| 1 |
in a hurry |
acele |
adv. |
|
- People who are not in a hurry stand on the right side of the escalator.
- Acelesi olmayan insanlar yürüyen merdivenin sağ tarafında durur.
- I could not stop by to greet you because I was in a hurry.
- Acelem olduğu için size uğrayıp selam veremedim.
- Tom isn't in a hurry.
- Tom'un acelesi yok.
- They are all in a hurry to catch a train.
- Hepsi trene yetişmek için acele ediyor.
- She was in a hurry to go home.
- Eve gitmek için acelesi vardı.
- Tom and I are both in a hurry.
- Tom ve benim ikimizin de acelesi var.
- Our bus comes late particularly when we are in a hurry.
- Özellikle acelemiz olduğunda otobüsümüz geç gelir.
- We're in a hurry to get this done.
- Bunu halletmek için acele ediyoruz.
- I'm in a hurry to get home.
- Eve gitmek için acelem var.
- I'm sort of in a hurry.
- Biraz acelem var.
- Tom wasn't in a hurry.
- Tom'un acelesi yoktu.
- Tom was in a hurry.
- Tom'un acelesi vardı.
- How about cup of tea or something, if you aren't in a hurry?
- Acelen yoksa çay falan içmeye ne dersin?
- Tom told me he was in a hurry.
- Tom bana acelesi olduğunu söyledi.
- Tom is probably in a hurry.
- Tom'un muhtemelen acelesi var.
- Tom was definitely not in a hurry.
- Tom kesinlikle acele etmiyordu.
- Tom said he was in a hurry.
- Tom acelesi olduğunu söyledi.
- If you're not in a hurry, please stay a little longer.
- Eğer aceleniz yoksa, lütfen biraz daha kalın.
- She was in a hurry.
- Acelesi vardı.
- Tom didn't seem to be in a hurry to do that.
- Tom bunu yapmak için acele ediyor gibi görünmüyordu.
- Both Tom and Mary are in a hurry.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin acelesi var.
- Everyone seemed to be very busy and everyone seemed to be in a hurry.
- Herkes çok meşgul görünüyordu ve herkesin acelesi var gibiydi.
- Tom is in a hurry, isn't he?
- Tom'un acelesi var, değil mi?
- Tom is never in a hurry, is he?
- Tom asla acele etmez, değil mi?
- He is in a hurry to catch the bus.
- Otobüse yetişmek için acele ediyor.
- I assume you're in a hurry.
- Sanırım aceleniz var.
- I'm in a hurry, so I'll make this quick.
- Acelem var, bu yüzden bunu çabuk yapacağım.
- He is in a hurry to catch the eight o'clock train.
- Saat sekiz trenine yetişmek için acele ediyor.
- If you're not in a hurry, please stay a little longer.
- Eğer acelen yoksa lütfen biraz daha kal.
- I did that in a hurry.
- Bunu aceleye getirdim.
- Well, we are not in a hurry.
- Acelemiz yok.
- Tom and I are both in a hurry.
- Tom ve benim acelemiz var.
- Neither Tom nor Mary is in a hurry.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin acelesi var.
- Because I was in a hurry, I had to take a taxi.
- Acelem olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.
- Tom seemed to be in a hurry.
- Tom'un acelesi var gibiydi.
- Tom is never in a hurry.
- Tom'un hiç acelesi yok.
- Tom was obviously in a hurry.
- Tom'un acelesi olduğu belliydi.
- It appears that he was in a hurry.
- Görünüşe göre acelesi varmış.
- This week, we're in a hurry.
- Bu hafta acelemiz var.
- The people who are not in a hurry stand on the right side of the escalator.
- Acelesi olmayan insanlar yürüyen merdivenin sağ tarafında dururlar.
- How about a cup of tea or something, if you aren't in a hurry?
- Acelen yoksa, bir bardak çay falan içmeye ne dersin?
- I wasn't in a hurry.
- Acelem yoktu.
- She is in a hurry to see her mother.
- Annesini görmek için acele ediyor.
- Tom was in a hurry to catch the bus.
- Tom otobüse yetişmek için acele ediyordu.
- Ann was in a hurry this morning.
- Ann'in bu sabah acelesi vardı.
- Tom doesn't seem to be in a hurry.
- Tom'un acelesi var gibi görünmüyor.
- How about cup of tea or something, if you aren't in a hurry?
- Aceleniz yoksa bir fincan çaya falan ne dersiniz?
- Why are you in a hurry?
- Neden acele ediyorsun?
- I was in a hurry in order not to miss the train.
- Treni kaçırmamak için acele ediyordum.
- She was in a hurry to see the new baby.
- Yeni bebeği görmek için acele ediyordu.
- I'm the one who's in a hurry.
- Acelesi olan kişi benim.
- We're in a hurry.
- Bizim acelemiz var.
- Tom and Mary are in a hurry.
- Tom ve Mary'nin acelesi var.
- I wasn't in a hurry to do that.
- Onu yapmak için acelem yoktu.
- I didn't realize you were in a hurry.
- Acele ettiğini fark etmedim.
- You always seem to be in a hurry.
- Her zaman aceleniz var gibi görünüyor.
- The people who are not in a hurry stand on the right side of the escalator.
- Acelesi olmayan insanlar yürüyen merdivenin sağ tarafında durur.
- Tom is in a hurry.
- Tom'un acelesi var.
- That sort of thing can happen when you're in a hurry.
- Aceleniz olduğunda böyle şeyler olabilir.
- I was in a hurry in order not to miss the train.
- Treni kaçırmamak için acele ettim.
- You seem to be in a hurry.
- Acelen var gibi görünüyorsun.
- I avoid crossing the street here if I am in a hurry.
- Acelem varsa burada karşıdan karşıya geçmekten kaçınıyorum.
- Because I was in a hurry, I had to take a taxi.
- Acelem olduğu için taksiye binmek zorunda kaldım.
- She was in a hurry.
- Onun acelesi vardı.
- Tom and Mary are both in a hurry.
- Tom ve Mary'nin ikisinin de acelesi var.
- Tom seems to be in a hurry.
- Tom'un acelesi var gibi görünüyor.
- We're in a hurry to get this done.
- Bu işi bitirmek için acelemiz var.
- I wasn't in a hurry to do that.
- Bunu yapmak için acelem yoktu.
- You'd better do that in a hurry.
- Bunu acele yapsan iyi olur.
- Tom said that Mary wasn't in a hurry.
- Tom, Mary'nin acelesi olmadığını söyledi.
- Tom was definitely not in a hurry.
- Tom'un kesinlikle acelesi yoktu.
- Tom is in a hurry to catch the train.
- Tom trene yetişmek için acele ediyor.
- She was in a hurry to see her father.
- Babasını görmek için acele ediyordu.
- Our guests are in a hurry.
- Misafirlerimizin acelesi var.
- I was in a hurry.
- Acelem vardı.
- No one was in a hurry to leave the party.
- Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
Show More (73)
|
| 2 |
in a hurry |
aceleyle |
adv. |
|
- That is something which we will not forget in a hurry.
- Bu, aceleyle unutmayacağımız bir şeydir.
- Tom came home, packed his bags in a hurry, and left.
- Tom eve geldi, aceleyle bavullarını topladı ve gitti.
- Tom drove off in a hurry.
- Tom aceleyle arabayı sürdü.
- Tom cleaned his room in a hurry.
- Tom odasını aceleyle temizledi.
- Tom did that in a hurry.
- Tom bunu aceleyle yaptı.
- He went off in a hurry.
- Aceleyle gitti.
- I did it in a hurry.
- Aceleyle yaptım.
- Tom left the room in a hurry.
- Tom odadan aceleyle çıktı.
- All the passengers left the plane in a hurry.
- Tüm yolcular aceleyle uçaktan ayrıldı.
- He went away in a hurry.
- Aceleyle gitti.
- I left in a hurry.
- Aceleyle çıktım.
- She left here in a hurry.
- Buradan aceleyle ayrıldı.
- I left in a hurry.
- Aceleyle ayrıldım.
- My sister dressed herself for the party in a hurry.
- Kız kardeşim parti için aceleyle giyindi.
- You make mistakes if you do things in a hurry.
- İşlerini aceleyle yaparsan hatalar yaparsın.
- I ate lunch in a hurry.
- Aceleyle yedim.
- All the passengers left the plane in a hurry.
- Tüm yolcular uçağı aceleyle terk etti.
- The tall man left in a hurry.
- Uzun adam aceleyle gitti.
- Tom went out in a hurry.
- Tom aceleyle dışarı çıktı.
- Tom got dressed in a hurry and ran out the door.
- Tom aceleyle giyindi ve kapıdan dışarı koştu.
- Tom seems to have left town in a hurry.
- Tom aceleyle şehri terk etmiş gibi görünüyor.
Show More (18)
|
| 3 |
in a hurry |
alelacele |
adv. |
|
- Tom came home, packed his bags in a hurry, and left.
- Tom eve gelip, alelacele eşyalarını toplayıp çıktı.
Show More (-2)
|
| 4 |
in a hurry |
çabucak |
expr. |
|
- Let's finish up in a hurry.
- Çabucak bitirelim.
Show More (-2)
|
| 5 |
in a hurry |
acele ile |
adv. |
|
- The book was written in a hurry, so it is riddled with errors.
- Kitap acele ile yazılmış, bu yüzden hatalarla dolu.
Show More (-2)
|
