fortunate - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
fortunate şanslı adj.
  • I am fortunate to live in one of the most beautiful places in the Union, namely West Cork in Ireland.
  • Avrupa Birliği'nin en güzel yerlerinden birinde, İrlanda'nın West Cork bölgesinde yaşadığım için şanslıyım.
  • If the reverse is true, of course, you are extremely fortunate.
  • Bunun tersi doğruysa, elbette son derece şanslısınız demektir.
  • We are thus fortunate, especially in the medical sphere, to have PVC.
  • Bu nedenle, özellikle tıp alanında PVC'ye sahip olduğumuz için şanslıyız.
Show More (95)
fortunate talihli adj.
  • This issue acquires further significance when we now consider the fortunate decision from Copenhagen.
  • Kopenhag'dan çıkan talihli kararı göz önünde bulundurduğumuzda bu konu daha da önem kazanmaktadır.
Show More (-2)
fortunate kısmetli adj.
  • We've been very fortunate.
  • Çok kısmetliyiz.
Show More (-2)