awful - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
awful korkunç adj.
  • War is awful, but the consequences of an overly tolerant attitude may in time cause more devastation.
  • Savaş korkunçtur, ancak aşırı hoşgörülü bir tutumun sonuçları zaman içinde daha fazla yıkıma neden olabilir.
  • This is a truly awful tragedy, and I wanted to express the feelings of this House by sending our condolences.
  • Bu gerçekten korkunç bir trajedi ve taziyelerimizi ileterek bu Meclisin duygularını ifade etmek istedim.
  • Pyongyang has long tried to deny this awful reality.
  • Pyongyang uzun zamandır bu korkunç gerçeği inkar etmeye çalışıyor.
Show More (96)
awful berbat adj.
  • It is rather like those awful restaurants where they put cream or parsley on everything and in the end ruin every dish.
  • Her şeyin üzerine krema veya maydanoz koyan ve sonunda her yemeği mahveden o berbat restoranlar gibi.
  • Today was an awful day.
  • Bugün berbat bir gündü.
  • I have an awful bike.
  • Berbat bir bisikletim var.
Show More (76)
awful çok kötü adj.
  • Tom has been awful.
  • Tom çok kötüydü.
  • Tom was awful to me.
  • Tom bana çok kötü davrandı.
  • This opera is awful.
  • Bu opera çok kötü.
Show More (10)
awful kötü adj.
  • He is an awful ticket inspector.
  • O kötü bir bilet müfettişidir.
  • I'm afraid there's been some awful news.
  • Korkarım bazı kötü haberler var.
  • Why are you so awful?
  • Sen neden bu kadar kötüsün?
Show More (0)
awful fena adj.
  • That's awful sweet of you.
  • Fena halde tatlısın.
  • You seem to be in an awful hurry.
  • Fena halde acelen var gibi.
Show More (-1)
awful iğrenç adj.
  • This fish smells awful.
  • Bu balık iğrenç kokuyor.
Show More (-2)
awful çok fazla adv.
  • That looks like an awful lot for two people.
  • Bu iki kişi için çok fazla gibi görünüyor.
Show More (-2)