1 |
hidden |
gizli |
adj. |
|
- There are so many powerful but hidden forces at work!
- İş başında çok güçlü ama gizli güçler var!
- Discrimination against untouchables is, according to them, a hidden form of apartheid.
- Dokunulmazlara karşı ayrımcılık onlara göre apartheidın gizli bir biçimidir.
- National marking often acts as a hidden barrier to trade.
- Ulusal markalama çoğu zaman ticaretin önünde gizli bir engel teşkil eder.
- National marking often acts as a hidden barrier to trade.
- Ulusal markalama çoğu zaman ticaretin önünde gizli bir engel teşkil etmektedir.
- Such statements at least clarify the hidden intentions of the text.
- Bu tür ifadeler en azından metnin gizli niyetlerini açıklığa kavuşturmaktadır.
- We do not have a hidden agenda in this matter.
- Bu konuda gizli bir gündemimiz yok.
- Europe must play its part with no hidden agenda.
- Avrupa gizli bir gündem olmaksızın üzerine düşeni yapmalıdır.
- Discrimination against untouchables is, according to them, a hidden form of apartheid.
- Onlara göre dokunulmazlara karşı ayrımcılık, apartheid'ın gizli bir biçimidir.
- That is, as it were, the hidden face of the draft Constitution.
- Bu, deyim yerindeyse, Anayasa taslağının gizli yüzüdür.
- We must avoid hidden subsidies for European political parties at all costs.
- Her ne pahasına olursa olsun Avrupa siyasi partilerine gizli sübvansiyonlardan kaçınmalıyız.
- This constitutes a hidden trade barrier.
- Bu da ticaretin önünde gizli bir engel teşkil etmektedir.
- There is also the Europe of the regions which remains hidden away.
- Bir de gizli kalmış bölgelerin Avrupa'sı var.
- It's hidden under the bed.
- O, yatağın altında gizli.
- Tom followed Mary with a hidden camera.
- Tom, Mary'yi gizli bir kamerayla takip etti.
- Where is it hidden?
- Nerede gizli?
- Tom has a hidden agenda.
- Tom'un gizli bir gündemi var.
- She says there is a hidden treasure here.
- Burada gizli bir hazine olduğunu söylüyor.
- My jacket has a secret pocket where I can hide money or other valuables.
- Ceketimde para veya diğer değerli eşyalarımı saklayabileceğim gizli bir cep var.
- Tom pried up the floorboards looking for the hidden gold coins.
- Tom gizli altın paraları bulmak için döşeme tahtalarını söktü.
- Mary's house lay hidden in a small wood.
- Mary'nin evi küçük bir ormanın içinde gizlidir.
- Is the file hidden?
- Dosya gizli midir?
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom Mary'nin arabasına zorla girdi ve sürücü koltuğunun altında gizli olan şeyi çaldı.
- There's a hidden door in the library.
- Kütüphanede gizli bir kapı var.
- Tom and Mary kept their relationship hidden from their parents.
- Tom ve Mary ilişkilerini ailelerinden gizli tuttular.
- I think that Mary has some hidden superpowers.
- Bence Mary'nin de bazı gizli süper güçleri var.
- The swimming pool is hidden under the floor.
- Yüzme havuzu zeminin altında gizlidir.
- It's hidden somewhere in the forest.
- Ormanda bir yerde gizli.
- Tom has hidden superpowers.
- Tom'un gizli süper güçleri var.
- There are no hidden service charges.
- Gizli servis ücreti yok.
- I know there are hidden fees.
- Gizli ücretler olduğunu biliyorum.
- Is the file hidden?
- Dosya gizli mi?
- Tom has a hidden agenda.
- Tom'un gizli bir ajandası var.
- Civilization has flourished for hundreds of years in this hidden land.
- Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.
- Are there any hidden fees?
- Gizli ücretler var mı?
- I think that Mary has some hidden superpowers.
- Mary'nin bazı gizli süper güçleri olduğunu düşünüyorum.
- Aliens prevented a major war on Earth by hidden manipulation.
- Uzaylılar gizli bir manipülasyonla Dünya'da büyük bir savaşı önlediler.
- I have a spare key to my house hidden outside.
- Evimin dışarıda gizli bir yedek anahtarı var.
- He kept it hidden from me.
- O bunu benden gizli tuttu.
- Sami realized it wasn't easy to tame his hidden desires.
- Sami gizli arzularını dizginlemenin kolay olmadığını fark etti.
Show More (36)
|
2 |
hidden |
saklı |
adj. |
|
- We have massive amounts of asbestos hidden in our workplaces, homes, schools and hospitals.
- İşyerlerimizde, evlerimizde, okullarımızda ve hastanelerimizde saklı büyük miktarlarda asbest bulunmaktadır.
- We have massive amounts of asbestos hidden in our workplaces, homes, schools and hospitals.
- İşyerlerimizde, evlerimizde, okullarımızda ve hastanelerimizde saklı büyük miktarda asbest var.
- Tom knew what was hidden in the cave.
- Tom mağarada neyin saklı olduğunu biliyordu.
- There's a secret song hidden on this album.
- Bu albümde saklı gizemli şarkı var.
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom, Mary'nin arabasına girdi ve şoför koltuğunun altında saklı olan şeyi çaldı.
- It is rumored there are treasures hidden there.
- Orada saklı hazineler olduğu söyleniyor.
- You must stay hidden.
- Saklı kalmalısın.
- It isn't known where the treasures were hidden.
- Hazinelerin nerede saklı olduğu bilinmemektedir.
- The treasure is believed to lie hidden somewhere in the mountain.
- Hazinenin dağda bir yerde saklı olduğuna inanılıyor.
- What's hidden in there?
- Orada ne saklı?
- Where is it hidden?
- Nerede saklı?
- Laser scans have revealed an ancient Mayan city hidden under the jungle.
- Lazer taramaları ormanın altında saklı antik bir Maya şehrini ortaya çıkardı.
- Civilization has flourished for hundreds of years in this hidden land.
- Bu saklı topraklarda medeniyet yüzlerce yıldır gelişti.
- The swimming pool is hidden under the floor.
- Yüzme havuzu zeminin altında saklı.
- She says there is a hidden treasure here.
- O burada saklı bir hazine olduğunu söylüyor.
- Tom knows where the money is hidden.
- Tom paranın nerede saklı olduğunu biliyor.
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom, Mary'nin arabasına girdi ve sürücü koltuğunun altında saklı olan şeyi çaldı.
- It's hidden somewhere in the forest.
- O ormanda bir yerde saklı.
- I don't know where the treasure was hidden.
- Hazinenin nerede saklı olduğunu bilmiyorum.
- It isn't known where the treasures were hidden.
- Hazinelerin nerede saklı olduğu bilinmiyor.
- Children found Christmas presents hidden under the bed.
- Çocuklar yatağın altında saklı noel hediyeleri buldular.
- Mary's house lay hidden in a small wood.
- Mary'nin evi küçük bir ormanın içinde saklıydı.
- Tom finally figured out where the treasure was hidden.
- Tom sonunda hazinenin nerede saklı olduğunu buldu.
- The sun was hidden in the moon's shadow.
- Güneş ayın gölgesinde saklıydı.
- How could Tom have known where the money was hidden?
- Tom paranın nerede saklı olduğunu nasıl bilebilirdi?
- Tom knew what was hidden in the cave.
- Tom mağarada ne saklı olduğunu biliyordu.
Show More (23)
|
3 |
hidden |
gizlenmiş |
adj. |
|
- We are dissatisfied with the fact that those figures seem to have been in some way hidden within UK figures.
- Bu rakamların bir şekilde Birleşik Krallık rakamları içinde gizlenmiş gibi görünmesinden memnun değiliz.
- The current practice, whereby sports-related projects get hidden away under other articles in the budget, is ridiculous.
- Sporla ilgili projelerin bütçedeki diğer maddelerin altına gizlendiği mevcut uygulama gülünçtür.
- Environmental issues are all too often hidden away in development work.
- Çevresel konular çoğu zaman kalkınma çalışmaları içerisinde gizlenmektedir.
- If it is there, it is well hidden.
- Eğer oradaysa, iyi gizlenmiştir.
- At present, warnings are cleverly hidden by displays or coloured packaging.
- Şu anda uyarılar, ekranlar veya renkli ambalajlarla akıllıca gizlenmektedir.
- The moon was completely hidden by a big black cloud.
- Ay, büyük kara bir bulut tarafından tamamen gizlenmişti.
- The walls are hidden by ivy.
- Duvarlar sarmaşıklarla gizlenmiş.
- The sun was hidden by the mountain.
- Güneş dağ tarafından gizlenmişti.
- I don't know where the treasure was hidden.
- Hazinenin nereye gizlendiğini bilmiyorum.
- The moon was completely hidden by a big black cloud.
- Ay büyük bir siyah bulut tarafından tamamen gizlendi.
- The piano tuner discovered a hoard of gold coins hidden under the piano's keyboard.
- Piyano akortçusu, piyanonun klavyesinin altına gizlenmiş bir altın para yığını keşfetti.
- The sun was hidden in the moon's shadow.
- Güneş ayın gölgesine gizlenmişti.
- I love reading the messages hidden inside fortune cookies.
- Fal kurabiyelerinin içine gizlenmiş mesajları okumayı seviyorum.
- The sun was hidden by thick clouds.
- Güneş kalın bulutlar tarafından gizlenmiş.
- The walls are hidden by ivy.
- Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.
- The sun was hidden by thick clouds.
- Güneş yoğun bulutlarla gizlendi.
- The cat is hidden under the table.
- Kedi masanın altına gizlenmiş.
- The money was hidden beneath the floorboards.
- Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.
- The piano tuner discovered a hoard of gold coins hidden under the piano's keyboard.
- Piyano akortçusu, piyanonun klavyesinin altında gizlenmiş bir altın para zulası keşfetti.
- The cat lay hidden in the bushes.
- Kedi çalıların içinde gizlenmiş yatıyordu.
- Now the mountain is hidden by the clouds.
- Şimdi dağ bulutlar tarafından gizlendi.
Show More (18)
|