olanak sağlamak - Turc Anglais Dictionnaire

olanak sağlamak

Sens de "olanak sağlamak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 22 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
olanak sağlamak enable v.
Why do you continue funding and enabling the terrorists?
Neden teröristleri finanse etmeye ve onlara olanak sağlamaya devam ediyorsunuz?

More Sentences
General
olanak sağlamak allow v.
This approach has proven to be valuable and has allowed legislation to be updated.
Bu yaklaşımın değerli olduğu kanıtlanmış ve mevzuatın güncellenmesine olanak sağlamıştır.

More Sentences
olanak sağlamak enable v.
Flutter enables you to build beautiful apps.
Flutter güzel uygulamalar oluşturmanıza olanak sağlar.

More Sentences
olanak sağlamak allow for v.
It should allow for a more efficient administration of the CAP and more efficient use of public funds.
OTP'nin daha etkin bir şekilde yönetilmesine ve kamu fonlarının daha verimli kullanılmasına olanak sağlamalıdır.

More Sentences
olanak sağlamak give somebody a chance v.
olanak sağlamak give somebody an opportunity v.
olanak sağlamak offer somebody with an opportunity v.
olanak sağlamak provide somebody with an opportunity v.
olanak sağlamak give chance v.
olanak sağlamak open up an opportunity v.
olanak sağlamak provide someone with opportunity v.
olanak sağlamak give someone opportunity v.
olanak sağlamak offer someone opportunity v.
olanak sağlamak provide an opportunity v.
olanak sağlamak make possible v.
olanak sağlamak facilitate v.
olanak sağlamak allow of v.
olanak sağlamak lubricate v.
olanak sağlamak lubricitate v.
olanak sağlamak suffice [obsolete] v.
Idioms
olanak sağlamak offer affordance v.
olanak sağlamak offer affordances v.

Sens de "olanak sağlamak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
General
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable someone to do something v.
Phrasals
(bir şeye) olanak sağlamak allow of (something) v.
(bir şeye) olanak sağlamak allow of (something) v.
Idioms
hayal ettiklerinin gerçekleşmesine olanak sağlamak give full play to one's imagination v.
yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable to do v.
(birine bir şey yapması) için olanak tanımak/imkan sağlamak enable (one) to (do something) v.
Medical
göğüs duvarının içeri çekilmesine ve hastalıklı akciğerin sönmesine olanak sağlamak için kaburga kemiklerinden bazılarının cerrahi olarak çıkarılması thoracoplasty n.