the dealer - Turc Anglais Dictionnaire

the dealer

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "the dealer" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 24 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
dealer n. bayi
The new models came to the car dealer.
Yeni modeller otomobil bayisine geldi.

More Sentences
dealer n. satıcı
Why do we need to have special rules for car dealers and for car sales?
Neden araba satıcıları ve araba satışları için özel kurallara ihtiyacımız var?

More Sentences
General
dealer n. krupiye
Tom is a former casino dealer.
Tom eski bir krupiyedir.

More Sentences
dealer n. torbacı
The dealer was caught by the police.
Torbacı polis tarafından yakalandı.

More Sentences
dealer n. tüccar
They would like foreign investment, and dealers in international capital are aware of the fact.
Yabancı yatırım istiyorlar ve uluslararası sermaye tüccarları da bunun farkında.

More Sentences
dealer n. satıcı
Thus he exonerates the dealers and capitalist society and condemns young people.
Böylece satıcıları ve kapitalist toplumu temize çıkarıyor ve gençleri kınıyor.

More Sentences
dealer n. dağıtıcı
I am the dealer of this round.
Bu turun dağıtıcısı benim.

More Sentences
Trade/Economic
dealer tacir
Not only people-smugglers and dealers will be affected by this.
Bundan sadece insan kaçakçıları ve tacirler etkilenmeyecektir.

More Sentences
dealer tüccar
You have given dealers a huge range of new weapons.
Tüccarlara çok çeşitli yeni silahlar verdiniz.

More Sentences
dealer satıcı
Tom is a fish dealer.
Tom bir balık satıcısıdır.

More Sentences
Technical
dealer satıcı
Layla felt in love with a Jamaican-born dealer.
Leyla, Jamaika doğumlu bir satıcıya aşık olduğunu hissetti.

More Sentences
General
dealer n. kağıt dağıtan kimse
dealer n. iskambil kağıtlarını dağıtan kimse
dealer n. ticaretini yapan kimse (belirli bir şeyin)
dealer n. (iskambilde) kağıtları dağıtan kimse
Trade/Economic
dealer n. alım satım yapan kişi
dealer n. alım satımcı
dealer n. bayii
dealer n. borsa ajanı
dealer n. borsada kendi adına alım-satım yapan kişi
dealer n. döviz tüccarı
dealer n. döviz veya menkul değer alım satımcısı
dealer toptancı
dealer kendi hesabına alım satım yapan borsa ajanı

Sens de "the dealer" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 148 résultat(s)

Anglais Turc
General
drug dealer n. uyuşturucu satıcısı
Furthermore you said that if you voted in favour of this report you would be helping drug dealers.
Ayrıca, bu rapor lehinde oy kullanmanız halinde uyuşturucu satıcılarına yardım etmiş olacağınızı söylediniz.

More Sentences
arms dealer n. silah tüccarı
And this is what dictators, international Mafia, arms dealers and warmongers prey on.
Diktatörlerin, uluslararası mafyanın, silah tüccarlarının ve savaş çığırtkanlarının avlandıkları şey de budur.

More Sentences
Law
drug dealer n. uyuşturucu satıcısı
These men are drug dealers, gang members, or are somehow involved in the black market economy.
Bu adamlar uyuşturucu satıcısı, çete üyesi ya da bir şekilde karaborsa ekonomisine dahil olmuş kişiler.

More Sentences
Art
art dealer n. sanat simsarı
Tom is an art dealer, isn't he?
Tom bir sanat simsarı, değil mi?

More Sentences
Slang
drug dealer n. torbacı
Tom isn't a drug dealer.
Tom torbacı değil.

More Sentences
General
antique dealer n. antikacı
a dealer in old stamps n. eski pul satıcısı
coal dealer n. kömürcü
hardware dealer n. hırdavatçı
leather dealer n. derici
jewelry dealer n. kuyumcu
scrap dealer n. hurdacı
licenced dealer n. ruhsatlı bayi
hardware dealer n. nalbur
drug dealer n. zehir taciri
junk dealer n. eskici
licenced/licensed dealer n. ruhsatlı bayi
arms dealer n. silah satıcısı
truck dealer n. kamyon satıcısı
dealer of gold and other precious metals n. sarraf
furniture dealer n. döşemeci
bicycle dealer n. bisikletçi
main dealer n. ana bayi
antique dealer n. antika satıcısı
double dealer n. ikiyüzlü
double-dealer n. ikiyüzlü
double-dealer n. sahtekar
double-dealer n. iki yüzlü
cattle-dealer n. celep
double-dealer n. dolandırıcı
shoe-dealer n. ayakkabıcı
news-dealer n. gazeteci
second-hand clothes dealer n. eskici
wheeler-dealer n. kurnaz
double dealer n. iki yüzlü
lace dealer n. dantelacı
lace dealer n. dantela satıcısı
slave dealer n. köle tüccarı
slave dealer n. köle taciri
art dealer n. sanat tüccarı
junk dealer n. hurdacı
art dealer n. galerici
tire dealer n. lastikçi
jewelry dealer n. mücevher satıcısı
jewelry dealer n. mücevher alıp satan firma
horse dealer n. at satıcısı
horse-dealer n. at tüccarı
plain dealer n. dürüst tüccar
stamp dealer n. pul satıcısı
Colloquial
wheeler dealer n. alavere dalavere yapan kimse
wheeler dealer n. (işletme ve siyasette) kurnaz işletmeci
wheeler-dealer n. alavere dalavere yapan kimse
wheeler-dealer n. (işletme ve siyasette) kurnaz işletmeci
Idioms
be a double-dealer v. acem kılıcı gibi iki tarafı kesmek
Trade/Economic
general dealer n. bakkal
transient dealer n. aracı tüccar
sub-dealer n. alt bayi
primary dealer n. abd'de federal rezerve bank ile doğrudan alışveriş yapma ve hazine ihalelerine katılma yetkisine sahip olan kırk kadar menkul değer aracı kurumu
sub-dealer n. alt satıcı
inter-dealer trading n. aracıdan aracıya işlem
inter-dealer trading n. aracılararası ticaret
dealer network n. bayi ağı
retail dealer n. bayi
dealer imprint n. bayi damgası
dealer brand n. bayi markası
dealer network n. bayi şebekesi
main dealer n. başbayi
dealer imprint n. bayi işareti
dealer visit n. bayi gezisi
dealer visit n. bayi zyareti
dealer manager n. bayi yöneticisi
local dealer n. bölge bayii
local dealer n. bölge bayi
stock dealer n. borsa acentesi
livestock dealer n. canlı hayvan taciri
foreign exchange dealer n. döviz tüccarı
foreign exchange dealer n. döviz taciri
exchange dealer n. döviz alım satımı yapan kurum
exchange dealer n. döviz ticareti yapan kişi
real estate dealer n. emlakçı
real estate dealer n. emlak komisyoncusu
primary dealer credit facility n. fed'in acil kredilendirme için kullandığı sistem
ship's store dealer n. gemi ihtiyaçları satıcısı
itinerant dealer n. gezgin tüccar
a share dealer n. hisse senedi ticareti yapan kimse
mnk dealer n. hurdacı
silk dealer n. ipekçi
silk dealer n. ipek tüccarı
silk dealer n. ipekli kumaş tüccarı
foreign exchange dealer n. kambist
coal dealer n. kömürcü
coal dealer n. kömür satıcısı
inter-dealer trading n. menkul kıymetler piyasası aracılarının müşteriyle değil de kendi aralarında alım satım yapmaları
dealer in securities n. menkul kıymet tüccarı
option dealer n. opsiyon alıcısı
option dealer n. opsiyon satıcısı
option dealer n. opsiyon sözleşmesi ticareti ile uğraşan
car dealer n. oto galerici
car dealer n. oto galeri
stock dealer n. özel borsa acentası
primary dealer n. piyasa yapıcı kurum
primary dealer system n. piyasa yapıcılığı sistemi
primary dealer n. piyasa yapıcılığı sistemi
primary dealer n. piyasa yapıcı banka
retail dealer n. perakendeci
dealer brand n. satıcı markası
after-sales dealer support n. satış sonrası bayi desteği
dealer imprint n. satış mağazasının damgası
itinerant dealer n. seyyar satıcı
wholesale dealer n. toptancı
tobacco dealer n. tütün tüccarı
grain dealer n. tahıl tüccarı
tobacco dealer n. tütüncü
sub-dealer n. yan bayi
authorized dealer n. yetkili satıcı
authorized dealer n. yetkili bayi
certificate of authorized dealer n. yetkili satıcı belgesi
odd lot dealer n. 1 lottan eksik hisse senedi alım satım işlemleri yapan komisyoncu
local dealer n. yerel bayi
broker-dealer n. kendi adına işlem yapan finans uzmanı
money dealer n. para alan kimse
money dealer n. para yatırımı yapan kimse
money dealer n. para ödeyen kimse
Law
dealer agreements n. bayilik sözleşmeleri
Politics
new dealer n. yeni sistemci
new dealer n. abd’de yeni anlaşma olarak bilinen ekonomik politikaları destekleyen kimse
primary dealer system n. piyasa yapıcılığı sistemi
Computer
computer dealer n. bilgisayar satıcısı
authorized apple dealer n. yetkili apple satıcısı
locate dealer expr. dağıtıcıya git
Textile
dry-goods dealer n. manifaturacı
Construction
furniture dealer n. mobilyacı
Automotive
dealer network n. bayi ağı
dealer participation n. bayi desteği
dealer invoice n. bayi faturası
car dealer n. galerici
used car dealer n. kullanılmış oto satıcısı
car dealer n. otomobil bayi
car dealer n. otomotiv bayisi
car dealer n. otomobil bayii
franchised dealer n. yetkili bayi
authorized dealer n. yetkili bayi
lmvd (licensed motor vehicle dealer) [new zealand] abrev. lisanslı motorlu araç satıcısı
Agriculture
cocoon dealer n. kozacı
Cinema
death dealer n. ölüm taciri
Slang
corner dealer n. torbacı
dope dealer n. torbacı
Star Wars
junk dealer n. hurda tüccarı