılmakta olan mevcut konunun düşürülmesine yönelik olarak oylamayı önleyen önerge
previous question
n.
Technical
27
Technical
önceden mevcut olan çatlak
preexisting crack
n.
28
Technical
yürürlükte olan mevcut
current
n.
Computer
29
Computer
(optik diske) mevcut olan veri kapasitesini aşarak kaydetmek
overburn
v.
Psychology
30
Psychology
mevcut olan veya olduğu düşünülen bir kusuru, tam tersi durum söz konusuymuş gibi göstermeye çalışarak telafi etme çabası
overcompensation
n.
Physiology
31
Physiology
kalp atriyoventriküler düğüm tarafından kontrol edilirken mevcut olan normal kardiyak ritim
nodal rhythm
n.
Food Engineering
32
Food Engineering
çay yapraklarında mevcut olan bazik, acı kristalli bir bileşik
theophylline
n.
33
Food Engineering
tatlandırılmış hali de mevcut olan karbondioksitli su
minerals [uk]
n.
Chemistry
34
Chemistry
yalnızca türevlerinin formunda mevcut olan bir asit
allophanic acid
n.
35
Chemistry
mevcut sekiz yüzlü pozisyonlardan üçü de dolu olan
trioctahedral
adj.
Biology
36
Biology
tükürüğünde kendi kan grubunda mevcut olan antijenlerini içermeyen, a, b veya ab kan grubundan kimse
nonsecretor
n.
Biochemistry
37
Biochemistry
antranilik asitte mevcut olan bir tuz
anthranilate
n.
38
Biochemistry
bir kişinin vücudunda sağlıklı ve hasta olduğunda mevcut olan metabolit aralığının incelenmesi
metabolomics
n.
Botanic
39
Botanic
mevcut olan kapalı tohumlu bitkiler arasındaki en primitif grup olarak görülen çift çenekli çiçekli bitki familyası
magnoliid dicot family
n.
40
Botanic
mevcut olan kapalı tohumlu bitkiler arasındaki en primitif grup olarak görülen çift çenekli çiçekli bitki cinsi
magnoliid dicot genus
n.
Philosophy
41
Philosophy
(jung psikolojisinde) geçmiş deneyimlerden türetilmiş ve bilinçaltında mevcut olan düşünce veya imgeler
archetype
n.
42
Philosophy
(jung psikolojisinde) geçmiş deneyimlerden türetilmiş ve bilinçaltında mevcut olan düşünce veya imgeler
architype
n.
Geography
43
Geography
eskiden brezilya-paraguay sınırındaki alto parana nehri'nde mevcut olan büyük bir çağlayan
guaira
n.
44
Geography
eskiden brezilya-paraguay sınırındaki alto parana nehri'nde mevcut olan büyük bir çağlayan
sete quedas
n.
Geology
45
Geology
(kaya) mevcut halini yaşayan organizmaların hareketi sonucu almış olan
bioclastic
adj.
Military
46
Military
tek mayın tarama ilerlemesinde tespit edilen mayın sayısının, mevcut veya tespit edilecek olan mayın sayısına oranı
characteristic detection probability
n.
Sport
47
Sport
bonservisi elinde olan oyuncu ile mevcut kulübünden habersiz temas kurulması
tapping up
n.
Latin
48
Latin
işlem yapılırken mevcut olan hilenin ileri sürülmesi
exceptio doli specialis
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of mevcut olan
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy