| 1 |
blossom |
çiçek açmak |
v. |
|
- Don't lop the trees when they blossom.
- Ağaçlar çiçek açtığında onları kesmeyin.
- Has the rose blossomed?
- Gül çiçek açtı mı?
- The cherry blossoms are in full bloom.
- Kirazlar tamamen çiçek açtılar.
- The cherry trees are in full blossom.
- Kiraz ağaçları tam çiçek açmış durumda.
- The cherry trees are about to blossom.
- Kiraz ağaçları çiçek açmak üzere.
- The apple trees will probably start to blossom next week.
- Elma ağaçları muhtemelen gelecek hafta çiçek açmaya başlayacak.
- Plum blossoms come out in March.
- Erik Mart ayında çiçek açar.
- The apple trees blossomed early this year.
- Bu yıl elma ağaçları erken çiçek açtı.
- These trees will never blossom.
- Bu ağaçlar asla çiçek açmayacak.
- The apple trees blossomed early this year.
- Elma ağaçları bu yıl erken çiçek açtı.
- This tree will never blossom.
- Bu ağaç asla çiçek açmayacak.
- How beautiful the roses blossomed this summer.
- Güller bu yaz ne de güzel çiçek açtı.
Show More (9)
|
| 2 |
blossom |
çiçek |
n. |
|
- This tea tastes like apple blossoms.
- Bu çayın tadı elma çiçeği gibi.
- In the morning, it shall blossom and pass away; in the evening, he shall cut it off, and it shall wither.
- Sabahleyin çiçek açacak ve solacak; akşamleyin onu kesecek ve kuruyacak.
- The apple tree has a beautiful blossom.
- Elma ağacının güzel bir çiçeği var.
- When will the trees blossom?
- Ağaçlar ne zaman çiçek açacak?
- Blossoming cherry is beautiful.
- Çiçek açan kiraz çok güzeldir.
- Blossoms develop from buds.
- Çiçekler tomurcuklardan gelişir.
- Blossoming cherry is beautiful.
- Çiçek açan kiraz güzeldir.
Show More (4)
|
| 3 |
blossom |
çiçeklenme |
n. |
|
- The cherry trees are about to blossom.
- Kiraz ağaçları çiçeklenmek üzeredir.
- Has the rose blossomed?
- Gül çiçeklendi mi?
- The cherry trees are in full blossom.
- Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
Show More (0)
|
| 4 |
blossom |
ümit verici bir aşamaya gelmek |
v. |
|
- The prototype blossomed into a popular product in half a year.
- Prototip altı ay içinde ümit verici bir aşamaya gelerek popüler bir ürüne dönüştü.
Show More (-2)
|
| 5 |
blossom |
açılmak |
v. |
|
- How beautiful the roses blossomed this summer.
- Bu yaz güller ne kadar güzel açmış.
Show More (-2)
|
