|
- I found it fascinating, but also frustrating.
- Bunu büyüleyici ama aynı zamanda sinir bozucu buldum.
- There are two aspects in this process which I find fascinating.
- Bu süreçte büyüleyici bulduğum iki husus var.
- Visiting Buenos Aires today, what you experience is a fascinating mini-Europe.
- Bugün Buenos Aires'i ziyaret ettiğinizde büyüleyici bir mini-Avrupa ile karşılaşıyorsunuz.
- It was a fascinating exercise.
- Büyüleyici bir çalışmaydı.
- Allow me to say a few words about Estonia, that fascinating little country on the Baltic.
- Baltık Denizi'ndeki o büyüleyici küçük ülke Estonya hakkında birkaç söz söylememe izin verin.
- We consider them dangerous because they are sexy, provocative and fascinating.
- Onları seksi, kışkırtıcı ve büyüleyici oldukları için tehlikeli buluyoruz.
- It was a fascinating exercise.
- Büyüleyici bir alıştırmaydı.
- This is a fascinating debate which I realise is not totally Community-related.
- Bu, tamamen Toplulukla ilgili olmadığının farkında olduğum büyüleyici bir tartışmadır.
- Check out the video for more fascinating facts.
- Daha fazla büyüleyici gerçek için videoya göz atın.
- The subject turned out to be fascinating.
- Konunun büyüleyici olduğu ortaya çıktı.
- That's fascinating.
- O büyüleyici.
- I think Australia is fascinating.
- Avustralya'nın büyüleyici olduğunu düşünüyorum..
- This biography is fascinating.
- Bu biyografi büyüleyici.
- This is an absolutely fascinating topic.
- Bu kesinlikle büyüleyici bir konu.
- It's a fascinating advertisement for summer resorts.
- Yazlık tatil köyleri için büyüleyici bir reklam.
- This is a fascinating biography.
- Bu büyüleyici bir biyografi.
- The idea that life similar to our own could exist on other planets, I find fascinating.
- Bizimkine benzer bir yaşamın başka gezegenlerde var olabileceği fikrini ben büyüleyici buluyorum.
- That must be fascinating.
- O büyüleyici olmalı.
- I'm reading a fascinating memoir.
- Büyüleyici bir anı yazısı okuyorum.
- It was fascinating.
- Büyüleyiciydi.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
- Öğrenmeyi etkili, ilginç ve büyüleyici hale getirmek istiyoruz.
- The history of the development of aviation is fascinating.
- Havacılığın gelişme tarihi büyüleyicidir.
- It was a fascinating story, and he told it well.
- Büyüleyici bir hikâyeydi ve onu çok iyi anlattı.
- That's a fascinating question.
- Büyüleyici bir soru.
- That's fascinating.
- Büyüleyici.
- I think it's fascinating.
- Bence büyüleyici.
- This is fascinating.
- Bu büyüleyici.
- It's actually kind of fascinating.
- Aslında büyüleyici bir şey.
- For me, history is a fascinating subject.
- Benim için tarih büyüleyici bir konu.
- The idea that life similar to our own could exist on other planets is fascinating to me.
- Kendi hayatımıza benzer bir hayatın başka gezegenlerde var olabileceği fikri benim için büyüleyici.
- I find that fascinating.
- Bunu büyüleyici buluyorum.
- I'm reading a fascinating memoir.
- Büyüleyici bir anı kitabı okuyorum.
- It was a fascinating story.
- Büyüleyici bir hikayeydi.
- The museum has a fascinating collection of Celtic artifacts.
- Müzede büyüleyici bir Kelt eserleri koleksiyonu var.
- I'm reading a fascinating autobiography.
- Büyüleyici bir otobiyografi okuyorum.
- You're fascinating.
- Sen büyüleyicisin.
- I find underwater photos fascinating.
- Sualtı fotoğraflarını büyüleyici buluyorum.
- I think it's fascinating.
- Sanırım o büyüleyici.
- It was fascinating.
- O büyüleyiciydi.
- He met many fascinating people in the course of his travels.
- Seyahatleri sırasında birçok büyüleyici insanla tanıştı.
- I'm reading a fascinating biography.
- Büyüleyici bir biyografi okuyorum.
- It's fascinating.
- Bu büyüleyici.
- That must be fascinating.
- Büyüleyici olmalı.
- I found the subject fascinating.
- Konuyu büyüleyici buldum.
- It's actually kind of fascinating.
- Aslında biraz büyüleyici.
- Tom is fascinating.
- Tom büyüleyicidir.
- People are fascinating and scary.
- İnsanlar büyüleyici ve korkutucu.
- Am I really that fascinating?
- Gerçekten o kadar büyüleyici miyim?
- This is an absolutely fascinating topic.
- Bu kesinlikle büyüleyici bir konudur.
- I think that would be fascinating.
- Bence bu büyüleyici olurdu.
- The museum has a fascinating collection of Celtic artifacts.
- Müze Kelt eserlerinden büyüleyici bir koleksiyona sahiptir.
- This book is fascinating.
- Bu kitap büyüleyici.
- I find underwater photos fascinating.
- Su altı fotoğraflarını büyüleyici buluyorum.
- This is a fascinating book.
- Bu büyüleyici bir kitap.
- I'm reading a fascinating book.
- Büyüleyici bir kitap okuyorum.
- That sounds fascinating.
- Kulağa büyüleyici geliyor.
- The history of the development of aviation is fascinating.
- Havacılığın gelişim tarihi büyüleyici.
- It's fascinating.
- Büyüleyici.
- Mary is fascinating and mysterious.
- Mary büyüleyici ve gizemli.
- We think Venice is a fascinating city.
- Venedik'in büyüleyici bir şehir olduğunu düşünüyoruz.
- People are fascinating and scary.
- İnsanlar büyüleyici ve korkutucudur.
- Tom found Mary fascinating.
- Tom, Mary'i büyüleyici buldu.
- Tom is fascinating.
- Tom büyüleyici.
- I think Australia is fascinating.
- Avustralya'nın büyüleyici olduğunu düşünüyorum.
- I find languages fascinating.
- Dilleri büyüleyici buluyorum.
- I found that fascinating.
- Onu büyüleyici buldum.
- Tom found Mary fascinating.
- Tom Mary'i büyüleyici buldu.
- This is a fascinating article.
- Bu büyüleyici bir makale.
- I found that fascinating.
- Bunu büyüleyici buldum.
Show More (66)
|