Historique

one time

Sens de "one time" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 7 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	one time n.	tek sefer
2	General	one time adv.	bir kez
3	General	one time adv.	bir sefer
4	General	one time adv.	vaktiyle
5	General	one time adv.	eskiden
6	General	one time adv.	önceden
Sport
7	Sport	one time v.	pas alıp atış yapmak

Sens de "one time" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 175 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	one time profit n.	tek seferlik kazanç
2	General	one-time payment n.	kesenek iadesi
3	General	one-time study n.	tek seferlik çalışma
4	General	one-time study n.	bir defalık çalışma
5	General	one time opportunity n.	tek seferlik fırsat
6	General	walk up the stairs one at a time v.	basamakları tek tek çıkmak
7	General	for this one time only adj.	bu seferlik
8	General	one-time adj.	yalnızca bir kez yapılan
9	General	one-time adj.	yalnızca bir kez gerçekleşen
10	General	one-time adj.	geçmiş
11	General	one-time adj.	önceki
12	General	one-time adj.	evvelsi
13	General	one-time adj.	geçmişteki belirli bir zamana ait veya ilgili
14	General	one-time adj.	yalnızca bir kez gerçekleşen
15	General	one-time adj.	yalnızca bir kez yapılan
16	General	one-time adj.	geçmişte vuku bulan
17	General	one-time adj.	geçmiş
18	General	one-time adj.	önceki
19	General	one-time adj.	evvelsi
20	General	at one time adv.	vaktiyle eskiden
21	General	one day at a time adv.	bir dönem içerisinde bir gün
22	General	at one time adv.	vaktiyle
23	General	at one time adv.	eskiden
24	General	one time only adv.	sadece bir kez
25	General	one or two at a time adv.	birer ikişer
26	General	one more time adv.	bir kez daha
27	General	one more time adv.	bir kere daha
28	General	one time only adv.	bir sefere mahsus
29	General	one time only adv.	bir kereye mahsus
30	General	at least one time adv.	en az bir kez
31	General	one-time only adv.	bir defalığına
32	General	one-time only adv.	bir seferliğine
33	General	at one and the same time adv.	aynı anda
34	General	at one and the same time adv.	aynı zamanda
35	General	one more time adv.	bir defa daha
36	General	at one time adv.	bir zamanlar
37	General	at one time adv.	zamanında
38	General	one last time adv.	son bir kez
Phrases
39	Phrases	at one time or another expr.	ara sıra
40	Phrases	at one time or another expr.	bazen
41	Phrases	at any one time expr.	herhangi bir zamanda
42	Phrases	at one time or another expr.	zaman zaman
Proverb
43	Proverb	he puts his pants on one leg at a time	sıradan insan
44	Proverb	he puts his pants on one leg at a time	senin benim gibi biri
45	Proverb	he puts his pants on one leg at a time	etten kemikten insan
46	Proverb	time and tide wait for no one	zaman kimseyi beklemek
47	Proverb	time and tide wait for no one	zamanı durduramayız
48	Proverb	time and tide wait for no one	geç kalırsan fırsatlar elinden kayıp gider
49	Proverb	time and tide wait for no one	ertelersen kaçırırsın
50	Proverb	time and tide wait for no one	fırsatlar ve zaman durup beklemez
51	Proverb	time and tide wait for no one	zaman su gibi akıp gider
52	Proverb	time and tide wait for no one	fırsatları yakalamazsan kaybedersin
Colloquial
53	Colloquial	a one-time thing n.	bir kerelik bir şey
54	Colloquial	one-time [caribbean] adv.	hemen
55	Colloquial	one-time [caribbean] adv.	derhal
56	Colloquial	one-time [caribbean] adv.	bir çırpıda
57	Colloquial	every time one turns around expr.	ne zaman baksa
58	Colloquial	every time one turns around expr.	her arkasını dönüşünde
59	Colloquial	every time one turns around expr.	her seferinde
60	Colloquial	every time one turns around expr.	bir bakmışsın yine
61	Colloquial	for one time only expr.	bir sefere mahsus olmak üzere
62	Colloquial	for one time only expr.	bir defaya mahsus olmak üzere
63	Colloquial	run that by me one more time expr.	bana bunu tekrar/son bir kez daha açıkla
64	Colloquial	run that by me one more time expr.	bana bunu tekrar/son bir kez daha söyle
65	Colloquial	run that by me one more time expr.	bana bunu tekrar/son bir kez daha bildir
66	Colloquial	at one time expr.	tek seferde
67	Colloquial	at one time expr.	aynı anda
68	Colloquial	at one time expr.	hep beraber
69	Colloquial	at one time expr.	hep bir ağızdan
70	Colloquial	run that by one more time expr.	tekrar söyle
71	Colloquial	run that by one more time expr.	tekrar anlat/açıkla
Idioms
72	Idioms	take it one day at a time v.	anı yaşamak
73	Idioms	take it one day at a time v.	günü birlik yaşamak
74	Idioms	take it one day at a time v.	plansız yaşamak
75	Idioms	show (one) a good time v.	(birini) eğlendirmek
76	Idioms	show (one) a good time v.	(birine) iyi vakit geçirtmek
77	Idioms	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.	herkes gibi olmak
78	Idioms	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.	normal/sıradan insan olmak
79	Idioms	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.	senin benim gibi biri olmak
80	Idioms	run (something) by (one) one more time v.	(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha açıklamak
81	Idioms	run (something) by (one) one more time v.	(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek
82	Idioms	run (something) by (one) one more time v.	(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha bildirmek
83	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birini) kötü bir zamanda yakalamak
84	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birine) kötü bir zamanda denk gelmek
85	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birinin) kötü bir zamanına denk gelmek
86	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
87	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birine) uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
88	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birini) meşgulken yakalamak
89	Idioms	eat an elephant one bite at a time v.	büyük bir hedefe aşama aşama ulaşmak
90	Idioms	eat an elephant one bite at a time v.	büyük bir hedefe adım adım ilerlemek
91	Idioms	give (one) a bad time v.	(birinin) canına okumak
92	Idioms	give (one) a bad time v.	(birini) yerin dibine sokmak
93	Idioms	give (one) a bad time v.	(biriyle) alay etmek/dalga geçmek
94	Idioms	give (one) a bad time v.	(birinin) burnundan getirmek
95	Idioms	give (one) a hard time v.	(biriyle) alay etmek
96	Idioms	give (one) a hard time v.	(birine) sataşmak
97	Idioms	give (one) a hard time v.	(biriyle) dalga geçmek
98	Idioms	give (one) a hard time v.	(birinin) üzerine gitmek/varmak
99	Idioms	give (one) a hard time v.	(birinin) burnundan getirmek
100	Idioms	give (one) a hard time v.	(birine) kök söktürmek
101	Idioms	give (one) a hard time v.	(birine) zor anlar yaşatmak
102	Idioms	give (one) a rough time v.	(birinin) üzerine gitmek/varmak
103	Idioms	give (one) a rough time v.	(birinin) burnundan getirmek
104	Idioms	give (one) a rough time v.	(birine) kök söktürmek
105	Idioms	give (one) a rough time v.	(birine) zor anlar yaşatmak
106	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) aldırış etmemek
107	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) görmezden gelmek
108	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) yok saymak
109	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) umursamamak
110	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) soğuk davranmak
111	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) hiç sallamamak
112	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) cevap bile vermemek
113	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) yüz vermemek
114	Idioms	not give (one) the time of day v.	(biriyle) muhatap olmamak
115	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	herkes gibi olmak
116	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	sıradan insan olmak
117	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	etten kemikten insan olmak
118	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	senin benim gibi biri olmak
119	Idioms	take one back (to some time) v.	birini geçmişe götürmek
120	Idioms	take one back (to some time) v.	birini (geçmişte bir zamana) götürmek
121	Idioms	take one back (to some time) v.	birini eskiye/maziye götürmek
122	Idioms	take things one day at a time v.	bir konuyu/sorunu yavaş yavaş çözmek
123	Idioms	take things one day at a time v.	adım adım ilerlemek/üstesinden gelmek
124	Idioms	take things one day at a time v.	aşama aşama ilerlemek
125	Idioms	one step at a time expr.	adım adım
126	Idioms	one at a time expr.	birer birer
127	Idioms	one at a time expr.	teker teker
128	Idioms	one step at a time expr.	yavaş yavaş
129	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	senin benim gibi (biri)
130	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	etten kemikten (insan)
131	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	sıradan (insan)
132	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	herkes gibi (biri)
133	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	normal (biri)
134	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	herkesten farksız (biri)
135	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) senin benim gibi biri
136	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) etten kemikten insan
137	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) sıradan insan
138	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) herkes gibi biri
139	Idioms	how do you eat an elephant? one bite at a time expr.	büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama
Speaking
140	Speaking	I want to do this one more time expr.	bunu bir daha yapmak istiyorum
141	Speaking	I remember one time expr.	hatırlıyorum da bir keresinde
142	Speaking	so I'm going to ask you one more time expr.	sana bir kere daha soracağım
143	Speaking	without touching you one last time expr.	sana son bir kez dokunmadan
144	Speaking	just one more time expr.	sadece bir kere daha
145	Speaking	just one more time expr.	sadece bir kez daha
146	Speaking	so I'm going to ask you one more time expr.	sana bir kez daha soracağım
Trade/Economic
147	Trade/Economic	time-and-one-half pay n.	fazla mesai ücreti
148	Trade/Economic	one time profit expr.	bir defaya mahsus gelir
Politics
149	Politics	special one-time allocation of sdrs n.	bir defaya mahsus özel sdr tahsisi
150	Politics	one-time sdr allocation n.	bir defaya mahsus sdr tahsisi
Advertising
151	Advertising	one time rate n.	tek seferlik ücret tarifesi
Technical
152	Technical	one time system n.	bir zamanlı sistem
153	Technical	one-time password n.	bir defalık şifre
154	Technical	one time tape n.	bir defalık bant
155	Technical	one time tape n.	bir defalık anahtar bandı
156	Technical	one-time reminder n.	bir defalık hatırlatma
Computer
157	Computer	one-time password (otp) n.	tek kullanımlık şifre
158	Computer	one-time password (otp) n.	tek seferlik şifre
Informatics
159	Informatics	one-time password n.	bir kullanımlık parola
160	Informatics	one-time password n.	oturum parolası
Telecom
161	Telecom	one time pad n.	tek kullanımlı şifre
Physics
162	Physics	one-way light time n.	ışığın veya radyo sinyallerinin dünya ile bir gök cismi arasında seyahat etmesi için geçen süre
Military
163	Military	one time pad n.	tek zamanlı blok
Sport
164	Sport	knocking down of all pins at one time n.	bowlingde tek atışta bütün labutların devrilmesi
165	Sport	one-time v.	pas alıp atış yapmak
166	Sport	one-time adj.	pas aldıktan sonra yapılan (atış)
167	Sport	one-time adj.	pas aldıktan sonra yapılan atış ile ilişkili
168	Sport	one-time adj.	pas aldıktan sonra yapılan atışa dair
Slang
169	Slang	one-time (rap slang) n.	polis
170	Slang	show (one) a good time v.	(birini) cinsel olarak tatmin etmek
171	Slang	show (one) a good time v.	(birine) yatakta iyi vakit geçirtmek
172	Slang	catch (one) another time v.	(biriyle) sonra görüşmek/konuşmak
173	Slang	catch (one) another time v.	(biriyle) başka zaman görüşmek/konuşmak
174	Slang	every time (one) farts expr.	(birinin) her hareketi
175	Slang	every time (one) farts expr.	(biri) ne yapsa