1 |
coast |
kıyı |
n. |
|
- Two boats collided off the coast of İbiza.
- İbiza kıyılarında iki tekne çarpıştı.
- It would therefore never have broken up and sunk off the coast of Europe.
- Bu nedenle asla parçalanmaz ve Avrupa kıyılarında batmazdı.
- Europe should provide specific leadership to ensure good management of the coast.
- Avrupa, kıyının iyi yönetilmesini sağlamak için özel liderlik sağlamalıdır.
- Protecting the marine environment and the European coast are now major challenges for us all.
- Deniz çevresini ve Avrupa kıyılarını korumak artık hepimiz için büyük bir zorluktur.
- Three further spills have been detected and the strong wind from the south-west is bringing them closer to the coast.
- Üç sızıntı daha tespit edilmiştir ve güneybatıdan gelen kuvvetli rüzgar bu sızıntıları kıyıya yaklaştırmaktadır.
- So you will have the situation where Member States do not take seriously the management of a coast.
- Böylece Üye Devletlerin kıyı yönetimini ciddiye almamaları gibi bir durumla karşı karşıya kalırsınız.
- The entire Galician coast, one thousand kilometres, is closed to fishing and shellfish-gathering.
- Galiçya kıyılarının tamamı, bin kilometre boyunca, balıkçılık ve kabuklu deniz canlılarının toplanmasına kapalı.
- I would like to add the text 'off the coast of Galicia'.
- Galiçya kıyılarında' metnini eklemek istiyorum.
- In the interests of all industries that rely on the coast we have to take action, and take it now.
- Kıyıya bel bağlayan tüm sektörlerin çıkarları için harekete geçmeliyiz ve bunu hemen yapmalıyız.
- Galicia's green coast is gradually turning black.
- Galiçya'nın yeşil kıyıları yavaş yavaş siyaha dönüyor.
- The cases in Dover and on our own Andalusian coast are clear examples of this.
- Dover'da ve Endülüs kıyılarımızda yaşanan vakalar bunun açık örnekleridir.
- The off the Flemish coast was a chilling example of this.
- Flaman kıyılarında yaşananlar bunun tüyler ürpertici bir örneğiydi.
- The entire Galician coast, one thousand kilometres, is closed to fishing and shellfish-gathering.
- Bin kilometrelik Galiçya kıyılarının tamamı balıkçılık ve kabuklu deniz hayvanlarının yakalanmasına kapatılmıştır.
- What percentage of the American population lives near the coast?
- Amerikan nüfusunun yüzde kaçı kıyıya yakın yerlerde yaşıyor?
- The first footage of a giant squid was captured in 2012 off the coast of Japan.
- Dev bir kalamarın ilk görüntüleri, Japonya kıyılarında 2012'de yakalandı.
- The pollution of our coasts is very serious.
- Kıyılarımızın kirliliği çok ciddi.
- North Africans are the Italians of the southern coast of the Mediterranean.
- Kuzey Afrikalılar Akdeniz'in güney kıyılarının İtalyanlarıdır.
- Our hotel faces the coast.
- Otelimiz kıyıya bakar.
- More than a third of the world population lives near a coast.
- Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası bir kıyıya yakın yaşıyor.
- It's about three kilometers from here to the coast.
- Buradan kıyıya yaklaşık üç kilometre var.
- The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.
- Fransız Rivierası'nın kıyıları çok güzel plajlara sahiptir.
- The whole Baltic coast of Poland is made up of sandy beaches.
- Polonya'nın tüm Baltık kıyıları kumsallardan oluşur.
- The island lies a mile off the coast.
- Ada kıyıdan bir mil açıktadır.
- His cottage is on the coast.
- Onun kulübesi kıyıda.
- According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast.
- Hava tahminine göre tayfunun kıyıya yaklaşması muhtemel.
- During clear weather, the coast of Estonia is visible from Helsinki.
- Açık havada, Estonya kıyısı Helsinki'den görülebilir.
- Dong Energy will build the world's largest offshore wind farm off the coast of Britain.
- Dong Enerji Britanya kıyılarında dünyanın en büyük açık deniz rüzgâr çiftliğini inşa edecek.
- They sailed along the west coast of Africa.
- Onlar Afrika'nın batı kıyısı boyunca gittiler.
- More than a third of the world population lives near a coast.
- Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası kıyı yakınında yaşar.
- He visited the coast of South America in 1499.
- 1499 yılında Güney Amerika kıyısını ziyaret etti.
- The pollution of our coasts is very serious.
- Kıyılarımızdaki kirlilik çok ciddi boyutlarda.
- The whale was found off the coast of Wakayama.
- Balina Wakayama kıyılarında bulundu.
- The whale has been found off the coast of Wakayama.
- Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.
- He visited the coast of South America in 1499.
- 1499'da Güney Amerika kıyılarını ziyaret etti.
- The island is about two miles off the coast.
- Ada kıyıdan yaklaşık iki mil açıktadır.
- The town is two miles away from the coast.
- Kasaba, kıyıdan iki mil uzaktadır.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
- Dalgıçlar Florida kıyılarında yüzlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- During clear weather, the coast of Estonia is visible from Helsinki.
- Açık havalarda Estonya kıyıları Helsinki'den görülebilir.
- This road extends to the coast.
- Bu yol, kıyıya kadar uzanır.
- The whole Baltic coast of Poland is made up of sandy beaches.
- Polonya'nın bütün Baltık kıyıları kumsallardan oluşur.
- The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.
- Fransız Rivierası kıyısının çok güzel plajları vardır.
- The island is about two miles off the coast.
- Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.
Show More (39)
|
2 |
coast |
sahil |
n. |
|
- These three bodies perform their tasks respectively in urban areas, rural areas and on the coasts.
- Bu üç birim, sırasıyla, kentsel alanlarda, kırsal alanlarda ve sahillerde görev yapar.
- We know from media reports that bombs and weapons were dumped just off the coast.
- Medyada çıkan haberlerden, bombaların ve silahların sahilin hemen açıklarına atıldığını biliyoruz.
- Tourists come to my coast, for example, for the crabs.
- Örneğin turistler benim sahilime yengeçler için gelirler.
- What we need is a joining of forces on the coast, and clearly that will not happen without friction.
- İhtiyacımız olan şey sahilde güçlerin birleştirilmesidir ve bunun sürtüşme olmadan gerçekleşmeyeceği açıktır.
- As far as I can tell, the coast is clear.
- Anladığım kadarıyla sahil temiz.
- The homes on the coast are very expensive.
- Sahildeki evler çok pahalıdır.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
- Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- I used to live on the coast.
- Sahilde yaşardım.
- From here, it's about three kilometers to the coast.
- Buradan sahile yaklaşık üç kilometre var.
- Come with me to the southern coast of France!
- Benimle Fransa'nın güney sahillerine gel!
- Since I'm off duty today, let's go to the coast.
- Bugün izinli olduğuma göre, hadi sahile gidelim.
- The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
- Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
- I used to live on the coast.
- Eskiden sahilde yaşardım.
- As far as I can tell, the coast is clear.
- Söyleyebileceğim kadarıyla sahil temiz.
- Is the coast clear?
- Sahil açık mı?
- We went to the coast for our summer vacation.
- Yaz tatilimiz için sahile gittik.
- Is the coast clear?
- Sahil temiz mi?
- As far as I can tell, the coast is clear.
- Bildiğim kadarıyla sahil açık.
- I used to live on the coast.
- Ben de sahilde yaşardım.
- Come with me to the southern coast of France!
- Benimle Fransa'nın güney sahiline gel!
- Our hotel faces the coast.
- Otelimiz sahile bakıyor.
- The island lies a mile off the coast.
- Ada, sahilin bir mil açığında bulunuyor.
- I used to live on the coast.
- Eskiden sahilde otururdum.
- It's about three kilometers from here to the coast.
- Buradan sahile kadar yaklaşık üç kilometre var.
- Sami was on the Florida coast.
- Sami Florida sahilindeydi.
- The coast is clear.
- Sahil temiz.
- The town is two miles away from the coast.
- Kasaba sahilden iki mil uzaklıkta.
- Paul's family spends the summer at the coast every year.
- Paul'un ailesi her yıl yazı sahilde geçirir.
- Malibu is on the coast of Southern California.
- Malibu, Güney Kaliforniya sahilinde.
- Since I'm off duty today, let's go to the coast.
- Bugün görevden izinli olduğum için, sahile gidelim.
- This road extends to the coast.
- Bu yol sahile kadar uzanmaktadır.
Show More (28)
|
3 |
coast |
deniz kenarı |
n. |
|
- Paul's family spends the summer at the coast every year.
- Paul'un ailesi yaz mevsimini her yıl deniz kenarında geçiriyor.
Show More (-2)
|
4 |
coast |
sahil boyunca gitmek |
v. |
|
- Tom turned on cruise control and coasted for a while.
- Tom hız kontrolünü açtı ve bir süre sahil boyunca gitti.
Show More (-2)
|
5 |
coast |
deniz kıyısı |
n. |
|
- His cottage is on the coast.
- Kulübesi deniz kıyısında.
Show More (-2)
|