| 1 |
favorable |
olumlu |
adj. |
|
- His latest film is attracting favorable comments.
- Son filmi olumlu eleştiriler alıyor.
- He made a very favorable impression on my parents.
- Ailem üzerinde çok olumlu bir izlenim bıraktı.
- Less favorable results were found for a dose of 300 mg, suggesting that lemon balm has a dose-dependent effect.
- Melisa otunun doza bağlı bir etkisi olduğunu düşündüren 300 mg'lık bir doz için daha az olumlu sonuçlar bulunmuştur.
- He made a favorable impression on his bank manager.
- Banka müdürü üzerinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- His new book met with a favorable reception.
- Yeni kitabı olumlu tepkiler aldı.
- I have no idea what he has in mind, rejecting such a favorable proposal.
- Böyle olumlu bir teklifi reddederek aklında ne olduğunu bilmiyorum.
- A favorable review of your play will appear in the next issue.
- Gelecek sayıda, oyununuzla ilgili olumlu bir eleştiri yer alacak.
- His answer was favorable.
- Onun cevabı olumluydu.
- His answer was favorable.
- Cevabı olumluydu.
- His new book met with a favorable reception.
- Yeni kitabı olumlu karşılandı.
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
- Sizden olumlu bir cevap almayı dört gözle bekliyorum.
- His comments about the book were favorable.
- Kitap hakkındaki yorumları olumluydu.
- The prognosis does not look favorable.
- Hastalığın seyri olumlu görünmüyor.
- He made a favorable impression on his bank manager.
- O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- I availed myself of this favorable opportunity.
- Bu olumlu fırsattan yararlandım.
Show More (12)
|
| 2 |
favorable |
elverişli |
adj. |
|
- The weather was favorable for a barbecue party.
- Hava barbekü partisi için elverişliydi.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
- Hava elverişli olduğu sürece katılım iyi olacaktır.
- Our ship sailed by favorable wind.
- Gemimiz elverişli rüzgarla yol aldı.
- Your experience is favorable for your professional way of success.
- Tecrübeleriniz profesyonel basari yolunuz için elverisli.
- The weather seemed favorable for the test flight.
- Hava test uçuşu için elverişli görünüyordu.
Show More (2)
|
| 3 |
favorable |
uygun |
adj. |
|
- The weather seemed favorable for the test flight.
- Hava test uçuşu için uygun görünüyordu.
- I availed myself of this favorable opportunity.
- Bu uygun fırsattan yararlandım.
- Your experience is favorable for your professional way of success.
- Deneyiminiz profesyonel başarı yolunuz için uygundur.
- Our ship sailed by favorable wind.
- Gemimiz uygun rüzgarla denize açıldı.
- The prognosis does not look favorable.
- Prognoz uygun görünmüyor.
Show More (2)
|
| 4 |
favorable |
iyi |
adj. |
|
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
- Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- The prognosis does not look favorable.
- Prognoz iyi görünmüyor.
Show More (-1)
|
| 5 |
favorable |
avantajlı |
adj. |
|
- The other supplier is offering us more favorable terms.
- Diğer tedarikçi bize daha avantajlı koşullar sunuyor.
Show More (-2)
|
| 6 |
favorable |
tatminkar |
adj. |
|
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
- Sizden tatminkar bir yanıt almayı dört gözle bekliyorum.
Show More (-2)
|
