satıcı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

satıcı



Sens de "satıcı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 54 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
satıcı vendor n.
satıcı dealer n.
satıcı seller n.
satıcı salesman n.
General
satıcı disposer n.
satıcı debitant n.
satıcı salesclerk n.
satıcı merchandiser n.
satıcı peddler n.
satıcı seller n.
satıcı salesperson n.
satıcı purveyor n.
satıcı shop clerk n.
satıcı clerk n.
satıcı vender n.
satıcı salesman n.
satıcı shop assistant n.
satıcı shopmen n.
satıcı dealer n.
satıcı monger n.
satıcı marketeer n.
satıcı supplier n.
satıcı merchandizer n.
satıcı achatour n.
satıcı venter [obsolete] n.
satıcı wife n.
satıcı hustler n.
satıcı dispositor [obsolete] n.
satıcı distributionist n.
Trade/Economic
satıcı retailer n.
satıcı vender n.
satıcı market keeper n.
satıcı salesman n.
satıcı storekeeper n.
satıcı monger n.
satıcı salesclerk n.
satıcı bargainor n.
satıcı tradesman n.
satıcı dealer n.
satıcı vendor n.
satıcı clerk n.
satıcı seller n.
satıcı supplier n.
satıcı saleswoman n.
satıcı shopkeeper n.
satıcı distributer n.
satıcı merchant adj.
Law
satıcı bargainor n.
satıcı seller n.
Technical
satıcı vendor n.
satıcı reseller n.
satıcı dealer n.
Slang
satıcı grass n.
satıcı willy lomans n.

Sens de "satıcı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 206 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
seyyar satıcı hawker n.
seyyar satıcı peddler n.
seyyar satıcı pedlar n.
satıcı (bayan) saleswoman n.
satıcı (erkek) salesman n.
General
seyyar satıcı costermonger n.
yapışkan satıcı tout n.
seyyar satıcı chapman n.
seyyar satıcı huckster n.
gezgin satıcı bagman n.
şarlatan satıcı mountebank n.
kadın seyyar satıcı basket woman n.
seyyar satıcı coster n.
satıcı ve alıcı vendors and purchasers n.
seyyar satıcı barrow boy n.
seyyar satıcı barrowman n.
çok yönlü satıcı multivendor n.
seyyar satıcı packman n.
güvenilmez satıcı huckster n.
seyyar satıcı street hawker n.
ev ev dolaşarak satış yapan satıcı door salesman n.
orduyu takip eden satıcı sutler n.
askerlere yiyecek satan satıcı sutler n.
seyyar satıcı hawk n.
seyyar satıcı monger n.
seyyar satıcı pitch n.
seyyar satıcı pitchman n.
seyyar satıcı crier n.
ucuz mal satan seyyar satıcı cheap jack n.
(hindistan) bir tür seyyar satıcı boxwallah n.
seyyar satıcı itinerant peddler n.
satıcı yorumu vendor comment n.
seyyar satıcı peddler n.
seyyar satıcı cadger [scottish] n.
(eski dönemlerde) tahıl alıp satan lisanslı satıcı badger n.
bir alanda uzmanlaşmış satıcı chandler n.
seyyar satıcı chap [dialect] n.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheapjack n.
güvenilmez satıcı cheapjack n.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheap-jack n.
güvenilmez satıcı cheap-jack n.
seyyar satıcı trucker [scottish] n.
seyyar satıcı yagger [dialect] n.
seyyar satıcı jagger n.
seyyar satıcı kiddier [obsolete] n.
göstericileri kullanarak kalabalığın ilgisini çekip kocakarı ilaçları satan seyyar satıcı medicine man n.
satıcı yardımı help n.
tahıl ve tuz satan seyyar satıcı brinjarry [india] n.
seyyar satıcı huxter n.
agresif satıcı huxter n.
trenlerde satıcı butcher n.
sinemalarda satıcı butcher n.
parisli satıcı kız midinette n.
seyyar satıcı costardmonger [uk] n.
(özellikle kaçak getirilmiş gibi yapılan ucuz ve gösterişli mallar satan) seyyar satıcı dudder [dated] [uk] n.
satıcı tarafından yapılan usulsüz zam pack n.
ürünlerini at veya katır ile taşıyan seyyar satıcı packer n.
seyyar satıcı pearly [uk] n.
(londra'da) inci düğmeli kutlama kıyafetleri giyen erkek satıcı pearly king n.
(londra'da) inci düğmeli kutlama kıyafetleri giyen kadın satıcı pearly queen n.
seyyar satıcı pedler n.
kadın satıcı shopgirl n.
kadın satıcı shopmaid n.
seyyar satıcı bağırışı cry n.
seyyar satıcı smouse [south africa] n.
ısrarcı satıcı pusher n.
(aynı satıcı için çalışan) hayat kadınları stable n.
seyyar satıcı stallkeeper n.
seyyar satıcı stallman n.
seyyar satıcı anonsu street cry n.
(satıcı ile) pazarlık yapmak screw v.
satıcı gibi davranan shoppish adj.
Colloquial
kapı kapı/ev ev dolaşan satıcı fuller brush man n.
ikna kabiliyeti yüksek satıcı huckster n.
evden eve gezip sebze meyve satan hintli seyyar satıcı sammy [south africa] n.
satıcı ile irtibata geçmek contact the seller v.
Idioms
tok satıcı reluctant seller n.
satıcı tekelindeki piyasa a seller's market n.
satıcı piyasası a seller's market n.
(satıcı/tezgahtar) satın alması için zorlamak give someone the hard sell v.
satıcı ısrarına maruz kalmak get the hard sell v.
satıcı ısrarına maruz kalmak get a hard sell v.
(satıcı/tezgahtar) (birinin) satın alması için zorlamak give (one) the hard sell v.
Speaking
satıcı tacizinde bulunulmayacaktır no salesman will call expr.
Trade/Economic
alacaklı satıcı vendor payee n.
alıcı-satıcı arasındaki aracı kurum middleman n.
alt satıcı sub-dealer n.
alt satıcı sub-vendor n.
arsız satıcı tout n.
bayan satıcı saleswoman n.
bir satıcı firmanın belli bir yöredeki satışlarını yürüten şubesi branch office n.
borsada satıcı spekülatör bear n.
bir çok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda bir araya gelip alım satım işlemleri gerçekleştirdikleri ticaret platformu business to business n.
bir çok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda bir araya gelip alım satım işlemleri gerçekleştirdikleri ticaret platformu b2b n.
doğrudan satıcı teslimatı direct vendor delivery n.
geleneksel satıcı ülke traditional supplier n.
gezici satıcı itinerant merchant n.
gerçek satıcı actual vendor n.
genel satıcı general salesman n.
grup satıcı adı corporate vendor name n.
gerçek satıcı actual seller n.
iştira hakkı veren satıcı optionor n.
kapıdan kapıya satış yapan satıcı door to door salesman n.
kamyon içinde taşıdığı malı doğrudan perakendeciye pazarlayan satıcı truck wholesaler n.
küçük satıcı infant trader n.
marjinal satıcı marginal seller n.
müzayedeye satıcı ile katılan alıcı bybidder n.
müzayedede satılan eşyanın fazla satılabilmesi için satıcı tarafından müzayedeye alıcı sokulması bybidding n.
satıcı sayısının çok olduğu piyasa buyer's monopoly n.
perakende satıcı retailer n.
satıcı kredisi seller's credit n.
satıcı hisse senetleri vendor's shares n.
satıcı temerrüdü seller's default n.
satıcı rantı seller's surplus n.
satıcı hesapları account payables n.
satıcı ağzı sales talk n.
satıcı mağaza owner store n.
satıcı finansmanı vendor finance n.
satıcı hesabı vendor account n.
satıcı detayları vendor details n.
satıcı ana dosyası vendor master file n.
satıcı pazarı reseller market n.
satıcı sıralaması vendor rating n.
satıcı tazminat tarafları seller indemnified parties n.
satıcı menfaati seller's interest n.
satıcı kiralanan mülkü seller leased property n.
satıcı hesapları liability accounts n.
satıcı olmayan taraf non-selling party n.
satıcı markası dealer brand n.
satıcı grubu selling group n.
satıcı finansmanı vendor financing model n.
satıcı tekelindeki piyasa seller's market n.
satın alma hakkı veren satıcı optionor n.
satıcı bildirim takvimi seller disclosure schedule n.
satıcı piyasası seller's market n.
satıcı piyasası seller's market n.
satıcı tekeli sellers' monopoly n.
satıcı bilgi formu vendor template n.
satıcı kadın saleswoman n.
satıcı tarafından keşide edilen ve faize tabi olmayan poliçe trade acceptance n.
satıcı kredisi supplier's credit n.
satıcı piyasası sellers' market n.
satıcı gerekli onayları seller required approvals n.
satıcı kız shop girl n.
satıcı tercihi sellers' preference n.
satıcı değerlendirmesi vendor appraisal n.
seyyar satıcı packman n.
serbest satıcı independent vendor n.
seyyar satıcı pitchman n.
seyyar satıcı drummer n.
seyyar satıcı peddler n.
seyyar satıcı itinerant dealer n.
seyyar satıcı pedlar n.
seyyar satıcı hawker n.
seyyar satıcı huckster n.
tek satıcı monopoly n.
tek satıcı ayrıcalığına sahip perakendeci retail franchising n.
toptan seyyar satıcı wholesale peddler n.
toptan seyyar satıcı wholesale peddlar n.
temerrüde düşen satıcı seller in default n.
uzman satıcı specialty salesman n.
yeniden satıcı reseller n.
yetkili satıcı belgesi certificate of authorized dealer n.
(gayrimenkul) satıcı-alıcı endeksi grantor-grantee index n.
yetkili satıcı authorized dealer n.
başkalarından daha ucuza satan satıcı underseller n.
fiyat kıran satıcı underseller n.
malların genellikle bir seyyar satıcı tarafından yapılan taksitli satışı menage [uk] n.
belirli bir ürünün satıcı sayısı gibi kısıtlamaları olmayan serbest girişim durumu multiopoly n.
şüpheli satıcı rogue trader n.
tezgah açma izni için ödeme yapması gereken seyyar satıcı stallenger [uk/scotland] n.
tezgah açma izni için ödeme yapması gereken seyyar satıcı stallinger n.
satıcı bulmak find seller v.
satıcı tarafından yönetilen stok vmi (vendor managed inventory) abrev.
Law
iki satıcı ve çok alıcı piyasa duopol n.
seyyar satıcı badger n.
Politics
geleneksel ihracatçı-geleneksel satıcı ülke traditional supplier n.
Technical
satıcı firma vendor n.
Computer
ndıs satıcı no ndis vendor id n.
satıcı kimliği vendor id n.
satıcı listesi vendor list n.
satıcı no vendor id n.
satıcı sınıfı vendor class n.
satıcı adı vendor name n.
seyyar satıcı travelling merchant n.
Automotive
perakende satıcı retailer n.
toptan satıcı wholesaler n.
Transportation
(fob olarak yapılan işlemde) satıcı tarafından ödenen nakliye ücreti freight-out n.
Statistics
gezgin satıcı problemi travelling salesman problem n.
Military
tek satıcı sorumluluğu single vendor integrity n.
askerlere yiyecek satan erkek satıcı vivandier n.
askerlere yiyecek satan kadın satıcı vivandière n.
Printery
(katalog, broşür gibi materyallere basılan) satıcı adı ve adresi imprint n.
Archaic
hilebaz satıcı chaunter n.
düzenbaz satıcı chaunter n.
seyyar satıcı chapman n.
kurnaz satıcı horse courser n.
seyyar satıcı hucksterer n.
seyyar satıcı rider n.
(şovmen, satıcı) herkesin içinde konuşmak spruik [australia] v.
Slang
seyyar satıcı nipper n.
seyyar satıcı roach coach n.
seyyar satıcı roach-coach n.
şarlatan satıcı operator [obsolete] n.
sahtekar satıcı snake oil salesman n.
(imitasyon takı gibi) ucuz ve gösterişli ürünler satan bir seyyar satıcı duffer n.