| 1 |
boot |
bot |
n. |
|
- I need to buy a new pair of boots.
- Yeni bir çift bot almam lazım.
- Tom often wears cowboy boots and a cowboy hat.
- Tom sık sık kovboy botları ve bir kovboy şapkası giyer.
- I'm looking for my boots.
- Botlarımı arıyorum.
- She bought a pair of boots.
- Bir çift bot aldı.
- Tom pulled off his cowboy boots.
- Tom kovboy botlarını çıkardı.
- These boots were made in Italy.
- Bu botlar İtalya'da yapıldı.
- Tom bought a pair of cowboy boots.
- Tom bir çift kovboy botu satın aldı.
- Put your boots on.
- Botlarını giy.
- I had to buy a new pair of boots.
- Yeni bir çift bot almak zorunda kaldım.
- Tom likes to wear boots.
- Tom bot giymekten hoşlanır.
- Tom's boots are near the front door.
- Tom'un botları ön kapının yanında.
- I didn't have my boots on.
- Botlarımı giymemiştim.
- I have to wear boots.
- Bot giymek zorundayım.
- I asked Tom where he had bought his boots.
- Tom'a botlarını nereden aldığını sordum.
- Tom is wearing an expensive-looking pair of boots.
- Tom pahalı görünen bir çift bot giyiyor.
- Tom's boots are muddy.
- Tom'un botları çamurlu.
- I often wear boots.
- Sıklıkla bot giyerim.
- You got some white stuff on your boots.
- Botlarında beyaz bir şey var.
- Your boots are very muddy.
- Botların çok çamurlu.
- Sit down to put your boots on.
- Botlarını giymek için otur.
- Those boots are Tom's.
- O botlar Tom'un.
- I wasn't wearing my boots.
- Botlarımı giymiyordum.
- Tom's boots sank deep into the snow.
- Tom'un botları karın derinliklerine battı.
- We have the boots in green, blue and yellow.
- Yeşil, mavi ve sarı botlarımız var.
- Where are my boots?
- Botlarım nerede?
- Where did you take your boots off?
- Botlarını nerede çıkardın?
- Mary is wearing a brown coat and long bronze-coloured boots.
- Mary kahverengi bir palto ve uzun bronz renkli botlar giyiyor.
- Tom scraped the mud off his boots.
- Tom botlarındaki çamuru kazıdı.
- I put boots on.
- Botları giydim.
- Tom's boots sank into the deep snow.
- Tom'un botları derin kara battı.
- Sami helped Layla to take her boots off.
- Sami, Layla'ya botlarını çıkarması için yardım etti.
- Tom scraped the mud off his boots.
- Tom botlarından çamuru kazıdı.
- I bought myself a new pair of boots.
- Kendime yeni bir çift bot aldım.
- There was some mud on Tom's boots.
- Tom'un botlarında biraz çamur vardı.
- I bought a pair of boots.
- Bir çift bot aldım.
- Take off your boots now and go to bed.
- Şimdi botlarını çıkar ve yatağına git.
- Tom took off his boots.
- Tom botlarını çıkardı.
- Tom sat down on the log and took off his boots.
- Tom kütüğün üzerine oturdu ve botlarını çıkardı.
- Tom didn't have any boots on.
- Tom'un ayağında bot yoktu.
- I wasn't wearing my boots.
- Botlarımı giymemiştim.
- Your boots are ruined.
- Botların mahvoldu.
- Tom often wears boots.
- Tom çoğu zaman bot giyer.
- Does Tom wear boots?
- Tom bot giyer mi?
- His boots and pants were covered with mud.
- Onun botu ve pantolonu çamurla kaplıydı.
- Tom is wearing motorcycle boots.
- Tom motosiklet botları giyiyor.
- Tom wanted to buy those boots.
- Tom o botları satın almak istedi.
- Where are my boots?
- Benim botlarım nerede?
- Your boots are ruined.
- Botların mahvolmuş.
- The dog chewed up my boot.
- Köpek botumu parçaladı.
- Tom's boots were muddy.
- Tom'un botları çamurluydu.
- Mary put on her knee-high boots.
- Mary diz üstü botlarını giydi.
- Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
- Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!
- Take off your boots.
- Botlarını çıkar.
- Mary, where are my boots?
- Mary, botlarım nerede?
- I hate these new boots.
- Bu yeni botlardan nefret ediyorum.
- Take off your boots now and go to bed.
- Şimdi botlarını çıkar ve yatağa git.
- My heart sank into my boots.
- Kalbim botlarımın içine battı.
- Wear boots to avoid slipping.
- Kaymamak için bot giy.
- He scraped the mud off his boots.
- O, çamuru botlarından kazıyarak temizledi.
- Tom put on some climbing boots.
- Tom tırmanış botlarını giydi.
- Are you ever going to wear these boots again?
- Bu botları tekrar giyecek misin?
- His boots and pants were covered with mud.
- Botları ve pantolonları çamur içindeydi.
- Tom sat down on the log and took off his boots.
- Tom kütüğe oturdu ve botlarını çıkardı.
- Are you ever going to wear these boots again?
- Bu botları bir daha giyecek misin?
- Tom bought a new pair of boots.
- Tom yeni bir çift bot aldı.
- Tom likes to wear boots.
- Tom bot giymeyi seviyor.
- If you want me to wear those boots, I'll wear those boots.
- Eğer o botları giymemi istiyorsan, giyerim.
- I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman bot giyerim.
- Tom put on his boots.
- Tom botlarını giydi.
- I don't have your boots.
- Botların bende değil.
- Sami took the boots off.
- Sami botlarını çıkardı.
- If you want me to wear those boots, I'll wear those boots.
- O botları giymemi istiyorsan o botları giyeceğim.
- These boots belong to her.
- Bu botlar ona ait.
- My new boots are made of real leather and have relatively high heels.
- Yeni botlarım gerçek deriden ve nispeten yüksek topuklu.
- My boots are muddy.
- Benim botlarım çamurlu.
- What size boots do you wear?
- Kaç numara bot giyiyorsun?
- Tom slipped his boots off.
- Tom botlarını çıkardı.
- Please take off your muddy boots.
- Lütfen çamurlu botlarınızı çıkarın.
- He was wearing long boots.
- O, uzun botlar giyiyordu.
- My boots were muddy.
- Botlarım çamurluydu.
- Put your boots on.
- Botlarınızı giyin.
- I looked at Tom's boot.
- Tom'un botuna baktım.
- Tom put on some climbing boots.
- Tom bir tırmanma botu giydi.
- I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
- I would like to purchase some boots.
- Bot almak istiyorum.
- Sami is back to buy the boots.
- Sami botları almak için geri döndü.
- I need new boots.
- Yeni botlara ihtiyacım var.
- My boots are muddy.
- Botlarım çamurlu.
- What size boots do you wear?
- Kaç numara bot giyiyorsunuz?
- Tom kicked the snow off his boots.
- Tom botlarındaki karı tekmeledi.
- Those boots are mine.
- O botlar benim.
- Mary laced up her boots.
- Mary botlarını bağladı.
- Tom wanted to buy a new pair of boots.
- Tom yeni bir çift bot almak istedi.
- Tom is wearing a pair of black boots.
- Tom bir çift siyah bot giyiyor.
- Tom wanted to buy those boots.
- Tom o botları almak istedi.
- Sami is back to buy the boots.
- Sami botları satın almak için geri dönüyor.
- Tom gave me a nice pair of boots.
- Tom bana güzel bir çift bot verdi.
Show More (94)
|
| 2 |
boot |
bagaj |
n. |
|
- The new model has a boot big enough for large families.
- Yeni modelin geniş ailelere yetecek büyüklükte bir bagajı var.
- Don't forget to take my things out of the boot!
- Eşyalarımı bagajdan çıkarmayı unutma!
- The doors wouldn't open, so I had to get into the car through the boot.
- Kapılar açılmadı bu yüzden arabaya bağajdan girmek zorunda kaldım.
- Don't forget to take my things out of the boot!
- Eşyalarımı bağajdan çıkarmayı unutma!
- Tom opened the boot to take out the spare wheel.
- Tom stepneyi çıkarmak için bagajı açtı.
- The doors wouldn't open, so I had to get into the car through the boot.
- Kapılar açılmadı, ben de arabaya bagajdan binmek zorunda kaldım.
- Tom opened the boot to take out the spare wheel.
- Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
Show More (4)
|
| 3 |
boot |
önyükleme |
n. |
|
- Bootsect copies the files your computer needs to boot from the flash drive.
- Bootsect, bilgisayarınızın flash sürücüden önyükleme yapmak için ihtiyaç duyduğu dosyaları kopyalar.
- The next stage is the entrance to Bios, where you need to install a boot from a memory card or flash drive.
- Bir sonraki aşama, hafıza kartından veya flash sürücüden bir önyükleme yüklemeniz gereken Bios'a giriştir.
- Select an ISO format archive to create a boot image on a flash drive
- Bir flash sürücüde önyükleme görüntüsü oluşturmak için ISO formatında bir arşiv seçin.
- Restart your PC, and press any key to boot from the DVD or USB flash drive.
- Bilgisayarınızı yeniden başlatın ve DVD ya da USB flash sürücüden önyükleme yapmak için herhangi bir tuşa basın.
Show More (1)
|
| 4 |
boot |
(aracı) tekerlek kilidiyle bağlamak |
v. |
|
- The police booted the illegally parked car.
- Yasak yere park edilen arabayı polis tekerlek kilidiyle bağlamış.
Show More (-2)
|
| 5 |
boot |
tekerlek kilidi |
n. |
|
- There was a boot on the wheel when we came back.
- Geri döndüğümüzde tekerin üzerinde bir tekerlek kilidi vardı.
Show More (-2)
|
| 6 |
boot |
önyüklemek |
v. |
|
- Boot the computer and press F11 to start troubleshooting.
- Bilgisayarı önyükleyin ve sorun gidermeyi başlatmak için F11 tuşuna basın.
Show More (-2)
|
| 7 |
boot |
tekmeyi basmak |
v. |
|
- The boy booted the ball and smashed the window.
- Çocuk topa tekmeyi bastı ve camı kırdı.
Show More (-2)
|
| 8 |
boot |
çizme |
n. |
|
- I looked at Tom's boot.
- Tom'un çizmesine baktım.
Show More (-2)
|
