suçlar - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

suçlar



Sens de "suçlar" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Idioms
suçlar a multitude of sins n.

Sens de "suçlar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 97 résultat(s)

Turc Anglais
General
siyasal suçlar ve suçlular political crimes and offenses n.
insanlığa karşı suçlar crimes against humanity n.
organize suçlar organized crimes n.
mala karşı suçlar offenses against property n.
çevreye karşı suçlar offenses against the environment n.
siyasal suçlar ve suçlular political crimes and offences n.
uluslararası suçlar international offenses n.
ticari suçlar commercial crimes n.
kişilere karşı suçlar offenses against the person n.
cinsel suçlar sexcrimes n.
organize suçlar organized crime n.
cinsel suçlar sex crimes n.
nitelikli mali suçlar advanced financial crimes n.
işlendiği iddia edilen suçlar alleged crimes n.
iddia edilen suçlar alleged crimes n.
kitlesel suçlar mass crimes n.
ağır suçlar dışında işten çıkarılma ihtimali olmayan, ömür boyu atanan tenured adj.
suçlar şekilde accusingly adv.
suçlar şekilde ill adv.
Idioms
türlü suçlar/günahlar a multitude of sins n.
Trade/Economic
mali suçlar financial offences n.
ticari suçlar commercial crimes n.
Law
ağır suçlar mahkemesi court of serious crimes n.
açık suçlar specific offenses n.
ağır ve vahim suçlar high crimes n.
amme emniyetine karşı suçlar crimes against public security n.
anayasal düzene karşı işlenen suçlar soruşturma bürosu anti-constitutional crimes investigation bureau n.
belirli suçlar specific offenses n.
barışa karşı suçlar crimes against peace n.
belli suçlar specific offenses n.
belirgin suçlar specific offenses n.
bağlantılı suçlar connected offences n.
devlet idaresine karşı suçlar crimes against government administration n.
devlet güvenliğine karşı suçlar offenses against state security n.
eski iskandinavlarda adam öldürme gibi suçlar için ödenen kefalet wergild n.
eski iskandinavlarda adam öldürme gibi suçlar için ödenen kefalet weregild n.
eski iskandinavlarda adam öldürme gibi suçlar için ödenen kefalet wergeld n.
genel ahlaka karşı suçlar crimes against public morality n.
hürriyete karşı suçlar crimes against liberty n.
hayata karşı suçlar offences against life n.
hürriyete karşı suçlar offences against liberty n.
insanlığa karşı suçlar crimes against humanity n.
insanlığa karşı suçlar offences against humanity n.
kanunun belirttiği suçlar statutory crimes n.
kamu düzenine karşı suçlar crimes against public order n.
kamu düzenine karşı işlenmiş suçlar crimes against public order n.
kaçakcılık ve organize suçlar smuggling and organized crimes n.
kişilere karşı suçlar offenses against the person n.
kişilere karşı suçlar crimes against individuals n.
kişilere karşı suçlar offences against persons n.
kesin suçlar specific offenses n.
mala karşı suçlar offenses against property n.
mali suçlar fiscal offences n.
malvarlığına karşı suçlar offences against property n.
mala karşı suçlar crimes against property n.
organize ağır suçlar dairesi serious organised crime agency (soca) n.
örgütlü ağır suçlar dairesi serious organised crime agency (soca) n.
sınıraşan organize suçlar transnational organized crimes n.
sokakta işlenen suçlar street crime n.
sınıraşan suçlar transnational crimes n.
sık işlenen suçlar volume crimes n.
soykırım ve insanlığa karşı suçlar genocide and offences against humanity n.
takibi şikayete bağlı suçlar offences prosecuted on complaint n.
uluslararası suçlar international offenses n.
vücut dokunulmazlığına karşı suçlar offences against physical integrity n.
yüz kızartıcı suçlar infamous crimes n.
kanunen yasaklanmış suçlar mala prohibita n.
şiddet içermeyen suçlar vice n.
adi suçlar vice n.
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası wite n.
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası wite n.
çekirdek suçlar core crimes n.
(karar yetkisi bölge mahkemesinde olan) hafif suçlar police offenses n.
yüz kızartıcı suçlar police offenses n.
(eski ingiliz hukukunda) maddi varlıklara el koyma ve benzeri ciddi yaptırımları olan suçlar sınıfı felony n.
(iskoçya'da) en ağır suçlar dışındaki suçların davalarını gören yargıç sheriff n.
(iskoçya'da) en ağır suçlar dışındaki suçların davalarını gören yargıç sheriff court n.
alkol satışı ve tüketimi, kumar, adi suçlar gibi şeylere ilişkin belirli yasaların uygulanmasının sıkı olmadığı (kasaba veya şehir) wide-open [us] adj.
Politics
barışa karşı işlenen suçlar crimes against peace n.
birleşik suçlar compound offenses n.
devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar crimes against the state n.
devlete karşı işlenen suçlar crimes against the state n.
ferdi suçlar predicate offences n.
insanlığa karşı işlenen suçlar crimes against humanity n.
siyasal suçlar ve suçlular political crimes and offenses n.
sınır ötesi suçlar cross-border crime n.
uluslararası suçlar international offenses n.
uluslararası suçlar international crimes n.
Psychology
cinsel suçlar sex offenses n.
cinsel suçlar sex crimes n.
History
üyeleri cinayet ve başka suçlar işleyen gizli bir irlanda örgütünün icraatları whitefootism n.
(19. yüzyıl irlandası'nda) arazi kirası sistemini protesto etmek için gece vakti inek sakatlama, öldürme gibi suçlar işleme moonlighting n.
Religious
müslümanlar tarafından işlenen ağır suçlar had crime n.
allah'ın emrettiği sınırları ve ağır suçlar için caydırıcı cezaları içeren islami yasalar hudood n.
Military
askeri suçlar military offenses n.
düşman karşısında işlenen ağır suçlar misbehaviour before the enemy n.
Slang
adi suçlar işleyen serseri şehir gençliği scunner n.