inadequacy - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
inadequacy yetersizlik n.
  • Freya went through some feelings of inadequacy after losing her job.
  • Freya işini kaybettikten sonra yetersizlik hissine kapıldı.
  • The inadequacy of online education was a big problem for many kids.
  • Online eğitimin yetersizliği birçok çocuk açısından büyük bir problemdi.
  • This report rightly condemns the fragmentation and inadequacy of Community legislation on GMOs.
  • Bu rapor, GDO'lara ilişkin Topluluk mevzuatının dağınıklığını ve yetersizliğini haklı olarak kınamaktadır.
Show More (5)
inadequacy eksiklik n.
  • He doesn't seem to have an idea of his inadequacies.
  • Eksikliklerinin farkında değil gibi görünüyor.
Show More (-2)