Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Çeviri
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Çeviri
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
neighbourhood protection
intentive
mousing
kadar dikkatli
ermittlungen im nachbarschaftlichen umfeld/im tatortumfeld
çalışan yoksul
ilgili şirketler/firmalar
be careful
blue ground
çok dikkatli ve tam olarak
spookily
classy lady
mahalle kabadayısı
-de üstün gelmek
delicado de cutis
listen to me carefully
waifs and strays
eco alrededor de la tierra
büyük londra'da bir semt
ein sicherer stadtteil
çalışan yoksullar
dinlenme ile ilgili
kampana tornası
opera ile ilgili
fazla kıyafet giymeme
do way
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Geçmiş
Cümleler
"do way"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Genel
1
Genel
do way
f.
kenara koymak
2
Genel
do way
f.
kenara kaldırmak
3
Genel
do way
f.
ortadan kaldırmak
4
Genel
do way
f.
uzaklaştırmak
"do way"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 77 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Genel
1
Genel
the right way do (something)
i.
yol yöntem
2
Genel
the right way do (something)
i.
yol yordam
3
Genel
the right way to do (something)
i.
yol erkan
4
Genel
show someone the way to do something
f.
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek
5
Genel
find a way to (do something)
f.
çare aramak
6
Genel
do something in a haphazard way
f.
ezbere hareket etmek
7
Genel
do something the right way
f.
bir şeyi usulüne göre yapmak
8
Genel
look for a way to do something
f.
bir şeyin çaresine bakmak
9
Genel
do something the hard way
f.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak
10
Genel
find a way to do something
f.
bir şeye çare bulmak
11
Genel
look for a way to do
f.
çaresine bakmak
12
Genel
do something in a haphazard way
f.
ezbere iş görmek
13
Genel
find the way to do (something)
f.
yolunu bulmak
14
Genel
do in certain way
f.
belirli bir düzen içinde yapmak
Konuşma Dili
15
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek
16
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için zahmet etmek
17
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak
18
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için zahmete girmek
19
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak
20
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak
21
Konuşma Dili
do the hard way
f.
zor yoldan yapmak
22
Konuşma Dili
do the hard way
f.
meşakkatli yoldan yapmak
Deyim
23
Deyim
do something in a tricky way
f.
fırıldak çevirmek
24
Deyim
go out of your way to do something
f.
zahmete girmek
25
Deyim
go out of your way to do something
f.
başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak
26
Deyim
do something the easy way
f.
güzellikle halletmek
27
Deyim
do something the easy way
f.
kolay yoldan gitmek
28
Deyim
see your way clear to do (or doing) something
f.
(bir şey yapma) şansı bulmak
29
Deyim
see your way clear to do (or doing) something
f.
(bir şey yapma) fırsatı doğmak
30
Deyim
see your way clear to do (or doing) something
f.
(bir şey yapma) yolu açılmak
31
Deyim
see your way clear to do (or doing) something
f.
... (bir şey yapma) ihtimali olmak
32
Deyim
see your way clear to do (or doing) something
f.
... (bir şey yapma) şansını yakalamak
33
Deyim
do something in your own sweet time/way
f.
ne zaman/nasıl isterse yapmak
34
Deyim
do something in your own sweet time/way
f.
kendi istediği zaman/gibi yapmak
35
Deyim
do something in your own sweet time/way
f.
istediği zaman/şekilde yapmak
36
Deyim
do something in your own sweet time/way
f.
canı istediğinde/istediği gibi yapmak
37
Deyim
do something along the way
f.
bir şeyi yolda yapmak
38
Deyim
do something on the way
f.
bir şey sürecinde bir şey yapmak
39
Deyim
do something in a big way
f.
büyük çapta bir şey yapmak
40
Deyim
do something along the way
f.
bir şey esnasında bir şey yapmak
41
Deyim
do something in a big way
f.
büyük ölçüde bir şey yapmak
42
Deyim
do something on the way
f.
bir şeye devam ederken bir şey yapmak
43
Deyim
do something in a small way
f.
küçük ölçekli bir şey yapmak
44
Deyim
do something in a big way
f.
büyük ölçekli bir şey yapmak
45
Deyim
do something on the way
f.
bir şeyi yolda yapmak
46
Deyim
do something along the way
f.
bir şey yolunda giderken bir şey yapmak
47
Deyim
do something on the way
f.
bir şey esnasında bir şey yapmak
48
Deyim
do something along the way
f.
bir şeye devam ederken bir şey yapmak
49
Deyim
do something on the way
f.
bir şeyi yolda giderken yapmak
50
Deyim
do something in a small way
f.
küçük çapta bir şey yapmak
51
Deyim
do something in a small way
f.
küçük çaplı bir şey yapmak
52
Deyim
do something in a big way
f.
büyük çaplı bir şey yapmak
53
Deyim
do something on the way
f.
bir şey yolunda giderken bir şey yapmak
54
Deyim
do something along the way
f.
bir şeyi yolda giderken yapmak
55
Deyim
do something along the way
f.
bir şey sürecinde bir şey yapmak
56
Deyim
do something in a big way
f.
geniş çapta bir şey yapmak
57
Deyim
do something in a small way
f.
küçük ölçüde bir şey yapmak
58
Deyim
do something in a small way
f.
ufak çapta bir şey yapmak
59
Deyim
do/learn something the hard way
f.
bir şeyi meşakkatli yoldan yapmak/öğrenmek
60
Deyim
do/learn something the hard way
f.
bir şeyi zor yoldan yapmak/öğrenmek
61
Deyim
go out of the way to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak
62
Deyim
go out of the way to (do something)
f.
(başkalarını rahat ettirmek) için fazladan çaba harcamak
63
Deyim
open the way for somebody/something (to do something)
f.
(birine) fırsat sunmak
64
Deyim
open the way for somebody/something (to do something)
f.
(birinin) yolunu açmak
65
Deyim
open the way for somebody/something (to do something)
f.
(biri) için ortam hazırlamak
66
Deyim
do something the hard way
f.
sağ elle sol kulak (göstermek)
Konuşma
67
Konuşma
this is the only way to do something
expr.
ancak bu şekilde (olur)
68
Konuşma
do you know why you feel this way?
expr.
niçin böyle hissettiğinizi biliyor musunuz?
69
Konuşma
which way do you think north is?
expr.
sence kuzey ne taraf?
70
Konuşma
why do you think you're feeling this way?
expr.
böyle hissetmenin sebebinin ne olduğunu düşünüyorsun?
71
Konuşma
do you mean that in a good way?
expr.
bunu iyi anlamda mı söylüyorsun?
72
Konuşma
I will find a way to do it
expr.
bunu yapmanın bir yolunu bulacağım
73
Konuşma
do you really see the world this way?
expr.
dünyayı gerçekten böyle mi görüyorsun?
74
Konuşma
do you really see the world this way?
expr.
dünyayı gerçekten böyle mi görüyorsunuz?
75
Konuşma
do it this way
expr.
bunu bu yoldan yap
Bilgisayar
76
Bilgisayar
tmtowtdi (there's more than one way to do it)
expr.
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
77
Bilgisayar
timtowtdi (there is more than one way to do it)
expr.
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of do way
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy