drug - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
drug uyuşturucu n.
  • The government has taken some measures to prevent drug usage.
  • Hükümet uyuşturucu kullanımını önlemek için bazı tedbirler aldı.
  • Coffee is my drug; I can't get enough of it.
  • Kahve benim uyuşturucum gibi; ona doyamıyorum.
  • We still see the evils of warlordism, ethnic division and a flourishing drug trade.
  • Savaş ağalığının, etnik bölünmenin ve gelişen uyuşturucu ticaretinin kötülüklerini hala görüyoruz.
Show More (68)
drug ilaç n.
  • The group gathered to protest the drug prices.
  • Grup ilaç fiyatlarını protesto etmek için toplandı.
  • It is illegal to use performance-enhancing drugs in competitions.
  • Yarışmalarda performans artırıcı ilaçlar kullanmak yasa dışıdır.
  • This must, in my view, be accompanied by a reduction in the length of drug patents in poor countries.
  • Benim görüşüme göre buna, yoksul ülkelerdeki ilaç patentlerinin süresinin kısaltılması eşlik etmelidir.
Show More (45)
drug uyuşturmak v.
  • Fadil used a powerful sedative to drug Layla.
  • Fadıl, Leyla'yı uyuşturmak için güçlü bir sakinleştirici kullandı.
  • They kidnapped me, drugged me, and then brainwashed me.
  • Beni kaçırdılar, uyuşturdular ve sonra beynimi yıkadılar.
  • They kidnapped me, drugged me, and then brainwashed me.
  • Onlar beni kaçırdılar, uyuşturdular ve sonra beynimi yıkadılar.
Show More (2)
drug içkisine ilaç katmak v.
  • The woman drugged his husband's meal to make him sleep.
  • Kadın kocasını uyutmak için içkisine ilaç kattı.
  • Tom drugged Mary's drink.
  • Tom, Mary'nin içkisine ilaç kattı.
Show More (-1)
drug ilaç vermek v.
  • The officers drugged the lion that escaped from the cage.
  • Memurlar kafesten kaçan aslana ilaç verdiler.
Show More (-2)
drug ilaçla uyuşturmak v.
  • Layla drugged Sami.
  • Layla Sami'yi ilaçla uyuşturdu.
Show More (-2)
drug uyuşturucu madde n.
  • Winners don't use drugs.
  • Kazananlar uyuşturucu madde kullanmaz.
Show More (-2)