frozen - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
frozen donmuş adj.
  • As we speak it is frozen over, which illustrates how problematic the natural conditions are there.
  • Biz konuşurken donmuş durumda, bu da oradaki doğal koşulların ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor.
  • Physical materials are nice, but frozen; they're dead.
  • Fiziksel materyaller güzel ama donmuş durumda; onlar ölü.
  • Physical materials are nice, but frozen; they're dead.
  • Fiziksel materyaller güzel ama donmuş durumdalar; ölmüşler.
Show More (44)
frozen dondurulmuş adj., expr.
  • Exports have trebled in the past three years with frozen yellowfin tuna being the largest single item.
  • Dondurulmuş sarı yüzgeçli orkinosun en büyük tek kalem olduğu ihracat son üç yılda üç katına çıkmıştır.
  • It is awkward in that all economic or financial mechanisms are effectively frozen.
  • Tüm ekonomik veya finansal mekanizmaların etkin bir şekilde dondurulmuş olması açısından gariptir.
  • I always buy fresh vegetables instead of frozen ones.
  • Ben her zaman dondurulmuş olanların yerine taze sebzeler alırım.
Show More (2)