| Turc | Anglais | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | miras bırakmak | leave a legacy v. | ||
|
Living, loving, learning and leaving a legacy. Yaşamak, sevmek, öğrenmek ve bir miras bırakmak. More Sentences |
||||
| General | miras bırakmak | hand down v. | ||
|
This watch was handed down to me by my grandfather. Bu saat bana dedem tarafından miras bırakıldı. More Sentences |
||||
| General | miras bırakmak | bequeath v. | ||
|
She bequeathed all of her wealth to her youngest daughter. Tüm mal varlığını en küçük kızına miras bıraktı. More Sentences |
||||
| General | miras bırakmak | give v. | ||
|
My Dad has given me a legacy. Babam bana bir miras bıraktı. More Sentences |
||||
| General | miras bırakmak | legate v. | ||
| General | miras bırakmak | transmit v. | ||
| General | miras bırakmak | hands-down v. | ||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | miras bırakmak | cut up for v. | ||
| Phrasals | miras bırakmak | settle on v. | ||
| Phrasals | miras bırakmak | hands down v. | ||
| Phrasals | miras bırakmak | bequeath to v. | ||
| Archaic | ||||
| Archaic | miras bırakmak | bequethen v. | ||