dramatic - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
dramatic dramatik adj.
  • Bridget made a dramatic entrance into the hall.
  • Bridget salona dramatik bir giriş yaptı.
  • We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
  • O zamanlar böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.
  • In the political sphere, the year was marked by dramatic events in Turkish prisons.
  • Siyasi alanda ise yıla Türkiye'deki cezaevlerinde yaşanan dramatik olaylar damgasını vurdu.
Show More (53)
dramatic çarpıcı adj.
  • Columbia has many dramatic sceneries thanks to its mostly untouched nature.
  • Columbia, çoğunlukla el değmemiş doğası sayesinde birçok çarpıcı manzaraya sahiptir.
  • There has also been a very dramatic change in the mood of this House between now and twelve months ago.
  • Bu Meclis'in ruh halinde de on iki ay öncesine göre çok çarpıcı bir değişiklik oldu.
  • Since 1990, research and development expenditure in the US has grown at a dramatic rate.
  • ABD'de araştırma ve geliştirme harcamaları 1990'dan bu yana çarpıcı bir oranda artmıştır.
Show More (7)
dramatic belirgin adj.
  • The industrial revolution caused a dramatic change in people's daily lives.
  • Sanayi devrimi insanların günlük yaşamlarında belirgin bir değişime neden oldu.
Show More (-2)
dramatic tiyatro ile ilgili adj.
  • Today's lesson is about the dramatic texts by sixteenth-century playwrights.
  • Bugünkü dersimiz on altıncı yüzyıl oyun yazarlarının tiyatro metinleri hakkında.
Show More (-2)