|
- I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard.
- Tahtaya ne yazdıysa aynen defterime geçirdim.
- Tom closed his notebook.
- Tom defterini kapattı.
- I've used up three notebooks.
- Üç defter kullandım.
- Please show me your notebook.
- Lütfen bana defterinizi gösterin.
- What did you just write in your notebook?
- Az önce defterine ne yazdın?
- Tom tore a page out of his notebook.
- Tom defterinden bir sayfa yırttı.
- She wrote down something in her notebook.
- Defterine bir şeyler yazdı.
- Tom put away his notebook.
- Tom defterini kaldırdı.
- There was a blue notebook on the table.
- Masanın üzerinde mavi bir defter vardı.
- I've lost my notebook.
- Defterimi kaybettim.
- The notebooks should be put in a drawer.
- Defterler çekmeceye konmalı.
- Tom didn't write anything in his notebook.
- Tom defterine hiçbir şey yazmamış.
- Tom gave me a notebook with a blue cover.
- Tom bana mavi kapaklı bir defter verdi.
- Are these notebooks yours?
- Bu defterler senin mi?
- Tom got his notebook and pen ready.
- Tom defterini ve kalemini hazırladı.
- It was his notebook that was stolen.
- Çalınan onun defteriydi.
- He took out a notebook.
- Bir defter çıkardı.
- Do they sell notebooks at that store?
- O mağazada defter satıyorlar mı?
- Tom pulled out a notebook and pen.
- Tom bir defter ve bir kalem çıkardı.
- I have a notebook.
- Bir defterim var.
- I will give you a notebook.
- Sana bir defter vereceğim.
- These spiral-bound notebooks are really cheap.
- Bu spiralli defterler çok ucuz.
- What is this notebook for?
- Bu ne defteri?
- Tom wrote something in his notebook.
- Tom defterine bir şey yazdı.
- I lost my notebook.
- Defterimi kaybettim.
- I bought a new notebook and a couple of pencils.
- Yeni bir defter ve birkaç kurşun kalem aldım.
- Where's my notebook?
- Defterim nerede?
- I bought a new notebook and a couple of pencils.
- Yeni bir defter ve birkaç kurşun kalem satın aldım.
- Take out your notebooks.
- Defterlerinizi dışarı çıkarın!
- My notebook disappeared.
- Defterim kayboldu.
- Tom handed Mary a notebook.
- Tom Mary'ye bir defter uzattı.
- I've used up three notebooks.
- Üç defter bitirdim.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her bir ders için bir defter yerine tüm derslerim için üç halkalı bir dosya kullanıyorum.
- I can't find my notebook here; I must have put it elsewhere.
- Defterimi burada bulamıyorum; başka bir yere koymuş olmalıyım.
- What color is the notebook you're looking for?
- Aradığınız defter ne renk?
- I sat down and opened my notebook.
- Oturdum ve defterimi açtım.
- Here's my pink notebook.
- İşte benim pembe defterim.
- I left my notebook at home.
- Defterimi evde bıraktım.
- When I was a child, only children from wealthy families had ringed notebooks.
- Ben çocukken, sadece zengin ailelerin çocuklarının spiralli defterleri vardı.
- Tom drew a happy face on the cover of his notebook.
- Tom defterinin kapağına mutlu bir yüz çizdi.
- Tom pulled a small notebook from his pocket.
- Tom cebinden küçük bir defter çıkardı.
- The notebook is in the briefcase.
- Defter çantanın içinde.
- Tom tore out a couple of pages from his notebook.
- Tom defterinden birkaç sayfa yırttı.
- Pass me that notebook.
- Şu defteri bana ver.
- The notebook is lying on the table.
- Defter masanın üzerinde duruyor.
- These spiral-bound notebooks are really cheap.
- Bu spiralli defterler gerçekten ucuz.
- He pulled out a notebook.
- Bir defter çıkardı.
- There were important notes in that notebook.
- O defterde önemli notlar vardı.
- Copy what's on the blackboard into your notebook.
- Tahtadakileri defterinize kopyalayın.
- Mary wrote something in Tom's notebook while he was away from his desk.
- Mary, Tom masasından uzaktayken onun defterine bir şeyler yazdı.
- Give me the notebook.
- Defteri ver.
- He put down his thoughts in his notebook.
- Düşüncelerini defterine yazdı.
- Put away your books and notebooks.
- Kitaplarınızı ve defterlerinizi yerine koyun.
- Tom gave me his notebook full of his favorite recipes.
- Tom en sevdiği yemek tarifleriyle dolu defterini bana verdi.
- Tom wrote down something in his notebook.
- Tom defterine bir şeyler yazdı.
- The notebook cost two florins.
- Defter iki florine mal oldu.
- I didn't write anything in my notebook.
- Defterime hiçbir şey yazmadım.
- Tom slid the notebook under the couch.
- Tom defteri kanepenin altına kaydırdı.
- Is this your notebook?
- Bu senin defterin mi?
- I bought myself several spiral-bound notebooks.
- Kendime birkaç tane spiralli defter aldım.
- Copy this page in your notebook.
- Bu sayfayı defterinize kopyalayın.
- Tom took a notebook out of his bag.
- Tom çantasından bir defter çıkardı.
- I need to buy a new notebook.
- Yeni bir defter almam gerekiyor.
- Those notebooks are mine.
- O defterler benim.
- How long may I borrow this notebook?
- Bu defteri ne kadar süre ödünç alabilirim?
- Where did you put my notebook?
- Defterimi nereye koydun?
- It is a notebook.
- Bu bir defter.
- Whose is that notebook?
- Bu defter kimin?
- My notebook is pink.
- Benim defterim pembe.
- Tom put his notebook away.
- Tom defterini kaldırdı.
- I've been going through Tom's notebooks.
- Tom'un defterlerini gözden geçiriyorum.
- These notebooks aren't mine.
- Bu defterler benim değil.
- Tom jotted something in his notebook.
- Tom defterine bir şeyler not etti.
- I've used up three notebooks.
- Üç defter doldurdum.
- Tom wondered why Mary had written his name on the back cover of her notebook.
- Tom, Mary'nin defterinin arka kapağına neden kendi adını yazdığını merak etti.
- I'll lend you my notebook.
- Defterimi sana ödünç vereceğim.
- This is a green notebook.
- Bu yeşil bir defter.
- Tom closed his notebook and put it in his briefcase.
- Tom defterini kapatıp çantasına koydu.
- I need to buy a new notebook.
- Yeni bir defter almam lazım.
- Tom shouldn't have written his password on the inside cover of his notebook.
- Tom şifresini defterinin iç kapağına yazmamalıydı.
- Whose notebook is this?
- Bu kimin defteri?
- Tom scribbled down some details in his notebook.
- Tom defterine bazı ayrıntılar karaladı.
- Tom wrote something in his notebook.
- Tom defterine bir şey yazmış.
- Tom pulled out his notebook and pencil.
- Tom defterini ve kalemini çıkardı.
- He was busy copying his friend's notebook.
- Arkadaşının defterini kopyalamakla meşguldü.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom bütün defterlerine adını yazdı.
- The man is writing in the notebook.
- Adam deftere yazıyor.
- Tom threw his old notebooks away.
- Tom eski defterlerini attı.
- This is Tom's notebook.
- Bu, Tom'un defteri.
- Tom scribbled something in his notebook.
- Tom defterine bir şeyler karalamıştı.
- I've been going through Tom's notebooks.
- Tom'un defterlerini inceliyordum.
- She wrote down something in her notebook.
- Defterine bir şey yazdı.
- Tom took out his notebook and started writing.
- Tom defterini çıkardı ve yazmaya başladı.
- Tom jotted down something in his notebook.
- Tom defterine bir şeyler not etti.
- Tom shut his notebook.
- Tom defterini kapattı.
- He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on.
- Kalemler, defterler, sözlükler vesaire satın aldı.
- I bought myself several spiral-bound notebooks.
- Kendime birkaç spiral ciltli defter aldım.
- He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on.
- Kalemler, defterler, sözlükler ve benzeri şeyler aldı.
- Tom jotted down something in his notebook.
- Tom defterine bir şey not etti.
- There was a blue notebook on the table.
- Masada mavi bir defter vardı.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom tüm defterlerine adını yazdı.
- Tom pulled out a notebook and pen.
- Tom bir defter ve kalem çıkardı.
- Tom got his notebook and pen ready.
- Tom defter ve kalemini hazırladı.
- He wrote down her name in the notebook.
- Deftere onun adını yazdı.
- He took out a notebook.
- O bir defter çıkardı.
- Tom fanned himself with his notebook.
- Tom defteriyle kendini yelpazeledi.
- He put down his thoughts in his notebook.
- Düşüncelerini defterine geçirdi.
- Write these words in your notebook.
- Bu kelimeleri defterine yaz.
- Jim set out to write something in his notebook.
- Jim, defterine bir şeyler yazmaya koyuldu.
- Tom opened his notebook.
- Tom defterini açtı.
- Tom wrote his name on the cover of his notebook.
- Tom defterinin kapağına adını yazdı.
- I wrote my name on the cover of all my notebooks.
- Bütün defterlerimin kapağına adımı yazdım.
- The policeman wrote it down in his notebook.
- Polis, onu defterine not aldı.
- Would you write your name in my notebook?
- Adınızı defterime yazar mısınız?
- Whose notebook is this?
- Bu defter kimin?
- He took a notebook out.
- Bir defter çıkardı.
- While Tom was away from his desk, Mary drew a caricature of him on the cover of his notebook.
- Tom masasından uzaktayken Mary onun defterinin kapağında onun bir karikatürünü çizdi.
- Please leave the notebooks on the table as they are.
- Lütfen defterleri olduğu gibi masaya bırakın.
- In her notebook, she drew a copy of the picture that was in the book.
- Defterine, kitaptaki resmin bir kopyasını çizdi.
- Was the notebook blue?
- Defter mavi miydi?
- My notebook is pink.
- Defterim pembe.
- Take out your notebooks.
- Defterlerinizi çıkarın.
- Get out your notebooks.
- Defterlerinizi çıkarın.
- Get your notebook.
- Defterini al.
- Write these words in your notebook.
- Bu kelimeleri defterinize yazın.
- Pass me that notebook.
- Bana o defteri uzat.
- Take out your notebooks!
- Defterlerinizi çıkarın!
- How long may I borrow this notebook?
- Bu defteri ne kadar süreyle ödünç alabilirim?
- I lost my notebook today.
- Bugün defterimi kaybettim.
- He wrote down her name in the notebook.
- Deftere adını yazdı.
- Open your notebooks.
- Defterlerinizi açın.
- Copy what's on the blackboard into your notebook.
- Tahtada yazanları defterine geçir.
- I have a separate notebook for each class.
- Her ders için ayrı bir defterim var.
- Tom took out his notebook and wrote something in it.
- Tom defterini çıkardı ve içine bir şeyler yazdı.
- I brought a small notebook where I am going to write my observations.
- Gözlemlerimi yazacağım ufak bir defter getirdim.
- I have a separate notebook for each class.
- Her ders için ayrı defterim var.
- My notebook is in the desk.
- Defterim masada.
- Tom took out a notebook.
- Tom bir defter çıkardı.
- I forgot my notebook again.
- Yine defterimi unuttum.
- Tom tore a page out of his notebook.
- Tom defterinden bir yaprak yırttı.
- When I was a child, only children from wealthy families had ringed notebooks.
- Ben çocukken, sadece varlıklı ailelerin çocuklarının halkalı defterleri vardı.
- Give me the notebook.
- Bana defteri ver.
- Tom tore out a couple of pages from his notebook.
- Tom defterinden birkaç sayfa kopardı.
- Get out your notebooks and pens.
- Defterlerinizi ve kalemlerinizi çıkarın.
- Tom gave me his notebook full of his favorite recipes.
- Tom bana en sevdiği yemek tarifleriyle dolu defterini verdi.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
- Tom defterine Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- Tom got his notebook out.
- Tom defterini çıkardı.
- Tom gave Mary his notebook.
- Tom, Mary'e defterini verdi.
- I copied a passage from the book into my notebook.
- Kitaptan bir pasajı defterime kopyaladım.
- In her notebook, she drew a copy of the picture that was in the book.
- O, defterinde kitaptaki bir resmin kopyesini çizmişti.
- Tom wrote his name on his notebook.
- Tom defterine adını yazdı.
- Close your notebooks.
- Defterlerinizi kapatın.
- Tom bought a new notebook.
- Tom yeni bir defter aldı.
- Please leave the notebooks on the table as they are.
- Lütfen defterleri masaya olduğu gibi bırakın.
- Tom slid the notebook under the couch.
- Tom defteri kanepenin altına attı.
- Tom didn't write anything in his notebook.
- Tom defterine hiçbir şey yazmadı.
- I bought three notebooks.
- Üç defter aldım.
- Here is my pink notebook.
- İşte benim pembe defterim.
- Even notebooks can be recycled.
- Defterler bile geri dönüştürülebilir.
- Whose notebook is that?
- O kimin defteri?
- Tom handed Mary the green notebook.
- Tom, Mary'ye yeşil defteri uzattı.
- Those notebooks are mine.
- Bu defterler benim.
- I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard.
- Tahtaya ne yazdıysa defterime kopyaladım.
- Copy what's on the blackboard into your notebook.
- Tahtadakileri defterine geçir.
- What is this notebook for?
- Bu defter ne için?
- Put away your books and notebooks.
- Kitaplarınızı ve defterlerinizi kaldırın.
- I copied a passage from the book into my notebook.
- Kitaptan bir bölümü defterime kopyaladım.
- This is my notebook.
- Bu benim defterim.
- Tom wondered why Mary had written his name on the back cover of her notebook.
- Tom Mary'nin neden defterinin arka kapağına adını yazdığını merak ediyordu.
- Tom scribbled something in his notebook.
- Tom defterine bir şeyler karaladı.
- Get out your notebooks.
- Defterlerinizi dışarı çıkarın!
- Where did you hide my notebook?
- Defterimi nereye sakladın?
- While Tom was away from his desk, Mary drew a caricature of him on the cover of his notebook.
- Tom masasından uzaktayken Mary defterinin kapağına onun bir karikatürünü çizdi.
- I wanted to buy a notebook.
- Bir defter almak istiyordum.
- Copy this page in your notebook.
- Bu sayfayı defterine geçir.
- Jot it down in your notebook.
- Defterine not al.
Show More (173)
|
|
- That book will be placed at the exit of the Chamber tomorrow morning at 10.00 a.m.
- Bu defter yarın sabah saat 10.00'da Oda çıkışına yerleştirilecektir.
- The budget books for 2001 did indeed reveal a surplus of EUR 15 billion at year-end.
- 2001 yılı bütçe defterleri gerçekten de yıl sonunda 15 milyar Euro'luk bir fazla ortaya koymuştur.
- That is not his job, nor should it be; on the contrary, it is for him to keep the books properly.
- Bu onun işi değildir, olmamalıdır da; tam tersine, onun görevi defterleri düzgün tutmaktır.
- Maybe not, but check out her date book.
- Belki yoktur, ama randevu defterine bak.
- Sami found Layla's number in the phone book.
- Sami Leyla'nın numarasını telefon defterinde buldu.
- Tom hid the money he got from Mary in a book.
- Tom, Mary'den aldığı parayı bir deftere sakladı.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom küçük siyah defterine Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- Sign the guest book.
- Misafir defterini imzala.
- Let me have a look at that book of Tom's.
- Tom'un defterine bir bakayım.
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom küçük siyah defterine Mary'nin adını yazdı.
- I've been going over your books.
- Defterlerini gözden geçiriyordum.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını küçük siyah defterine yazdı.
- Close your books.
- Defterlerinizi kapatın.
- Tom signed the guest book.
- Tom misafir defterini imzaladı.
- Tom keeps the books.
- Tom defterleri tutuyor.
- Tom keeps the books.
- Tom defterleri tutar.
- No one uses phone books anymore.
- Kimse artık telefon defteri kullanmıyor.
Show More (14)
|
