| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | represented adj. | temsil edilmiş | ||
|
He was represented by a well-known lawyer in the court. Kendisi mahkemede tanınmış bir avukat tarafından temsil edilmiştir. More Sentences |
||||
| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | be represented v. | temsil edilmek | ||
|
We're not being represented. Temsil edilmiyoruz. More Sentences |
||||
| General | under-represented adj. | yetersiz temsil edilmiş | ||
|
We need no further confirmation of the fact that women continue to be under-represented in essential fora. Kadınların temel forumlarda yetersiz temsil edilmeye devam ettiği gerçeğini daha fazla teyit etmemize gerek yok. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | represented by expr. | tarafından temsil edilen | ||
|
The US government was represented by Secretary of State Pompeo. ABD hükümeti Dışişleri Bakanı Pompeo tarafından temsil edildi. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | list of represented companies n. | temsil edilen şirketler listesi | ||
| General | list of the companies being represented n. | temsil edilen şirketler listesi | ||
| General | under-represented adj. | yetersiz temsil edilen | ||
| General | repr. (represented) abrev. | temsil edilmiş | ||
| General | repr. (represented) abrev. | temsil edilen | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | represented cheque n. | iade edilmiş çek | ||
| Politics | ||||
| Politics | over-represented country n. | fazla temsil edilen ülke | ||
| Politics | the right to vote and be represented n. | oy kullanma ve temsil edilme hakkı | ||
