Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Traduction
Synonymes
Phrases
Outils
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Traduction
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
ilk bölüm
kasvetli/karanlık entrikalar
heterosite
mikrobabit yataklar
narrow-barred spanish mackerel
mangrove snake
kilise kulesi
çevre gelişimi
mantıklı gibi görünen
participants de toutes les catégories
plastik bomba
tetikleyici mekanizma
hatta darbe gerilimi
instructions générales
sinkiang-uighur autonomous region
foreign serum
agnostical
cercanía
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak
near [scottish]
iş ile ilgili konuşmak
'-e raptiyelemek/çivilemek
büyük hayranlık
region of limited proportionality
finicking
seyreden
Historique
Phrases
Sens de
"seyreden"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
seyreden
on-looking
adj.
2
General
seyreden
surveillant
adj.
Sens de
"seyreden"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 67 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
suyun yüzeyinde seyreden dalgıcın normal havayı solumak suretiyle başını kaldırmadan yüzmesine imkan
snorkel
n.
2
General
yolda yürürüken durup inşaat çalışmalarını veya yıkım işlemlerini seyreden yaya
sidewalk superintendent
n.
3
General
(normalde sabit seyreden) azalan miktar
impulse
n.
4
General
öncesinde pasif olan veya hafif seyreden bir şeyin aniden şiddetlenmesi
flare-up
n.
5
General
karşı yönden seyreden arabaya çarpmak
hit a car coming in the opposite direction
v.
6
General
karşı yönden seyreden araca çarpmak
hit a vehicle coming in the opposite direction
v.
7
General
karşı yönden seyreden kamyona çarpmak
hit a truck coming in the opposite direction
v.
8
General
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak
crash into a truck coming from the opposite direction
v.
9
General
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak
hit a truck coming in the opposite direction
v.
10
General
tek yönde seyreden
unidirectional
adj.
11
General
irade dışı seyreden
nonvolitional
adj.
12
General
her şeyi seyreden
omnispective
adj.
13
General
aynı yönde seyreden
parallel
adj.
14
General
okyanusta gelişi güzel seyreden
sea-roving
adj.
Phrasals
15
Phrasals
(denizde seyreden bir geminin) dümenini rüzgara çevirmek
luff up
v.
Trade/Economic
16
Trade/Economic
doğu yönüne doğru seyreden gemi
east bound vessel
n.
17
Trade/Economic
belirli bir aralıkta seyreden (hisse senedi vb)
range-bound
adj.
18
Trade/Economic
belirli bir aralıkta seyreden (hisse senedi vb)
rangebound
adj.
Technical
19
Technical
çevresinde seyreden kişi veya şey (gezegen vb)
circumnavigator
n.
20
Technical
rüzgara yakın seyreden
weatherly
adj.
Railway
21
Railway
orta hızda seyreden ve her durakta duran tren
accommodation coach
n.
22
Railway
ters istikamette seyreden iki trenin geçmesi veya geçiş noktası
meet
n.
Marine
23
Marine
yardımcı motor ile seyreden gemi
sailing vessel with auxiliary engine
n.
24
Marine
gelgit sırasında rüzgara karşı seyreden sandal
tide boat
n.
25
Marine
hafif rüzgarda seyreden yelkenlilerde bulunan ve üst yelkenin yukarısına asılan hafif bir kare yelken
moonraker
n.
26
Marine
hafif rüzgarda seyreden yelkenlilerde bulunan ve üst yelkenin yukarısına asılan hafif bir kare yelken
moonsail
n.
27
Marine
hükümetin kendi sularındaki gemilere ve açık sularda seyreden kendisine ait gemilere dayattığı, seyir halindeki gemilerin güvenliği ile ilgili düzenlemeler
rule of the road
n.
28
Marine
silahlı refakatçinin koruması altında seyreden ticari gemiler
convoy
n.
29
Marine
açık denizde seyreden gemiler
seacraft
n.
30
Marine
(gemi) rotasında seyreden
steady
adj.
Medical
31
Medical
birden gelen ve ciddi seyreden hastalık
fulminant
n.
32
Medical
acısız seyreden hastalık
indolent disease
n.
33
Medical
enflamasyonla seyreden romatizmal hastalıklar
rheumatic diseases accompanied by inflammation
n.
34
Medical
işitme kaybı ile seyreden otozomal dominant sendrom
autosomal dominant auditory pigmentary syndrome
n.
35
Medical
masif hemoptizi ile seyreden endobronşiyal schwannoma
endobronchial schwannoma with massive hemoptysis
n.
36
Medical
asemptomatik seyreden klinikopatolojik durum
asymptomatic clinicopathologic situation
n.
37
Medical
yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden nadir bir hastalık
a rare disease with a high mortality and morbidity
n.
38
Medical
yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden nadir bir hastalık
a rare disorder with a high mortality and morbidity
n.
39
Medical
nükslerle seyreden ömür boyu süren bir hastalık
a life-long disease with recurrences
n.
40
Medical
hipopotasemi ile seyreden kronik tofuslu gut nefropatisi
chronic tophaceous gout nephropathy with hypopotassemia
n.
41
Medical
larenks ödemi ile seyreden herediter anjioödem
hereditary angioedema presenting with larynx edema
n.
42
Medical
kifoskolyoz ve konjenital kardiak anomaliler ile birlikte seyreden kartagener sendromu
kartagener's syndrome associated with kyphoscoliosis and congenital cardiac anomalies
n.
43
Medical
arter ya da sinirin yanında seyreden ven, özellikle arter’e eşlik eden ven
accompanying vein
n.
44
Medical
sessiz seyreden
asymptomatic
adj.
45
Medical
sorunsuz seyreden
uneventful
adj.
46
Medical
(atım) kompleks seyreden
polycrotic
adj.
Anatomy
47
Anatomy
arter veya sinirin yanında seyreden bir toplardamar
vena comitans
n.
Physiology
48
Physiology
hücre veya damar içine doğru seyreden osmoz
endosmosis
n.
Pathology
49
Pathology
döllenmiş yumurtanın uterus dışında büyümesiyle seyreden gebelik
ectopic pregnancy
n.
50
Pathology
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü
milk pox
n.
51
Pathology
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü
west indian smallpox
n.
52
Pathology
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü
kaffir pox
n.
53
Pathology
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü
pseudosmallpox
n.
54
Pathology
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü
white pox
n.
55
Pathology
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü
cuban itch
n.
56
Pathology
döküntü, ateş ve lenf düğümlerinin şişmesi olarak seyreden bir çocuk hastalığı
kawasaki's disease
n.
57
Pathology
(alt bağırsak) kötü huylu seyreden pediküllü bir tümör
polyp
n.
58
Pathology
tonik kas gerilimleriyle seyreden hastalıklar ile ilgili
entastic
adj.
59
Pathology
yüksek ve inatçı seyreden
hyperendemic
adj.
60
Pathology
şiddetli seyreden
fulminating
adj.
Pharmaceutics
61
Pharmaceutics
ağır seyreden enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bir antibiyotik markası
kantrex®
n.
Veterinary
62
Veterinary
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık
woody tongue
n.
63
Veterinary
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık
actinobacillosis
n.
64
Veterinary
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık
cruels
n.
65
Veterinary
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık
wooden tongue
n.
66
Veterinary
gözde inflamasyon atakları şeklinde seyreden bir at hastalığı
moon blindness
n.
Military
67
Military
deniz sathına yakın seyreden füze
sea skimmer
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of seyreden
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy