|
- I found fifty dollars in my pocket.
- Cebimde elli dolar buldum.
- Life expectancy has almost doubled in the last fifty years, which has created a completely different world.
- Ortalama yaşam süresi son elli yılda neredeyse iki katına çıktı ve bu da tamamen farklı bir dünya yarattı.
- Two hundred and fifty million children are regarded by their parents as an investment in their whole family's survival.
- İki yüz elli milyon çocuk, ebeveynleri tarafından tüm ailenin hayatta kalması için bir yatırım olarak görülüyor.
- What is our model for the Union for the next fifty years?
- Önümüzdeki elli yıl için Birlik için modelimiz nedir?
- We must continue to strive as we have for over fifty years.
- Elli yılı aşkın süredir olduğu gibi çabalamaya devam etmeliyiz.
- Peace, democracy and prosperity are as important today as they were fifty years ago.
- Barış, demokrasi ve refah elli yıl önce olduğu kadar bugün de önemlidir.
- Never in the last fifty years has it been easy to understand, and today it has become incomprehensible.
- Son elli yılda hiçbir zaman anlaşılması kolay olmadı ve bugün anlaşılmaz hale geldi.
- Fifty years later, here we are again.
- Elli yıl sonra, işte yine buradayız.
- The Treaty establishing the European Coal and Steel Community was signed in 1952, and was to run for fifty years.
- Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu kuran Antlaşma 1952 yılında imzalandı ve elli yıl boyunca yürürlükte kalacaktı.
- We also know, however, that it is difficult to find a hotel for fifty visitors.
- Bununla birlikte elli ziyaretçi için otel bulmanın zor olduğunu da biliyoruz.
- It was here, fifty years ago, that a European Parliament met for the first time.
- Elli yıl önce bir Avrupa Parlamentosu ilk kez burada toplanmıştı.
- Fifty years had to pass before we could give the correct response.
- Doğru yanıtı verebilmemiz için elli yıl geçmesi gerekti.
- Papas and Mamas in Europe in their fifties and sixties own and manage their businesses traditionally.
- Avrupa'da ellili ve altmışlı yaşlardaki babalar ve anneler işlerini geleneksel olarak yürütüyorlar.
- Fifty years on, all I can see is their foresight.
- Elli yıl sonra tek görebildiğim onların öngörüsü.
- In addition, and more importantly, more than fifty NGOs were consulted.
- Buna ek olarak ve daha da önemlisi, elliden fazla STK'ya danışılmıştır.
- We must continue to strive as we have for over fifty years.
- Elli yılı aşkın bir süredir olduğu gibi çabalamaya devam etmeliyiz.
- One hundred and fifty Ugandan shillings are what a grower gets for a kilo of the coffee he grows.
- Bir üreticinin yetiştirdiği kahvenin bir kilosu için aldığı para yüz elli Uganda şilinidir.
- Life expectancy has almost doubled in the last fifty years, which has created a completely different world.
- Ortalama yaşam süresi son elli yılda neredeyse iki katına çıkmış ve bu da tamamen farklı bir dünya yaratmıştır.
- You have all read them; there are fifty of them in total.
- Hepiniz bunları okudunuz; toplamda elli tane var.
- This is necessary so that we may have some chance of meeting our energy requirements in fifty years' time.
- Elli yıl sonra enerji ihtiyacımızı karşılama şansımızın olabilmesi için bu gereklidir.
- Fifty years had to pass before we could give the right response.
- Doğru cevabı verebilmemiz için elli yıl geçmesi gerekti.
- There are fifty members in this club.
- Bu kulüpte elli üye var.
- Four more are needed to make fifty.
- Elli yapmak için dört kişi daha lazım.
- Japan is very different from what it was fifty years ago.
- Japonya elli yıl önce olduğundan çok farklı.
- This book has been translated into more than fifty languages.
- Bu kitap elliden fazla dile çevrildi.
- Do not expose to temperatures above fifty centigrade.
- Elli santigratın üzerindeki sıcaklıklara maruz bırakmayın.
- This watch band costs around fifty thousand yen.
- Bu saat kayışının fiyatı elli bin yen civarı.
- As many as fifty students gathered to hear his lecture.
- Elli kadar öğrenci onun dersini dinlemek için toplandı.
- I guess our teacher is over fifty years old.
- Tahminimce bizim öğretmen elli yaşın üzerinde.
- It has been said that a man at ten is an animal, at twenty a lunatic, at thirty a failure, at forty a fraud, and at fifty a criminal.
- Bir insanın on yaşında bir hayvan, yirmi yaşında bir deli, otuz yaşında bir başarısızlık, kırk yaşında bir sahtekâr ve elli yaşında bir suçlu olduğu söylenir.
- She had about a hundred and fifty dollars in cash.
- Yaklaşık yüz elli dolar nakit parası vardı.
- The city is fifty miles above London.
- Şehir, Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- It was less than fifty dollars.
- Elli dolardan daha azdı.
- I'd rather die now than vegetate for fifty more years.
- Elli yıl daha bitkisel hayatta kalmaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.
- Why do the five yen coin and the fifty yen coin have holes in the center?
- Neden beş yenlik ve elli yenlik madeni paraların ortasında delikler var?
- I rode fifty miles that day.
- Ben o gün elli mil sürdüm.
- Fifty times as big as any other.
- Diğerlerinden elli kat daha büyük.
- He developed his talent for painting after fifty.
- O ellisinden sonra resim yapma yeteneğini geliştirdi.
- Emet's about fifty now.
- Emet şimdi yaklaşık elli yaşında.
- He was a man who was about fifty years of age.
- Elli yaşlarında bir adamdı.
- I only have fifty meters of rope.
- Sadece elli metre ipim var.
- The club has more than fifty members.
- Kulübün elliden fazla üyesi var.
- Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebilir.
- As many as fifty students gathered to hear his lecture.
- Onun dersini dinlemek için elli kadar çok öğrenci toplandı.
- You only gave me fifty cents.
- Sen bana sadece elli sent verdin.
- The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
- Japon halkının kişi başına pirinç tüketimi elli yıl öncekinin yarısı kadar.
- It's not that easy to learn a new language after fifty.
- Elli yaşından sonra yeni bir dil öğrenmek o kadar kolay değil.
- There were more than fifty girls at the party.
- Partide elliden fazla kız vardı.
- Fifty brave knights were ready for the great battle.
- Elli cesur şövalye, büyük savaş için hazırdılar.
- The river is fifty yards across.
- Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.
- I would like to borrow fifty dollars from you.
- Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
- I offered him fifty pence and he accepted.
- Ona elli peni teklif ettim ve o kabul etti.
- I guess our teacher is over fifty years old.
- Sanırım öğretmenimiz elli yaşının üzerinde.
- Two hundred fifty kilograms is an extraordinary weight even for a sumo wrestler.
- İki yüz elli kilo, bir sumo güreşçisi için bile olağanüstü bir ağırlıktır.
- Last year, I saw at least fifty films.
- Geçen yıl en az elli film izledim.
- Mary seems older than fifty.
- Mary ellisinden daha yaşlı görünüyor.
- The temperature is virtually fifty degrees below zero.
- Sıcaklık neredeyse sıfırın altında elli derece.
- A caravan of fifty camels slowly made its way through the desert.
- Elli develi bir kervan, çölde yavaş yavaş ilerliyordu.
- This watch band costs around fifty thousand yen.
- Bu saatin kordonu yaklaşık elli bin yen.
- I'd rather die now than vegetate for fifty more years.
- Elli yıl daha ot gibi yaşamaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.
- Our school is fifty years old.
- Bizim okulumuz elli yaşında.
- Last year, I saw at least fifty movies.
- Geçen yıl en az elli film izledim.
- The doctor examined over fifty patients that day.
- Doktor, o gün, elliden fazla hastayı muayene etti.
- Tom makes about fifty phone calls a day.
- Tom bir günde yaklaşık elli telefon konuşması yapar.
- The club has over fifty members.
- Kulübün elliden fazla üyesi var.
- The man controlled the country for fifty years.
- Adam, elli yıl ülkeyi yönetti.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Maraton yarışına yüz elli kişi katıldı.
- A hundred and fifty people took part in a marathon.
- Yüz elli kişi maratona katıldı.
- One hundred and fifty thousand couples are expected to get married in Shanghai in 2006.
- Şanghay'da 2006 yılında yüz elli bin çiftin evlenmesi beklenmektedir.
- And the waters prevailed upon the earth a hundred and fifty days.
- Sular yüz elli gün yeryüzünü kapladı.
- The phone rings approximately fifty times an hour.
- Telefo saatte yaklaşık elli kez çalıyor.
- There are fifty families in this village.
- Bu köyde elli aile var.
- He said he was already more than fifty years old, fifty five, to be precise.
- Zaten elli yaşından fazla olduğunu söyledi, tam olarak elli beş.
- He was a man who was about fifty years of age.
- O yaklaşık elli yaşında bir adamdı.
- Mary seems older than fifty.
- Mary elli yaşından büyük gözüküyor.
- Each exercise should be performed fifty times.
- Her egzersiz elli kez yapılmalı.
- I don't know how things were a hundred or fifty years ago.
- Yüz ya da elli yıl önce işler nasıldı bilmiyorum.
- Such things as television and computers could not have been dreamt of fifty years ago.
- Televizyon ve bilgisayar gibi şeyler elli yıl önce hayal bile edilemezdi.
- The Russians copy the French ways, but always fifty years later.
- Ruslar Fransız yöntemlerini taklit ediyor, ama hep elli yıl sonra.
- Last year, I saw at least fifty films.
- Geçen yıl en az elli film seyrettim.
- Could you lend them fifty euros?
- Onlara elli avro borç verebilir misiniz?
- Tom put fifty dollars on an odds-on favourite.
- Tom bir favoriye elli dolar yatırdı.
- There were fifty passengers on board the bus.
- Otobüste elli tane yolcu vardı.
- Only fifty people came.
- Sadece elli kişi geldi.
- My father finally learned to drive when he was fifty.
- Babam nihayet elli yaşındayken araba kullanmayı öğrendi.
- She will pay up to fifty dollars.
- O en fazla elli dolar ödeyecek.
- Fifty families live in this tiny village.
- Bu küçük köyde elli aile yaşamaktadır.
- The hotel can accommodate fifty guests.
- Otel, elli misafir ağırlayabilir.
- Four hundred fifty black pilots were in the group.
- Dört yüz elli siyah pilot gruptaydı.
- Tom did fifty sit-ups.
- Tom elli mekik çekti.
- This room is capable of holding fifty persons.
- Bu oda elli kişi alabilecek kapasitede.
- A lot has changed in the past fifty years.
- Son elli yılda çok şey değişti.
- Japan is very different from what it was fifty years ago.
- Japonya elli yıl önceki halinden çok farklıdır.
- Jack was tired from having walked fifty miles.
- Jack, elli mil yürümekten dolayı yorgundu.
- There are fifty states in America.
- Amerika'da elli eyalet var.
- The aircraft cabin holds two hundred and fifty people.
- Uçak kabini iki yüz elli kişi alıyor.
- One hundred and fifty thousand couples are expected to get married in Shanghai in 2006.
- Şanghay'da 2006 yılında yüz elli bin çiftin evlenmesi bekleniyor.
- Fifty times as big as any other.
- En yakın rakibinden elli kat daha büyük.
- Two hundred fifty kilograms is an extraordinary weight even for a sumo wrestler.
- İki yüz elli kilogram bir sumo güreşçisi için bile olağanüstü bir ağırlıktır.
- There were fifty passengers in the bus.
- Otobüste elli yolcu vardı.
- This bus can hold fifty people.
- Bu otobüs elli kişi alabilir.
- I would like to borrow fifty dollars from you.
- Sizden elli dolar borç almak istiyorum.
- I paid about fifty dollars.
- Yaklaşık elli dolar ödedim.
- I spent fifty dollars to get my dog spayed.
- Köpeğimi kısırlaştırmak için elli dolar harcadım.
- He must be over fifty.
- Ellinin üzerinde olmalı.
- A caravan of fifty camels slowly made its way through the desert.
- Elli develik bir kervan çölde yavaş yavaş ilerliyordu.
- I offered him fifty pence and he accepted.
- Ona elli peni teklif ettim, o da kabul etti.
- Jack was tired from having walked fifty miles.
- Jack, elli mil yürüdüğü için yorgundu.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- You gave me only fifty cents.
- Sen bana sadece elli sent verdin.
- It was less than fifty dollars.
- O, elli dolardan daha azdı.
- Fifty families live in this tiny village.
- Bu küçük köyde elli aile yaşıyor.
- He stiffed me for fifty bucks.
- O beni elli dolar kazıkladı.
- He sold his house for a hundred fifty thousand euro.
- Evini yüz elli bin avroya sattı.
- Tom bet me fifty dollars that he could eat more hot dogs than I could.
- Tom benden daha fazla sosisli yiyebileceğine dair benimle elli dolara iddiaya girdi.
- Every year, a hundred and fifty thousand tourists come to this island to enjoy the impressive scenery and the wonderful beaches.
- Her yıl, yüz elli bin turist etkileyici manzara ve harika plajlardan zevk almak için bu adaya gelir.
- I rode fifty miles that day.
- O gün elli mil sürdüm.
- There are fifty stars on the American flag.
- Amerikan bayrağında elli yıldız var.
- This bus can carry fifty passengers.
- Bu otobüs elli yolcu taşıyabilir.
- He contributed fifty dollars to the project.
- Projeye elli dolar katkıda bulundu.
- My father is already more than fifty years old.
- Babam zaten elli yaşından fazla.
- You gave me only fifty cents.
- Bana sadece elli sent verdin.
- He sold his house for a hundred fifty thousand euro.
- O, evini yüz elli bin avroya sattı.
- She will pay up to fifty dollars.
- Elli dolara kadar ödeyecek.
- You gave me only fifty cents.
- Sen bana yalnızca elli sent verdin.
- The hotel can accommodate fifty guests.
- Otel elli konuk ağırlayabilir.
- But in the last fifty years the temperature increased one and a half degrees.
- Ama son elli yılda sıcaklık bir buçuk derece arttı.
- I don't know how things were a hundred or fifty years ago.
- İşlerin yüz ya da elli yıl önce nasıl olduğunu bilmiyorum.
- Fifty brave knights were ready for the great battle.
- Elli cesur şövalye büyük savaşa hazırdı.
- I spent fifty dollars to get my dog neutered.
- Köpeğimi kısırlaştırmak için elli dolar harcadım.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
- Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- About one hundred and fifty dollars altogether.
- Toplamda yaklaşık yüz elli dolar.
- There are fifty states in America.
- Amerika'da elli eyalet vardır.
- There were barely fifty people there.
- Orada ancak elli kişi vardı.
- No fewer than fifty thousand people visited there.
- Orayı en az elli bin kişi ziyaret etti.
- This earthquake took a hundred and fifty lives, as well.
- Bu deprem de yüz elli can aldı.
- He had fifty dollars.
- Elli doları vardı.
- My father is fifty years old.
- Babam elli yaşında.
- We live in house number fifty, next to the market.
- Elli numaralı evde oturuyoruz, marketin yanında.
- The bus takes fifty people.
- Otobüs elli kişi alır.
- This is the hottest summer we have had in fifty years.
- Bu, son elli yıldır yaşadığımız en sıcak yaz.
- The city is fifty miles above London.
- Şehir, Londra'dan elli mil yukarıda.
- He developed his talent for painting after fifty.
- Elliden sonra resim yapma yeteneğini geliştirdi.
- In this school, a period is fifty minutes long.
- Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.
- And the waters prevailed upon the earth a hundred and fifty days.
- Sular yeryüzünde yüz elli gün hüküm sürdü.
- There are fifty states in the union.
- Birlikte elli devlet var.
- It's fifty kilometers to Paris.
- Paris'e elli kilometre var.
- Fifty families live in this tiny village.
- Bu küçücük köyde elli tane aile yaşar.
- The baby is one-hundred and fifty centimeters tall.
- Bebek yüz elli santimetre boyunda.
- Every year, a hundred and fifty thousand tourists come to this island to enjoy the impressive scenery and the wonderful beaches.
- Her yıl yüz elli bin turist etkileyici manzaranın ve harika plajların tadını çıkarmak için bu adaya geliyor.
- This watch costs around fifty thousand yen.
- Bu saatin fiyatı elli bin yen civarında.
- The doctor examined over fifty patients that day.
- Doktor, o gün, ellinin üzerinde hastayı muayene etti.
- No fewer than fifty thousand people visited there.
- En az elli bin kişi orayı ziyaret etti.
- The city is fifty miles above London.
- Şehir, Londra'nın elli mil yukarısındadır.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
- O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki yapıyordu.
- Fifty families live in this tiny village.
- Bu küçücük köyde elli aile yaşıyor.
- This shirt costs more than fifty dollars.
- Bu gömlek elli dolardan daha fazlaya mal olur.
- He had fifty dollars.
- Onun elli doları vardı.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
- Dan'in cesedi bir kuyuda elli bıçak yarasıyla bulundu.
- It's fifty kilometers to Paris.
- Paris'e elli kilometre uzakta bulunuyor.
- There were fifty persons in all.
- Toplam olarak elli kişi vardı.
- The bill amounts to fifty dollars.
- Fatura elli dolar tutuyor.
- Our school is fifty years old.
- Okulumuz elli yıllıktır.
- Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebiliyor.
- My father finally learned to drive when he was fifty.
- Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.
- Tom makes about fifty phone calls a day.
- Tom günde yaklaşık elli telefon görüşmesi yapıyor.
- There were fifty passengers on board the bus.
- Otobüste elli yolcu vardı.
- There were fifty passengers on the plane.
- Uçakta elli yolcu vardı.
- That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
- O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski yapıyordu.
- This room is capable of holding fifty persons.
- Bu oda elli kişi alabilecek kapasitededir.
- There are fifty members in this club.
- Bu kulüpte elli üye bulunmaktadır.
- He said he was already more than fifty years old, fifty five, to be precise.
- O çoktan elli yaşından daha fazla olduğunu, tam olarak elli beş olduğunu söyledi.
- The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
- Japon toplumunda kişi başına düşen pirinç tüketimi elli yıl önceki miktarın yaklaşık yarısı kadardır.
- He must be over fifty.
- O, elli yaşın üzerinde olmalı.
- There were fifty entries for the race.
- Yarışta elli tane katılımcı vardı.
- He has, say, fifty thousand yen.
- Diyelim ki, elli bin yeni var.
- Sami is now fifty years old.
- Sami artık elli yaşında.
- There were fifty persons in all.
- Toplamda elli kişi vardı.
- Each exercise should be performed fifty times.
- Her bir egzersiz elli defa yapılmalı.
- There are fifty states in the United States.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde elli eyalet vardır.
- He bought a bicycle for fifty thousand yen.
- Elli bin yen'e bir bisiklet aldı.
Show More (178)
|