|
- We need to cooperate more closely to combat organised crime and international terrorism.
- Organize suçlar ve uluslararası terörizmle mücadele için daha yakın işbirliği yapmalıyız.
- I would ask you all to cooperate and to concentrate on the debate until the start of voting time.
- Hepinizden işbirliği yapmanızı ve oylama başlayana kadar tartışmaya konsantre olmanızı rica ediyorum.
- If they do not cooperate, they will have to face other means being used to make them do so.
- İşbirliği yapmazlarsa, işbirliği yapmalarını sağlamak için kullanılan başka araçlarla yüzleşmek zorunda kalacaklar.
- In parallel to that discussion, the supervisors must cooperate more actively than at present.
- Bu tartışmaya paralel olarak denetçiler şu anda olduğundan daha aktif bir şekilde işbirliği yapmalıdır.
- Of course, this Parliament is also going to cooperate in this task of contributing ideas.
- Elbette bu Parlamento da bu fikir katkısı görevinde işbirliği yapacaktır.
- Then coming up with practical ways of cooperating effectively in the Ainardi report.
- Daha sonra Ainardi raporunda etkili bir şekilde işbirliği yapmanın pratik yollarını bulduk.
- Our aim is to ensure that, with this new framework, we can cooperate efficiently with Parliament.
- Amacımız, bu yeni çerçeve ile Parlamento ile etkin bir şekilde işbirliği yapabilmemizi sağlamaktır.
- For these reasons, my group cannot be expected to cooperate.
- Bu sebeplerden dolayı grubumdan işbirliği yapması beklenemez.
- We want regulators to cooperate and they are increasingly doing so.
- Düzenleyicilerin işbirliği yapmasını istiyoruz ve onlar da bunu giderek daha fazla yapıyor.
- There are limits to our willingness to cooperate.
- İşbirliği yapma isteğimizin sınırları vardır.
- We must enable Europol to cooperate effectively with third countries.
- Europol'ün üçüncü ülkelerle etkin bir şekilde işbirliği yapmasını sağlamalıyız.
- But the Member States failed to cooperate.
- Ancak Üye Devletler işbirliği yapmadılar.
- We are cooperating via two channels.
- İki kanal üzerinden işbirliği yapıyoruz.
- It is not enough for officials to cooperate better across borders.
- Yetkililerin sınırlar ötesinde daha iyi işbirliği yapmaları yeterli değildir.
- It is cooperating in common foreign and security and defence policy.
- Ortak dış ve güvenlik ve savunma politikasında işbirliği yapıyor.
- All they can ever do is provide support and cooperate on projects.
- Yapabilecekleri tek şey destek sağlamak ve projelerde işbirliği yapmak.
- If the EU wishes to have influence, the EU Member States must cooperate.
- AB söz sahibi olmak istiyorsa, AB Üye Devletleri işbirliği yapmalıdır.
- It is not enough for officials to cooperate better across borders.
- Yetkililerin sınır ötesinde daha iyi işbirliği yapmaları yeterli değildir.
- We must be realistic about the hopes we awaken in the leaders of those countries with which we cooperate.
- İşbirliği yaptığımız ülkelerin liderlerinde uyandırdığımız umutlar konusunda gerçekçi olmalıyız.
- The second important point is Iraq's responsibility to cooperate actively with the inspectors.
- İkinci önemli nokta ise Irak'ın denetçilerle aktif işbirliği yapma sorumluluğudur.
- We wish to cooperate in the area of internal security.
- İç güvenlik alanında işbirliği yapmak istiyoruz.
- Those of us in the Danish People's Movement are unable to cooperate.
- Danimarka Halk Hareketi'nde yer alan bizler işbirliği yapamıyoruz.
- We must cooperate more effectively in Europol and Eurojust to combat terrorism.
- Terörizmle mücadele için Europol ve Eurojust ile daha etkin işbirliği yapmalıyız.
- It is more urgent than ever to cooperate on preventing the increasing violence on our motorways.
- Otoyollarımızda artan şiddeti önlemek için işbirliği yapmak her zamankinden daha acil bir durumdur.
- We therefore have a host of opportunities for cooperating under the existing rules.
- Bu nedenle, mevcut kurallar çerçevesinde işbirliği yapmak için birçok fırsatımız bulunmaktadır.
- That does not, however, prevent the Member States from cooperating and exchanging ideas in the social sphere.
- Ancak bu durum Üye Devletlerin sosyal alanda işbirliği yapmalarını ve fikir alışverişinde bulunmalarını engellemez.
- The Commission has offered to cooperate in the preparation of this international conference.
- Komisyon, bu uluslararası konferansın hazırlanmasında işbirliği yapmayı teklif etmiştir.
- Member States must also make an effort to cooperate.
- Üye Devletler de işbirliği yapmak için çaba sarf etmelidir.
- We are in agreement, and for that reason we should cooperate sensibly and effectively.
- Bu konuda hemfikiriz ve bu nedenle mantıklı ve etkin bir şekilde işbirliği yapmalıyız.
- We have more confidence in Eurojust, where prosecutors from the individual nations cooperate.
- Her bir ülkeden savcıların işbirliği yaptığı Eurojust'a daha fazla güveniyoruz.
- That would not, however, prevent the EU's Member States from cooperating and exchanging ideas in the social sphere.
- Ancak bu durum, AB Üye Devletlerinin sosyal alanda işbirliği yapmasını ve fikir alışverişinde bulunmasını engellemez.
- There are now many areas where the police have to cooperate.
- Artık polisin işbirliği yapması gereken pek çok alan var.
- Furthermore, there should never be any conflicts of competences; rather, we must work together and cooperate.
- Ayrıca, hiçbir zaman yetki çatışması olmamalı; aksine birlikte çalışmalı ve işbirliği yapmalıyız.
- International financial consortia and multinational businesses too must cooperate.
- Uluslararası finans konsorsiyumları ve çok uluslu işletmeler de işbirliği yapmalıdır.
- We also want to cooperate more with the third states that are active in the Mediterranean.
- Ayrıca Akdeniz'de aktif olan üçüncü dünya ülkeleriyle daha fazla işbirliği yapmak istiyoruz.
- We also want to cooperate more with the third states that are active in the Mediterranean.
- Ayrıca Akdeniz'de aktif olan üçüncü devletlerle daha fazla işbirliği yapmak istiyoruz.
- These discussions confirmed the Turkish side's willingness to cooperate on the proposals in the strategy.
- Bu görüşmeler, Türk tarafının stratejideki öneriler üzerinde işbirliği yapmaya istekli olduğunu teyit etti.
- Then coming up with practical ways of cooperating effectively in the Ainardi report.
- Ardından Ainardi raporunda etkili bir şekilde işbirliği yapmanın pratik yollarını bulmak geliyor.
- We support every conceivable peaceful step towards disarming Iraq and getting it to cooperate.
- Irak'ın silahsızlandırılması ve işbirliği yapması yönünde atılabilecek her türlü barışçıl adımı destekliyoruz.
- If any further work needs to be done, I am sure the Commission is very willing to cooperate.
- Daha fazla çalışma yapılması gerekiyorsa, eminim ki Komisyon işbirliği yapmaya çok isteklidir.
- Which Member States have already agreed to cooperate?
- Hangi Üye Devletler halihazırda işbirliği yapmayı kabul etmiştir?
- If they do not cooperate, they will have to face other means being used to make them do so.
- İşbirliği yapmazlarsa, bunu yapmalarını sağlamak için kullanılan diğer araçlarla yüzleşmek zorunda kalacaklar.
- This is why this mutual recognition is the ideal tool for cooperating in this sensitive area.
- İşte bu nedenle karşılıklı tanıma, bu hassas alanda işbirliği yapmak için ideal bir araçtır.
- We want regulators to cooperate and they are increasingly doing so.
- Düzenleyicilerin işbirliği yapmasını istiyoruz ve bunu giderek daha fazla yapıyorlar.
- I trust everyone will cooperate so these necessary measures are a success.
- Bu gerekli önlemlerin başarılı olması için herkesin işbirliği yapacağına inanıyorum.
- You ask me whether the European Union and the United States should cooperate.
- Bana Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin işbirliği yapıp yapmaması gerektiğini soruyorsunuz.
- Member States must also make an effort to cooperate.
- Üye Devletler işbirliği yapmak için de çaba göstermelidir.
- If any further work needs to be done, I am sure the Commission is very willing to cooperate.
- Eğer daha fazla çalışma yapılması gerekiyorsa, eminim ki Komisyon işbirliği yapmaya çok isteklidir.
- He enjoys cooperating and always works within the consensus.
- İşbirliği yapmaktan hoşlanıyor ve her zaman fikir birliği içinde çalışıyor.
- The national parliaments and the European Parliament have to cooperate, not compete with one other.
- Ulusal parlamentolar ve Avrupa Parlamentosu birbirleriyle rekabet etmek yerine işbirliği yapmalıdır.
- No doubt they will cooperate again in the future, if such closures happen.
- Gelecekte bu tür kapatmalar olursa yine işbirliği yapacaklarına şüphe yok.
- There is of course a need to be able to cooperate in taking such resolute action.
- Elbette bu tür kararlı adımların atılmasında işbirliği yapabilmeye ihtiyaç vardır.
- Indeed, attempts to achieve better regulation will only be successful when the European institutions cooperate.
- Gerçekten de daha iyi bir düzenlemeye ulaşma çabaları ancak Avrupa kurumları işbirliği yaptığında başarılı olacaktır.
- I suggest we forget our differences and try to cooperate.
- Farklılıklarımızı unutup işbirliği yapmamızı öneriyorum.
- I heard that you haven't been cooperating.
- Senin işbirliği yapmadığını duydum.
- We'll be happy to cooperate.
- İşbirliği yaptığımıza mutlu olacağız.
- I'm willing to cooperate.
- İşbirliği yapmaya hazırım.
- Tom refused to cooperate.
- Tom işbirliği yapmayı reddetti.
- We hope you'll cooperate.
- İşbirliği yapacağını umuyoruz.
- Aren't you going to cooperate?
- İşbirliği yapmayacak mısınız?
- We'll continue cooperating.
- İşbirliği yapmaya devam edeceğiz.
- My lawyer has advised me to cooperate.
- Avukatım bana işbirliği yapmamı tavsiye etti.
- Mary told us that she'd cooperate.
- Mary bize işbirliği yapacağını söyledi.
- Tom and Mary are cooperating.
- Tom ve Mary işbirliği yapıyorlar.
- I might be able to convince Tom to cooperate.
- Tom'u işbirliği yapmaya ikna edebilirim.
- We hope you'll cooperate.
- İşbirliği yapacağınızı umuyoruz.
- I heard that you haven't been cooperating.
- İşbirliği yapmadığını duydum.
- We'll be happy to cooperate.
- İşbirliği yapmaktan mutluluk duyarız.
- Sami decided to cooperate.
- Sami işbirliği yapmaya karar verdi.
- Are you going to cooperate?
- İşbirliği yapacak mısın?
- What made Tom decide to cooperate?
- Tom'a işbirliği yapmak için ne karar verdirdi.
- I wish everyone would cooperate.
- Keşke herkes işbirliği yapsa.
- Tom and Mary are cooperating.
- Tom ve Mary işbirliği yapıyor.
- We have to cooperate.
- İşbirliği yapmak zorundayız.
- The CEO's unwillingness to cooperate put us in a difficult position.
- CEO'nun işbirliği yapma konusundaki isteksizliği bizi zor duruma soktu.
- The CEO's unwillingness to cooperate put us in a difficult position.
- CEO'nun işbirliği yapma konusundaki isteksizliği bizi zor bir duruma soktu.
- Tom is cooperating, isn't he?
- Tom işbirliği yapıyor, değil mi?
- We want to cooperate and we will.
- İşbirliği yapmak istiyoruz ve yapacağız.
- Tom is cooperating.
- Tom işbirliği yapıyor.
- Tom isn't cooperating.
- Tom işbirliği yapmıyor.
- Tom decided to cooperate.
- Tom işbirliği yapmaya karar verdi.
- Aren't you going to cooperate?
- İşbirliği yapmayacak mısın?
- I'm willing to do the job if you cooperate.
- Eğer işbirliği yaparsan, işi yapmaya hazırım.
- We'll cooperate.
- İşbirliği yapacağız.
- The suspect refused to cooperate.
- Şüpheli işbirliği yapmayı reddetti.
- People achieve more when they cooperate.
- İnsanlar işbirliği yaptıklarında daha başarılı olurlar.
- Tom told us that he'd cooperate.
- Tom bize işbirliği yapacağını söyledi.
- You were wise to cooperate.
- İşbirliği yapmakla akıllılık ettiniz.
- They refused to cooperate.
- İşbirliği yapmayı reddettiler.
- I might be able to convince Tom to cooperate.
- Tom'u işbirliği yapması için ikna edebilirim.
- Tom wanted Mary to cooperate.
- Tom, Mary'nin işbirliği yapmasını istedi.
- Tom has been cooperating.
- Tom işbirliği yapıyor.
- The government and industry are cooperating to fight pollution.
- Hükümet ve endüstri çevre kirliliğiyle mücadele etmek için işbirliği yapıyor.
- The government and industry are cooperating to fight pollution.
- Hükümet ve endüstri kirlilikle mücadele etmek için işbirliği yapıyor.
- My lawyer has advised me to cooperate.
- Avukatım işbirliği yapmamı tavsiye etti.
- Tom will definitely cooperate.
- Tom kesinlikle işbirliği yapacaktır.
- Why aren't you cooperating?
- Neden işbirliği yapmıyorsun?
- Tom wasn't willing to cooperate.
- Tom işbirliği yapmaya istekli değildi.
- Tom wasn't cooperating.
- Tom işbirliği yapmıyordu.
- What made Tom decide to cooperate?
- Tom'un işbirliği yapmaya karar vermesine ne sebep oldu?
- Tom will cooperate.
- Tom işbirliği yapacak.
Show More (98)
|