|
- Snow covered all the horizontal surfaces.
- Tüm yatay yüzeyler karla kaplanmıştı.
- They particularly advocate redeploying aid towards the horizontal objectives.
- Özellikle yardımların yatay hedeflere doğru yeniden dağıtılmasını savunmaktadırlar.
- In that way, they would be easier to implement and better correspond to the horizontal directives.
- Bu şekilde uygulanması daha kolay olacak ve yatay direktiflerle daha iyi örtüşecektir.
- Sanctions are a horizontal issue, not only for zoonoses.
- Yaptırımlar sadece zoonozlar için değil, yatay bir konudur.
- The second major horizontal issue is a lack of resources.
- İkinci büyük yatay sorun ise kaynak yetersizliğidir.
- I should also like to mention two horizontal issues.
- İki yatay konuya da değinmek istiyorum.
- To begin with, we do not have an education system that facilitates an understanding of these horizontal connections.
- Öncelikle, bu yatay bağlantıların anlaşılmasını kolaylaştıracak bir eğitim sistemimiz yok.
- In principle, only horizontal regulations are permissible because they do not distort, or hardly distort competition.
- Prensipte rekabeti bozmadıkları ya da çok az bozdukları için sadece yatay düzenlemelere izin verilebilir.
- This is just an example of how horizontal policies and vertical sectoral solutions complement each other.
- Bu, yatay politikaların ve dikey sektörel çözümlerin birbirini nasıl tamamladığının sadece bir örneğidir.
- Will horizontal enlargement not obstruct vertical enlargement?
- Yatay genişleme dikey genişlemeyi engellemeyecek mi?
- After all, ICT, being a horizontal technology, makes a huge contribution to innovation within all other disciplines.
- Sonuçta, yatay bir teknoloji olan ICT, diğer tüm disiplinlerdeki yeniliklere büyük katkı sağlamaktadır.
- Many substances and preparations are already adequately regulated by the horizontal chemicals legislation.
- Birçok madde ve müstahzar zaten yatay kimyasallar mevzuatı tarafından yeterince düzenlenmektedir.
- I stress in my report that the effectiveness of horizontal aid must be evaluated.
- Raporumda yatay yardımın etkinliğinin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladım.
- On the other hand, this round has taught us that the horizontal issues are in fact seen in the same light everywhere.
- Öte yandan, bu tur bize yatay konuların aslında her yerde aynı ışık altında görüldüğünü öğretti.
- Horizontal services will provide targeted support.
- Yatay hizmetler hedefe yönelik destek sağlayacaktır.
- The report adopts a rigid stance on changes to the Charter's horizontal clauses.
- Rapor, Şart'ın yatay maddelerinde yapılacak değişiklikler konusunda katı bir tutum benimsemektedir.
- This activity has led to approval of new regulations on block exemptions in horizontal agreement issues.
- Bu faaliyet, yatay anlaşma konularında blok muafiyetlere ilişkin yeni düzenlemelerin onaylanmasına yol açmıştır.
- Concerning horizontal and procedural matters, in some sectors alignment with the acquis is already in place.
- Yatay ve prosedürel konular ile ilgili olarak, bazı sektörlerde müktesebat ile uyum şimdiden sağlanmıştır.
- The report emphasises three horizontal issues of great importance to the success of the strategy.
- Rapor, stratejinin başarısı açısından büyük önem taşıyan üç yatay konuyu vurgulamaktadır.
- Finally, we are also making children a horizontal priority in terms of action under humanitarian aid.
- Son olarak, insani yardım kapsamındaki eylemler açısından da çocukları yatay bir öncelik haline getiriyoruz.
- I stress in my report that the effectiveness of horizontal aid must be evaluated.
- Raporumda yatay yardımların etkinliğinin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladım.
- In addition, the horizontal policies so frequently referred to in the House must permeate all our activities.
- Ayrıca, Meclis'te sıkça atıfta bulunulan yatay politikalar tüm faaliyetlerimize nüfuz etmelidir.
- To begin with, we do not have an education system that facilitates an understanding of these horizontal connections.
- Öncelikle bu yatay bağlantıların anlaşılmasını kolaylaştıracak bir eğitim sistemimiz yok.
- Horizontal issues must now be thrown into the spotlight.
- Yatay meseleler artık mercek altına alınmalıdır.
- We now come to the horizontal aspects of the budget and other policies.
- Şimdi bütçenin ve diğer politikaların yatay yönlerine geliyoruz.
- Tango is the vertical expression of horizontal desire.
- Tango, yatay arzunun dikey ifadesidir.
- Tango is the vertical expression of a horizontal intention.
- Tango yatay niyetin dikey ifadesidir.
- The exponential function has a horizontal asymptote.
- Üstel fonksiyonun yatay bir asimptotu vardır.
- Tango is the vertical expression of horizontal desire.
- Tango yatay arzunun dikey ifadesidir.
- The stripes were horizontal.
- Çizgiler yataydı.
- Tango is the vertical expression of a horizontal desire.
- Tango, yatay bir arzunun dikey ifadesidir.
Show More (28)
|
