boundary - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
boundary sınır n.
  • Lifting that much weight is far beyond the boundaries of the human body.
  • Bu kadar ağırlığı kaldırmak insan vücudunun sınırlarını fazlasıyla aşar.
  • The new film blurs the boundaries between fact and fiction.
  • Yeni film gerçek ve kurgu arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor.
  • Someday, there won't be any national boundaries between the countries.
  • Bir gün gelecek, ülkeler arasında ulusal sınırlar kalmayacak.
Show More (8)
boundary (kriket) saha sınırı n.
  • The fielder caught the ball just inside the boundary.
  • Saha oyuncusu topu saha sınırının hemen içinde yakaladı.
Show More (-2)